9 Ağustos 2021 Pazartesi

THK-AKP Sarmalında Yanan Ülke

 

        Türkiye 12 gündür orman yangınlarıyla boğuşuyor. Bu yazının yazıldığı saatlerde Muğla ve Aydın'da yangınlar devam ediyordu. Bu dönemde sadece Antalya'da (Manavgat, Alanya, Gündoğmuş vs...) yanan orman alanının 110 Bin futbol sahası büyüklüğünde olduğu söyleniyor. Son 12 günde yanan toplam alan Yalova'nın yüzölçümüne denk neredeyse.

        ...


        Türkiye'de uzun yıllardır orman yangınlarında Türk Hava Kurumu'(THK)nun yangın söndürme uçakları kullanılıyordu. Son 3 senedir orman yangınlarında uçakları kullanılmıyor. Orman Bakanlığı dışardan kiralama yöntemiyle orman yangınlarını söndürtüyor. Aslında orman yangını söndürme işi bir anlamda "özelleştirilmiş".

        ...


        THK Atatürk tarafından kurulmuş bir yapı. Hernekadar isminda "kurum" lafzı geçse de nihayetinde bir dernek. Bu derneğin yönetimi her dönemde sisteme doğal olarak da CHP'ye yakın kişilerden oluşmuş. 1980 ihtilalinden sonra kurban derisi toplama yetkisi münhasıran bu derneğe verilmişti. Uzun yıllar biraz da "zorla" vatandaşın kurban derilerini topladılar. Topladıkları kurban derilerinin yaklaşık yarısını diğer kamuya yararlı vakıf ve derneklerle paylaştılarsa da yine de önemli bir miktar (1983 de masraflar düştükten sonra gelirin %55'i , 1987'den sonra tüm gelirin %40'ı kuruma kalıyordu) gelir elde ettiler. Bu paraların nerelere harcandığı bilinmiyor. Bilinen yöneticilerin derneği "çiftlik" gibi kullanmaları. Sınırsız ve gereksiz harcamalar, kadroların şişirilmesi vs... Kimsenin hesap sormaması, kaynakların hunharca harcanmasına sebep olmuş.

        THK yönetenler düzenin hep bu şekilde devam edeceğini düşünmüş ancak 2002 de AKP'nin iktidara gelmesi ile düzenler bozulmaya başlamış. Önce THK'nin münhasıran yetkili olduğu kurban derisi toplama işi başka vakıf ve derneklere de yetki verilmesi ile budanmış. Gelir ciddi oranda düşmüş. Hesapsız harcamalar, har vurup harman savurmalar kurumu borca sokmuş. 2018 de Balyoz Davası sanıklarından  Ahmet Bertan Nogaylaroğlu'nun başkan seçilmesi ile film kopmuş.

        Hesapsız harcamalar, kadro şişirmeleri, yüksek maaşlar devam etmiş. Bir anlamda derneğin içi boşaltılmaya başlanmış. Bugün "Akp Atatürk'ün kurduğu kurumu yok ediyor" şeklinde yaygara koparanlar tüm olanları seyretmiş. Yapılanlara ses çıkarmamış.

        ...


        2018'de Nogaylaroğlu yönetimindeki THK yıllarca tek başına ihaleye girdikleri yangın söndürme ihalesine yine girmiş ama bir önceki yıla göre ciddi fiyat artırarak. Ülkede THK dışında yangın söndürme uçağına sahip bir kurum ya da tüzel kişinin olmaması, bu işi yapacak başkaca tecrübeli bir yapının bulunmaması sebebiyle bir önceki yıla göre fiyat arttırmışlar. Bir anlamda bu konuda tekel olduklarından Orman Bakanlığının onların istediğini vermek zorunda olduğunu düşünerek şantaj yapmak istemişler. Bunda kurumun gelirlerinin azalması, şişirilmiş kadrolar , ballı maaşlar ve hesapsız harcamalarla masrafların(!) artması etkili olabilir.

        ...


        THK'nun bu tavrı ve fiyat arttırması THK'ndan hazetmeyen AKP iktidarınıneline koz vermiş. THK'nun fiyat artışını bahane göstererek yangın söndürme işini bu işle alakası ve gerekli ekipmanı olmayan (yandaş) bir firmaya vermiş. Bu firma Rusya'dan yangın söndürme uçağı ve helikopter kiralayarak bir filo oluşturmuş. Birim saati 15.000 $ a kiraladığı hava araçlarını birim saati 30.000 $'a Orman Bakanlığına fatura ederek ciddi paralar kazanmaya başlamış. 

        THK'nun ihalelere girmesi ve yandaş firmalardan daha düşük fiyatlar vermesi kafalarda soru işaretleri oluşturmaya başlamış olacak ki Orman Bakanlığı bir ihale şartnamesi yaparak  5000 litrenin altında su taşıyan yangın söndürme uçağının kullanılmasına izin vermemiş. Uçakları 4.900 lt su taşıyan THK ihalelere bile giremez olmuş.

        Blöfü elinde patlayan ve ciddi bir gelirden olan THK yönetimi ciddi oranda borçlanmış ve kuruma Kayyum atanmasına sebep olmuş. AKP bu fırsatı kaçırmamış ve kayyum olarak kurumun başına eski bir AKP milletvekilini atamış.

        Kayyum ne yapmış? Uçakların bakımını yaptırmamış, uçakları (Canadairs cl 215 ki her birinin fiyatı 3.5-4 milyon $ civarında) bir köşeye çektirip çürümeye bırakmış. Teknisyenleri ve pilotları işten çıkarmış. 11 adet (daha az su taşıyan ancak daha atik ve manevra kabiliyeti yüksek) uçakların icra yoluyla satışına engel olmamış. Bazı gayrimenkulleri satışa çıkarmış. Sizin anlayacağınız kayyumdan ziyade "tasfiye memurluğu" yapmış. Manavgat yangını sırasında THK uçaklarının gündeme gelmesi üzerine spikerin "uçaklara niçin bakım yaptırmadınız?" sorusuna "Ben THK'nın değil kayyum heyetinin başkanıyım" demek suretiyle kurumu tasfiye etmek üzere atandığını itiraf etmiş.

        Tüm bunlar olurken Orman Bakanlığı ne yapmış?

        Bakanlık yangın söndürme işini kifayetsiz bir yandaşa ihale ettikten sonra oturmuş ve bizlerin seyrettiği gibi seyretmiş. Fahiş fiyatlarla yandaşa para kazandırmış. 2021 yılı için 3 uçak kiralamış yandaş firma üzerinden. 152 günlük yangın sezonu için 3 uçağa 203 Milyon TL para ödüyoruz. (THK yangın söndürme ihalelerini  yıllık yaklaşık 13-14 milyon $ civarında bedellerle almış. 2018 deki fahiş fiyat istediği dönemde de yine 13-14 milyon $ civarında bir para talep etmiş ancak kurdaki artış sebebiyle TL bazında fahiş fiyat sözkonusu olabilir) Bu rakam bugünkü kur ile (1$=8,64 TL) 23.5 Milyon $. Yani Orman Bakanlığı fahiş olduğu gerekçesiyle THK'dan uçak kiralamazken daha az sayıdaki uçağı daha fazla fiyatla kiralamış.

        Bakanlık kadrosuz çalıştırdığı orman işçilerini de işe almada gecikmiş. Manavgat, Milas, Muğla, Marmaris... yangınları devam ederken orman işçisi alımı için çalışma başlattı.

        Envanterinde yangın uçağı ve yangın helikopteri olmayan , yeterli orman işçisi bulunmayan Orman Bakanlığı bunları tedarik etmek yerine makam aracı olarak kullanılmak üzere herbiri 2,156 milyon TL'ye 26 tane Toyota Jeep alıp Orman Bölge Müdürlerine itibar katmış. Yine bu dönemde yangın gözetlemek için alınan bir adet jet ve iki adet helikopter Orman Bakanı'nın kullanımına tahsis edilerek makam aracı yapmış.

        Orman Bakanlığı 2021 yılı bütçesi 4.2 milyar TL.  Bakanlık 2021 yılında yangın helikopteri almaya karar vermiş ve bu amaçla bütçede 1000 TL (yazıyla yalnız bin TL) lik ödenek ayırmış. Bakanlıktaki yangına karşı ciddiyete bakar mısınız?

        Manavgat'ta yangın başladığında Bakanlığın emrinde Rusya'dan kiralanan 3 adet yangın söndürme uçağı vardı. 30 Temmuz'da bu uçaklardan biri arızalanarak Adana'ya inmek zorunda kaldı ve bir daha havalanıp çalışmalara katılamadı. 2 Ağustos'ta bir başka uçak daha arızalandı ve o da Antalya havaalanına indi. Hırvatistan'dan yardıma gelen uçak Türkiye'ye ulaştığında yangınla mücadele eden tek bir uçak vardı. Bu manada uçak sayısının yetersiz olduğu apaçık ortadadır. AKP kafası uçak sayısının yetersizliği anlaşılmasın diye bu dönemde eldeki tek uçağı değişik yangınlara müdahale ettirerek kullanmadıysa bende bir şey bilmiyorum demektir. 

        ...

    

        Hırvatistan ve İspanyol uçaklarının yangına müdahalesi ile AKP taifesinin THK uçaklarının ağır ve hantal olduğu , kullanışsız olduğu vs. iddiaları güme gitti. Hırvat uçağı müdahale ettiği daha ilk 40 dakikada yangına 6 sefer su bırakarak AKP'nin uçakların saatte ancak 2 defa su bıraktığı başta olmak üzere tüm savunma paradigmalarını yerle bir etti. Geçmiş yıllardan da biliyoruz ki AKP taifesi yalan söylemekten, yanlış bilgi vermekten asla çekinmez. 

        Yangınların devam ettiği dönemde de yalan söylemekten çekinmediler. Yetersizlikleri ortaya çıkmasın diye yandaş medyaya haber yaptırmadıkları gibi haber yapan kanallara da RTÜK'ü kullanarak sansür uygulamaya kalktılar. Gönüllülerin yangın mahalline girmemelerine ilişkin kararları da gönüllülerin sosyalmedya paylaşımlarını engellemek yani sansür amaçlıydı.

        ...


        Yangınlar azalsa da halen devam ediyor. Sonradan kiralanan ve yardım amacıyla gelen uçaklarla 20 (-2=18) uçakla söndürme çalışmaları devam ediyor. Orman Bakanlığı gerekli tedbirleri almış ve yangın başladığında elinde 10 tane faal uçak olmuş olsa yangınlar bu kadar büyümez ve çok daha çabuk söndürülürdü. Yangın sonrası ne kadar alanın yandığı , kaç köyün ateşlerin içinde kalıp kül olduğu, ne kadar küçükbaş ve büyükbaş hayvanın telef olduğu bilinmiyor. Çünkü iktidar tarafından açıklanmıyor. 

        THK uçakları kullanılır kullanılmaz bu ayrı bir tartışma konusu ama Orman Bakanlığı üzerine düşeni yapmamış ve ülkenin yanmasına göz yummuştur. Burada yangını kimin çıkardığının bir önemi yoktur. PKK geçmişte orman yakmıştır. Bu yangınları (ki Manavgat yangınını çıkardıkları gerekçesiyle 12 ve 16 yaşında 2 çocuk tutuklanmıştır.) PKK çıkarmış olabilir mi? olabilir. Yarın yine çıkartabilir. PKK olmaz Işid çıkartır, MLKP çıkartır, El Kaide çıkartır... kim çıkartırsa çıkartsın Orman Bakanlığı yangına karşı hazır olmak ve bu yangınları söndürmekle yükümlüdür. Orman varlığını korumak ve miktarını artırmak Orman Bakanlığının varlık sebebidir. Bu sebeple Orman Bakanı ve AKP sorumludur. AKP'nin bir sorumluluğu da THK'nu denetim görevini yerine getirmemesidir.

        ...

        Görüleceği üzere AKP ile THK (yönetimi üzerinden CHP zihniyeti) nin it dalaşı ülke için telafisi imkansız sonuçlar doğurmuştur. Devleti zaafiyete uğratmış , yaklaşık 36 bin kişinin evinden ayrılmasına sebep olmuştur.  

5 Temmuz 2021 Pazartesi

Efsane Kitap "Pakraduniler" Nihayet Türkçe'ye Çevrildi...

 "Uçak devletin uçağı , şampanya da bakan beyin ikramı..."

Geçtiğimiz günlerde sosyalmedyada bir fotoğraf paylaşıldı. Fotoğrafta alkollü olduğu belli olan ve bir özel uçağın içinde oldukları anlaşılan Egemen Bağış ve karşısındaki bir kişinin oturmakta olduğu görülüyor. Aralarında bulunan masada da şampanya şişesi.

AKP'li troller her zamanki gibi fotonun montaj olduğunu iddia etseler de yukarıdaki söz fotoğrafta makaracı-bakaracı Egemen Bağış'ın karşısında sırtı kameraya dönük oturan Ali Bayramoğlu'na ait. Fotoğraf 2011 yılına ait.

Bu Egemen Bağış'ın ilk vukuatı değil.

AB Başmüzakerecesi olduğu dönemde gittiği bir Londra gezisinde kaldığı oteldeki içkileri beğenmeyip gece yarısı oteli ayağa kaldırmış ve dışarıdan içki aldırmıştı.
...
Ali Bayramoğlu çakma bir şecere ile soyunu Hacı Bayram-ı Veli hazretlerine bağlayıp "Bayramoğlu" soyadını alan "Koç"larla akraba bir aileye mensup.

Bayramoğlu, Koç'lar ve çakma şecereleri ile ilgili daha önce bu blogda "Koç'un Şeceresi Ya Da Saklanan Gerçekler" ve "Murat Bardakçı ve Koç'un şeceresi" başlıklı iki yazı yayınlanmıştı. Arzu edenler o yazılara bakabilirler.
...
Egemen Bağış'ın babası Abdullah Bağış Siirt Belediyesi eski başkanı. 1970'li yıllarda Siirt"te Belediye başkanlığı yapmış...
.
..

Efsane kitap nihayet Türkçe'ye çevrildi.

Profesör Avram Galante'nin 1933 yılında İstanbul'da Fransızca olarak yayınlanan "Pakraduniler veya Bir Ermeni-Yahudi Tarikatı" isimli kitabı geçtiğimiz günlerde Türkçe'ye çevrilerek yeniden basıldı ve yayınlandı.
Bende dahil hiç kimse kitabın Türkiye'de nüshası olduğunu bilmiyordu. Gerçektende Milli Kütüphane dahil hiçbir kütüphanede kitap yoktu. İstanbul baskılı bir kitap Türkiye'de nasıl olmaz sorusu hepimizi meraka gark ediyordu.

Oysa varmış.
Avram Galante kitabı yayınlandıktan sonra imzalı bir nüshasını Reşat Saffet Atabinen'e veriyor. Bu kişide kitabı kurucusu olduğu Turing ve Otomobil Kurumu kitaplığına veriyor. Bu kitap kimsenin haberi olmadan o kitaplıkta 88 yıldır yatıyormuş...

Kitabın yeni baskısı yapılana kadar mevcut tek nüshası bir özel kütüphanede bulunuyormuş...

...

Bu kitabı daha önce Mehmet Şevket Eygi ve Müfit Yüksel Berlin Kütüphanesi'nden tedarik ederek çevittirmiş ancak basmamışlardı.

Mehmet Şevket Eygi kripto gayrimüslimler konusunda sürekli konuşan ancak iş net açıklama yapmaya gelince "bu yaştan sonra onlarla uğraşamam" diyerek topu stad dışına atan biriydi. Kripto gayrimüslimler konusunda onlarca yazı ve kitap yazdı ama içerik sıfır sıfır sıfır...

Ebbe Skovdahl'ın tarihe geçen bir sözü vardır. "İstatistik mini etek gibidir çok şey gösterir ama asıl görülmesi gereken yerleri göstermez" der Skovdahl. bu sözü daha sonra Sir Alex Fergusan da kullanmıştır ki pek çok kişi Ferguson'un sanır.

Mehmet Şevket Eygi de mini etek gibiydi. Çok şey gösteriyordu ama asıl görülmesi gerekeni asla göstermiyordu. Çok şey yazıyor sözylüyor ama asıl yazılması/söylenmesi gerekeni yazmıyor/söylemiyordu.

Müfit Yüksel kitabı 2016 da Türkçe'ye çevittirmişti. Ancak bastırıp yayınlamadı. Sebebini de "Kitabın son bölümünde bir iddia var. O yüzden basamadık. Bir bölgedeki Araplarla ilgili. Bu kitaptan dolayı o Arapları gücendiremezdik. Töhmet altında bırakamazdık." şeklinde açıklamıştı.

Kitap şimdi piyasada ancak yayınlanan kitapta "etnik" bir vurgu yok.

Bölge Siirt ki kitapta buradaki kişilerden bahsedilirken "Arap" kelimesi telaffuz edilmiyor. Ancak Bitlisli olan Müfit Yüksel Arap vurgusu sebebiyle kitabı basmadıklarını söylüyor. Kitabı basanlar metinden "Arap" sözünü çıkarmış olabilirler mi?

Gerçekten güven duyacağımız birileri çevirip basana kadar hangisinin doğru olduğunu bilemeyeceğiz.

Bununla birlikte kitapta "Siirt vilâyetiyle ilgili muhtelif konular kadar orada yaşayan halkın durumu üzerine oldu. Sohbet arkadaşımız bize Siirt vilâyetinde yaşayan yaklaşık 20.000 candan çoğunun açıkça Yahudi olduğunu, bir çok ailenin azim ekmeği (mayasız ekmek) yediğini, senede bir kere, yaz mevsiminde, çayırlara çıkıp Cigor adını verdikleri bir bayramı kutladıklarını ve nişan akitlerinin bu sırada yapıldığını söyledi.
Siirt şehri Diyarbakır’ın doğusunda, Dicle kıyılarında yer alır. Buralarda da Fırat nehrinin ve kollarının kıyılarında olduğu gibi eski İbranilerin soyundan gelenler yöre halkı içinde özümsenmiş (asimile) olarak yaşarlar ve bunlardan bazıları atalarının geleneklerinden kırıntıları halâ muhafaza ederler.
Cigor bayramına gelince, Talmud’da Yahudi kızlarının bayramı olarak tanımlanan 15 Ab bayramına karşılık gelir ki kızlar o gün beyazlar giyer, piknik şenlikleri düzenlenir ve orada nişan akitleri yapılırdı.
Tekrar edelim, ne kadar mükemmel bir Yahudi dinamizmi (zamana meydan okuyan etkinlik) !"
Şeklinde bilgi yeralmaktadır.
...

İstanbul Üsküdar'da Selamsız taksi-dolmuşlarının kalktığı yerin karşısında bir cafe vardı. Cafeyi R. Tayyip Erdoğan'la akraba olan, Ali Erdoğan isimli biri işletiyordu eşiyle birlikte. Üsküdar'da siyasetçilerin toplandığı , entellektüel sohbetlerin yapıldığı bir yerdi. Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nu vs. sık sık görebilirdiniz orada.

Bu cafe birkaç yıl önce belediyece kavga nizah tahliye edildi. Bir yıl kadar sonrada bulunduğu bina yıkıldı. Bina şimdi yeniden yapıldı ama cafe artık yok.

O cafede birgün yemek yerken arka masaya 2 kadınla bir erkek oturup konuşmaya başladı. konuşanlar Rizeliydi. Masaların yakın olması ve konuşanların rahat konuşması sebebiyle sohbeti olduğu gibi dinlemek zorunda kalmıştık . Konuşanlar ortak tanıdıklarından bahsediyorlardı. Öyle bir şey çıktı ki ortaya. Sohbet edenler de sohbette ismi geçenlerde Rizeli ve Siirtlilerdi. Arka masada oturan iki bayanın eşi de Siirtliydi. Masadaki adamın eşi de Siirtliydi. Siirtlilerle Rizelilerin bu kadar çok evlilik yapmış olmaları gerçekten ilginç gelmişti. Acaba kripto bir grup genetik zenginlik için mesafe olarak uzakta bulunan ama yine kendinden olanlarla bilinçli olarak iç evlilikler mi yapıyordu? Bu kadar evlilik tesadüf olamazdı herhalde.

2000'li yıllarda piyasaya çıkmış kitaplar vardı. Musa'nın Gülü, Musa'nın Çocukları, Türkiye'de Kim Kimdir? gibi...
Musa'nın Çocukları'ndaki esas kız ile Musa'nın Gülü'nde esas oğlanın Siirt bağlantısı ve kitaplardaki iddialar tesadüf olmasa gerek...
...

17 Haziran 2021 Perşembe

Mafya Babasından Ahlak Dersleri

Avrupa Birliği bünyesinde yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de görsel ve yazılı basının %95'i "doğrudan ya da dolaylı" İktidarın kontrolünde. Kalan çok az basın-yayın organıysa başta CHP olmak üzere muhalif partilerin kontrolünde. sizin anlayacağınız "bağımsız" basın-yayın kuruluşu yok. 


Mafya babası Sedat PEKER 45 gündür başta İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU olmak üzere bir kısım bürokrat ve gazeteciye yönelik iddiaların yeraldığı videolar yayınlayıp şahsi twitter hesabından paylaşımlar yapıyor. Yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre halkın %25'i Sedat PEKER'in paylaşışlarından ve iddialarından habersiz. 


Yine ORC isimli araştırma şirketinin 16 Haziran 2021'de yayınladığı bir anket çalışmasında vatandaşa "Kanal İstanbul nedir?" sorusu yöneltilmiş. İktidarın ilk kez 10 yıl önce telaffuz ettiği, ara ara gündeme getirdiği ancak son 3 yılda sürekli gündemde tutup "inadına yapacağını" belirttiği ve önümüzdeki haftasonu (26 Haziran 2021)temelinin atılması beklenen iktidarın deyimiyle "Çılgın Proje" olan Kanal İstanbul hakkında çalışmaya katılanların %47,8 i "Bilmiyorum" cevabını vermiş. %24,2 si İstanbul Boğazı Su Yolu Projesi demiş. %15,4'ü Kanal İstanbul'un "Tv Kanalı" olduğunu belirtirken sadece %12'si "Gemi Geçişi İçin Yol" diyerek doğru cevabı vermiş.

...


 Hitler'in propaganda bakanı Joseph GOEBBELS "Bana Vicdansız bir medya verin size bilinçsiz bir halk sunayım" diyordu. Onun çalışmaları sonunda Ruslar Berlin'e girdiğinde Alman Halkı Moskova'yı fethetmek üzere olduklarını sanıyordu. Aynı durum bugün Türkiye'de de yaşanıyor. GOEBBELS yok ama onun işini Fahrettin ALTUN ve havuz medyası yapıyor. Görsel ve yazılı medyanın %95'i kontrol altında. Kontrol altında olmayan tek yer "sosyalmedya". Görsel ve yazılı medyada yaptıkları dezenformasyonu besledikleri trol ordusu ile başta twitter olmak üzere sosyalmedyada da yapıyorlar. Hatta çoğu zaman bizzat kendileri de trolleşiyor.


 Sedat PEKER herhafta YouTube kanalından yayınladığı bir video ile vakıf olduğu pisliklerden buğleler sunuyor. Ancak Sedat PEKER'in iddialarına ilişkin iktidarın kontrolündeki basın-yayın organlarında haber yok. Süleyman SOYLU dışında iktidar kanadından bu iddialara yönelik tepki veren de yok. Tepki verilirse iddiaların alenileşmesi sözkonusu olacak oysa haber yapılmazsa bir süre sonra olay unutulup gidecek. 


...


Sedat PEKER'in açıklamalarından sonra kendini aklamak için önce TRT1 kanalında yayına çıktı. Çanak sorulara verdiği cevaplar kimseyi tatmin etmeyince bu kez HaberTurk kanalında canlı yayına çıktı. 3 saatlik programın ilk 1,5 saatlik kısmında soru sorulmasına müsaade etmeden monolog yaptı. Son bölümde soru aldı ama o bölümde de istediği soruya cevap verdi istemediğine cevap vermemden geçti. 2-3 kez tekrarlanan soruları duymazdan geldi. 


Programda soru soranlardan biri de bağımsız gazeteci görünümündeki HaberTürk angkermanı Veyis ATEŞ'ti. Veyis ATEŞ programda dişe dokunacak bir soru sormadı. hatta neredeyse hiç soru sormadı. Oysa Habertürk bağımsız(!) bir kanaldı ve Veyis ATEŞ de bağımsız kanalın bağımsız gazetecisiydi(!) 


Tüm Türkiye gibi biz de Veyis ATEŞ'in niçin doğru dürüst soru sormadığını düşünürken yine bir Sedat PEKER paylaşımı sebebi ortaya koydu. Sedat PEKER Süleyman SOYLU ve onunla birlikte hareket eden Mehmet AĞAR, Korkut EKEN gibi kişilerin Sezgin Baran KORKMAZ isimli bir iş adamına çöktüğünü , Veyis ATEŞ'in de Sezgin Baran KORKMAZ'dan 10 Milyon Euro para istediğini ve bu konuşmanın bir ses kaydı olduğunu açıkladı. Gazeteci(!) Sevilay YILMAN bu ses kaydının varlığını ve Veyis ATEŞ'in Sezgin Baran KORKMAZ'dan 10 Milyon Euro istediğini köşe yazısı ile teyit etti. Akabinde Sezgin Baran KORKMAZ bir açıklama yaparak olayın doğru olduğunu ve Veyis ATEŞ'in bir "klik" adına kendisinden 10 milyon Euro istediğini söyledi. Bu klik kimlerden oluşuyor? Süleyman SOYLU, Mehmet AĞAR, Korkut EKEN...? 


...


Veyis ATEŞ gerçekte İlahiyat Fakültesi mezunu. Özel bir kolejde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yaparken bir yolunu bulmuş ve HaberTürk Tv'nin anahaber bülteni spikeri olmuş. O yol Süleyman SOYLU'dan geçmiş olabilir mi? Ya da aynı klik her ikisine de aynı dönemde yol vermiş olabilir mi? 


Süleyman SOYLU AKP'ye katılmadan öncce yakın çalışma arkadaşları ve çevresi ile "Perşembe Toplantıları" adı altında toplantılar gerçekleştiriyordu. AKP'ye katılmadan önceki Conrad otelde yapılan son "Perşembe Toplanrtısı"nda Veyis ATEŞ de salondaydı. 


Bu olay patladıktan sonra sosyalmedyada Veyis ATEŞ'in yazlık villasının fotoları paylaşıldı. Villanın değeri yaklaşık 3 milyon TL. 2014 yılına kadar bir özel kolejde Din Kültürü Öğretmenliği yapan biri 6 yıllık bir sürede 3 milyon TL lik yazlık villaya nasıl sahip olur? Üstelik Sezgin Baran KORKMAZ'ın otelinde geceliği 100 Bin TLlik odalarda tatiller yaparak bu parayı nasıl biriktirir? 


...


Konu Sezgin Baran KORKMAZ'dan açılmışken hemen belirtelim. Sosyalmedyada başta Ahmet Hakan olmak üzere 12 gazetecinin Sezgin Baran KORKMAZ tarafından maaşa bağlandığı iddiaları dolaşıyor. Olayın üzerinden yaklaşık 48 saat geçti ama Ahmet Hakan henüz bir açıklama yapmadı. 


...


Sedat PEKER açıklamalara devam edecek mi bilinmez ancak şuana kadar yayınladığı 9 video ve twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda anlattığı olaylar bu ülke bitmiş dedirtecek cinsten. Kendisinin sütten çıkış ak kaşık olmadığını biliyoruz ancak AKP yetkililerinin ve trollerinin Sedat PEKER'i suçlayan , aşağılayan açıklama ve paylaşımları ciddiye alınacak gibi değil. 


Geçmişte Sedat PEKER'le iş tutmuş , partileri için miting yaptırmış , propaganda amacıyla kahve paketi hazırlattırmış , muhalefeti kan banyosu yaptırmakla tehdit ettirmiş insanların muhalefeti "mafya babasından medet ummakla" suçlaması ahlaksızlık. Aynı ahlaksızlığı Fetö ile iş tutup sonrasında eleştiren , doğruyu söyleyen herkesi fetöcülükle suçlayarak da yapmışlardı. 


...


AKP 2017 referandumu öncesi propaganda amacıyla kahve dağıtmıştı. O kahveleri Sedat PEKER tedarik edip AKP teşkilatlarına vermiş ve hala parasını alamamış. 


Adamlar mafya babasının bile parasına çökmüş. 


Ve 


O mafya babasının "ahlak" dersi verdiği bir güruh bu ülkeyi yönetiyor. Mafya babası bile bu güruhtan daha ahlaklı görünüyor. Daha önce "İslamcı Ahlakı" başlığı ile bu güruhun ahlak ve din anlayışını anlatmıştık. 


Korkarım ki bu ülke ile işleri bittiğinde fakir bir millet kalacak ortada...