4 Eylül 2014 Perşembe
BBP GEMİSİ SU ALMAKTA...
Geçtiğimiz günlerde BBP ve Alperen Ocaklarında yaşanan gelişmeler üzerine düşüncelerimizi açıklamış ve BBP çatlağı sıva tutmaz demiştik.
İnternet ortamında yaşanan tartışmaları görünce bu konudaki öngörümüzün haklı olduğuna kanaat getirdik.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi sürecinde BBP ve Alperen Ocaklarının gerek tabanında gerekse tavanında yaşananlar hepimizin malumu. Gördüğümüz manzara , aldığımız bilgiler , şahit olduğumuz olaylar Ülkücü Camianın BBP boyutundaki kavganın basına yansıyandan çok daha büyük, çetrefilli ve ahlaksız olduğunu ortaya koymakta.
Öylesine büyük bir bölünmüşlük var ki.
Herşeyden önce gerek parti gerekse ocak tabanı ne yapacağını ve nerede duracağını bilmiyor. Hareket etmesi gerektiğini düşünenlerde nasıl hareket etmesi gerektiğinden emin değiller. Rahmetli YAZICIOĞLU'nun vefatından sonra tabanda yeralan pek çok kişi umudunu kaybetmiş. Geleceğe dair kafalarında ve yüreklerinde bir umut yok. Bir beklentileri bulunmamakta. Mevcut BBP ve Ocak Yönetimi de tabana yol göstermekten ve umut vermekten çok uzak.
Öyle bir dağınıklık var ki bir kategori yapmak mümkün değil. Bir kısmı halihazırdaki Parti Yönetimi çevresinde toplanmış. Bir kısmı mevcut Ocak Başkanının çevresinde. Bu kesim merkezde bulunduklarından herşeyin yolunda ve teşkilatların dimdik ayakta olduğu iddiasında. Onlara göre herşey güllük gülistanlık. Ortada sıkıntılı bir durum yok. Ama varsa bile bu muhaliflerin benlik kaygısıyla fitne çıkarmasından kaynaklanıyor. Yine kendilerinin dışındaki herkesi muhalif olmakla , satılmışlıkla, davaya ihanet ve hainlikle itham etme telaşında.
Mevcut yönetime muhalif olanlar ise paramparça. Eski Parti yöneticileri ve Ocak eski başkanlarının etrafında kümelenmiş. Her birey kendi dönemindeki ocak başkanlığı yapmış kişiyi destekleyip diğerine burun büküyor. Partililer kendilerine yakın gördükleri eski yöneticinin yanında yeralmış diğer eski yöneticileri beğenmiyor. Kimse kendi yanında yeraldığı kişi dışındaki kimseye itibar etmiyor. Bırakın itibar etmeyi tahkir ve tezyif ediyor.
Muhalefette de birlik yok. Herkes birbirini suçlarken bir taraftan da BBP yönetimini suçlamakta. BBP yönetimini suçlayanların bir kısmı Hareketin AKP'ye kuyruk olduğunu söylerken bir başka grup Fethullah Gülen'in etkisinde ve "paralelci" olduğu iddiasında. Bir başka grup partinin ticarethaneye çevrildiğini ve ihale almak için kullanıldığı tezini savunuyor.
İçeride kaç parçaya bölündüğü bilinmeyen hareketten kopmalarda başladı. Parti yönetimi ile anlaşamayan veya BBP'de aradığını bulamayan ya da umudunu kaybedenler partiden koptu. Bir kısmı AKP'ye gitti oradan tüm geçmişlerini ve adamlıklarını inkar ederek salvolar atıp AKP'den en iyi mevziyi kapmaya çalışıyorlar. Bir kısmı MHP'ye gitmiş , 20 yıllık yaşanmışlıkları ve MHP'nin duruşunu gözardı ederek beraberlik türküleri çığırıyor. Bir kısmı arasatta kaldı. Ne BBP de kalabildi ne de başka bir partiye gidebildi. Eski günleri yadederek ve birşey yapamamanın çaresizliği ile ömür tüketiyor.
Bir kısmı siyasetten , yalandan , dolandan sıkılmış kendisine başka meşgaleler bulmuş. STK lar kurarak ya da kurulu STK'lara girerek başka alanlara kaymaya çalışıyor.
Bu işin sonu nereye varır kimse bilmiyor. Ancak görünen o ki Nizam-ı Alem Hareketinin pusulası kaymış. Aradaki kardeşlik hukuku bitmiş dahası bir zamanlar hareketin temelinde hakim olan "EDEP" çizgisi kaybedilmiş. Bu kadar kırıp dökmeden, sövüp saymadan sonra tekrar bir bütün oluşturulması bizce mümkün görülmüyor.
Diğer taraftan kişiler ve gruplar arasındaki ayrılıklar sürekli körükleniyor. Yaralar sürekli kaşınıyor ve kanamaya devam etmesi sağlanıyor.
BBP Gemisi su almaya başlamış görünüyor. Batar mı bilinmez ancak 1992 de MHP de yaşanan bölünmeye benzer bir bölünme yaşanırsa kimse şaşırmasın.