Geçtiğimiz gün BBP
Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Sayın Hakkı ÖZNUR’un Basın Açıklaması başlıklı bir
açıklama paylaşıldı. Hakkı ÖZNUR sözkonusu açıklamanın kendisine ait olduğunu ve arkasında durduğunu beyan etti.
Açıklama mantık zeminine oturtulmuş gayet detaylı ve
gerekçeli bir açıklamaydı. BBP camiasını bilmeyenler Hakkı ÖZNUR ismine ve
camiadaki karşılığına yabancı olabilirler ama o camianın içinde bulunanlar için
Hakkı ÖZNUR hareketin hafızası ve vicdanıdır. İlkgünden bu yana hareketin
içindedir ve hareketin en
fedakarlarındandır. Dahası yazdığı kitaplarla ve birikimiyle hareket üst
yönetimindeki en dolu ve nitelikli insanlardan biridir.
Bu anlamda açıklaması son derece değerlidir.
Dahası kendisi BBP Yüksek İstişare Kurulu Başkanıdır.
Anayasa Değişiklik Paketinin referanduma gideceğinin belli
olduğu günden bu yana BBP tavrını
belirleme yolunda “istişareler” yapmaktadır.
Bugün aktif görevimiz olmasa bile yaklaşık 17 yıl Rahmetli
YAZICIOĞLU’nu takip etmiş ve yine yaklaşık 20 yıl Nizam-ı Alem Ocakları ,
Alperen Ocakları ve BBP ilçe
teşkilatlarının değişik kademelerinde görev almış bir insan olarak hala
hareketin içerisinde dostlarımız, arkadaşlarımız bulunmaktadır.Bu itibarla yapılan görüşmelerin , sarfedilen sözlerin ,
sergilenen davranışların neredeyse tamamına yakınından haberdar
olmaktayız.
Biliyoruz ki BBP yönetimi
istişare yapmış ve teşkilatların görüşlerini almıştır. Bize ulaşan
bilgiler mevcut il yönetimlerinin bir tanesi dışında tamamının referandumda
“Hayır” oyu kullanılmasından yana olduğudur. Yine bize ulaşan bilgilerden
İstanbul’daki mevcut ilçe teşkilatlarından yalnız 1 tanesi “evet” oyu verilmesi
yönünde görüş bildirirken diğer ilçeler “Hayır” oyu verilmesi gerektiğini
söylemiştir. Bu durumu içlerinde MKYK üyesi olan kişilerde dahil bu durumu bazı dostlara teyit ettirdik.
Yine biliyoruz ki ağırlıklı olarak Rizelilerden oluşan küçük
bir grup ile Akp belediyelerinden ihale alan küçük bir müteahhit grubu da “evet” oyu verilmesi
için Parti Yönetimine ve organlarına baskı yapmaktadır.
Yanılmıyorsam 1993 ya
da 1994 te tanıştığım üniversite yıllarında ocaklarda birlikte mücadele ettiğim
ve ilerleyen yıllarda MKYK üyeliği de
yapmış Yönetici bir arkadaşım(!) kendisine “hayır” denmesi gerektiğini
hatırlatan bir partili kardeşine “… “evet” veya “hayır” kararına , müsaade edin de
partiyi hertürlü zorluklara göğüs gererek bu günlere taşıyanlar karar versin.
İstişara sonuçlarına elbetteki uyulacak . İddia edildiğinin aksine istişare
sonuçları “hayır” dan yana değil. Maalesef bakıyorum da partiyle hiç bir
alakası olmayan tek kuruşu bile partiye nasibi olmayan bazı arkadaşların Genel Başkan , Divan ve
MKYK dan daha partici davranması üzüyor beni. Aynı şeyler rahmetli başkana da
yapılıyordu. Genel Merkezin vereceği karar en doğru karardır… “ şeklinde cevap
veriyordu. Bu cevap bizim diğer partililerden elde ettiğimiz bilginin aksini iddia etmekteyse de kullanılan üslup ve sarfedilen sözler çok daha başka anlamlar içeriyordu.
İçerdiği en önemli anlam kısaca “Sizin ne düşündüğünüzün önemi yok Parayı biz
veriyoruz , kararı da biz veririz” şeklindeydi. Sanıyordu ki kendileri küçük bir ilçede
teşkilatı ayakta tutmaya çalışanlardan çok daha fedakar ve sözsahibi…
İktidarın “evet” demeyenlere devlet gücünü de kullanarak
baskı yaptığını biliyoruz. Bu minvalde belediyelere işyapan bazı BBP’li
müteahhitlere hak edişlerini ödeme hususunda problem çıkardıklarını da
duyuyoruz.
Fakat bunları aşmak için Türkiye ve Türk Milleti üzerine pazarlık
yapılmasını doğru bulmuyoruz. Hiçbir zaman da bulmayacağız. BBP’yi ayakta tutmak için yaptığınız fedakarlıkları takdir
ediyoruz. Ya bizim yaptığımız fedakarlıklar? Ya tabandaki insanların 20 yıldır
harcadıkları emek? Alınteri? Parayı ben
veriyorum diye bunca insanın emeği
üzerine zar atabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Kusura bakmayın bu hakkı kendi adıma size vermem.
BBP YİK Başkanı sıfatıyla “Hakkı Öznur” pek çok kişi ve teşkilatla görüştükten sonra yazılı bir basın açıklaması
yaptı. Sözlü , ayaküstü yapılan bir açıklama değildi. Üstelik bu açıklama YİK üyelerinin tamamının
bilgisi dahilinde yapıldı. Ve neden “hayır” denmesinin gerektiğinin tüm siyasal
gerekçeleri belirtilerek.
Hakkı ÖZNUR'un haklı bir benzetmeyle "Seyyar Tayyar Anayasası" olarak nitelendirdiği üzere bu değişiklik paketi iktidarın yaptığı abidik gubidik işlerden biridir.
Hakkı ÖZNUR'un haklı bir benzetmeyle "Seyyar Tayyar Anayasası" olarak nitelendirdiği üzere bu değişiklik paketi iktidarın yaptığı abidik gubidik işlerden biridir.
Bu açıklamanın (YİK açıklamasının) tersi yapacağınız bir açıklama ya da alacağınız bir karar sizin için
“pazarlık yapıldığı” şeklindeki kamuoyundaki düşünceyi teyit etmekten başka bir anlam
taşımayacağı gibi BBP yönetimindeki sizleri de Bahçeli pozisyonuna düşürmekten
başka bir sonuç doğurmayacaktır. Tabanın gözünde meşruiyeti sorgulanan bir yönetim. Tabansız bir BBP yönetimi. Hadi hiçbir şeyi
görmüyorsunuz Bahçeli’nin düştüğü hali de mi görmüyorsunuz?
Yönetimle tabanın arasındaki bu kopuş BBP hareketinin
bitmesine sebep olacaktır. Uzun vadede de bu tercihiniz “Devlet”i bitirme
noktasına getirecektir. Bahçeli ile elele tutuşup “Irmağının akışına ölürüm
Türkiyem” şarkısını söyleyerek Türkiye’yi de gömersiniz artık.
BBP’nin vereceği bir "evet" kararı Türk Milliyetçilik
Hareketinin Parti boyutunda bitmesi demek. Akp’nin baskısı ile kendi kendinizin
, BBP’nin , Türkiye’nin ipini çekmektesiniz. İstişare Kurulunun kararına uyun.
Dik Durun belki biraz para kaybeder , belki biraz daha sıkıntı çekersiniz ama
kendinizin ve 25 yıllık bir hareketin onurunu korursunuz.
Siz Dik durun. Göreceksiniz taban sizden daha dik vaziyette
yanınızda yeralacaktır.
Unutmayın Cesaret Bulaşıcıdır…