Biz Harun Yahya (Adnan Oktar)'nın "Yahudilik ve Masonluk" isimli kitabıyla yetişmiş bir nesle mensubuz. Yeni nesil bilmez ama 1985-1990 lı yıllarda Anadolu'da lise okuyup bir miktar da muhafazakar olan (özellikle Milli Görüş çizgisinde olanlar için- biz hiçbir zaman o çizgide olmadık) her yeni yetme için bu kitap efsanevi bir anlam ifade eder. 3-5 delikanlı bir çay ocağı ya da çay bahçesi bulunca sohbete koyulur ve sohbet bir şekilde döner dolaşır Harun Yahya ile "Yahudilik ve Masonluk'' a bağlanırdı.
Harun Yahya ile Adnan Oktar'ın aynı kişi olduğunu çok sonra öğrendim...
Bilim Araştırma Vakfı'nı çok sonraları duydum. Oktar BABUNA ile ilgili kan toplama işi ile şüpheler uyanmaya başlamıştı. Babuna'ların Sabetaist bağlantılarını, Adnan Oktar'daki "İsrail sempatisini" uyanan bu şüphelerden sonra farkettim. Farkettim ki "Yahudilik ve Masonluk" ters algı oluşturmak için yazılmıştı. Bu ülkede yetişmiş her büyük adam ya Yahudi ya da Masondu ve onlarla mücadele etmek mümkün değildi. Bilinçaltımıza bunu veriyordu kitap...
...
Dün Adnan Oktar ve ekibine karşı bir operasyon yapıldı. Operasyon gerekçesi olarak TCK'daki bütün suçlar sayılmış. Adam(!) ve ekibi adeta suç makinesiymiş. İşlemedikleri suç kalmamış. Adam(!) 35 yıldır ortalıkta. İstikrarlı bir şekilde aynı fiilleri işledi niçin bugüne kadar operasyon yapılmadı diye sorsak ne cevap verirler acaba?
Son dönemde Ceylan Özgül isimli bir bayanla ilgili tartışmalar medyanın gündemindeydi. 2006'larda yanılmıyorsam Ebru Şimşek isimli mankenle aynı olaylar medyaya yansımıştı. Hatta bırakın yansımayı iş adliyeye intikal etti. Yıllarca duruşmalara gidip geldiler. Bugün operasyon dosyasında suç olarak zikredilen pek çok olay o dönemde Ebru Şimşek tarafından iddia edilmiş ve bu olaylarla ilgili suç duyurusunda bulunulmuştu. Ancak hiçbir şey yapılmadı...
Adnan Oktar'la ilgili 1999 da da bir operasyon yapıldı. Bu tür suçlamalar orada da vardı ama beraat etti.
Adnan Oktar ve ekibinin ,dini algılama ve yaşama/anlatma olayına karşı "açıkça" en çok eleştiride bulunan kişilerden biriyiz. Burada ve diğer sosyalmedya hesaplarımızdan özellikle Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik kaç paylaşım yapıp kaç çağrıda bulunduk bilemiyoruz. Adnan Oktar ve ekibinin İslam anlayışının "İslam çizgisinde olup olmadığını ve niçin bu konuda bir açıklama yapmadıklarını" kaç kez sorduk, sayamadık. Diyanet İşleri Başkanlığı bu sorularıma cevap vermek ya da Adnan Oktar hakkında açıklama yapmak yerine sosyalmedyada bizi engelleyerek sorunu çözdü(!)
Dün yapılan operasyon sonrası herkes Adnan Oktar aleyhine konuşmaya başladı. Herkes şikayetçi. Herkes bu grubun nasıl alçak ve vatanhaini olduğunu ve dine nasıl zarar verdiğini söylüyor. Dün susanlar, görmezden gelenler, ısrarla bulaşmak istemeyenler, Adnan Oktar ve ekibinin şimşeklerini üzerine çekmek istemeyenler bugün fırsattan istifade konuşuyor. Düştü diye nitelendirdikleri Adnan Oktar'a vurmaya çalışıyor. Kaba bir tabirle "ikiyüzlülük" bu. Az delikanlı olsaydınız keşke...
Adnan Oktar ve ekibine bir operasyon yapılmıştır. Bu adli bir vakıadır ve hukuku kendi haline bırakırlarsa (ve varsa bir suç) hukuk gerekli yaptırımı uygulayıp gerekli cezayı verir.
Ancak;
Adnan Oktar ve ekibinin "din anlayışına" karşı bir operasyon yapılmamıştır. Bununla ilgili bir çalışma devletin resmi kurumlarında göze çarpmamaktadır. Mevcut durum Adli bir soruşturma üzerinden Adnan Oktar ve ekibinin "din anlayışının" cezalandırılmak istendiğini göstermektedir. Aynı durum "Fetö" soruşturmaları içinde geçerlidir. Fetönün "din anlayışını" çürütecek, İslam Çizgisinin dışında olduğunu gösteren ciddi ve resmi herhangi bir yazılı metin, makale, risale, kitap... ortada bulunmamaktadır. İktidar eliyle Ceza hukuku dini, milli, ahlaki... tüm hadiselere uygulanan bir mahiyete büründürülmüştür. Adnan Oktar'ın "din anlayışı ile mücadelenin" yöntemi "ceza yargılaması" değildir. Bu durum ceza yargılamasının görev alanına girmediği gibi ceza yargılaması bu mücadeleyi başarı ile sonlandıracak donanıma da sahip değildir.
Bu şekilde hareketle, bir şekilde Adnan Oktar'ın ceza yargılamasından beraat etmesi halinde (ki Adnan Oktar'ın cezai ehliyetinin olmadığına dair raporu bulunduğu şeklinde yaygın bir kanaat var toplumda) , din anlayışının da meşrulaşması gibi bir sonuçla karşı karşıya kalınır ki uzun vadede bu Adnan Oktar'ı güçlendirir...
Ne demek istediğimizi anladığınızı sanmıyoruz. Öyle bir kaygı da gütmüyoruz artık.
Hülasa...
Devleti yönetenler... Her problemi ceza hukuku ile çözmeye çalışmaktan vazgeçin artık...