3 Nisan 2023 Pazartesi

Depremde Sınıfta Kalmak

            06 Şubat 2023 tarihinde ülkemizin 11 ilini etkileyen büyük bir deprem silsilesi yaşandı. Depremin üzerinden 14 gün geçmiş olmasına rağmen halen durum kontrol altına alınabilmiş değil. Bugün itibarı ile hala çadır ulaştırılamayan köyler ve aileler var. Geceleri -22 derecelere inen soğukta vatandaş hayatta kalmaya çalışıyor.

            Deprem silsilesi sabah saat 04.15 civarında başladı. 10 dk içinde 2 büyük deprem  ve onlarca artçı sarsıntı yaşandı. Öğle saatlerinde ilk iki deprem şiddetinde bir deprem daha yaşandı. Akabinde de artçı sarsıntılar devam etti. İlk  büyük depremden bugüne yaşanan artçı sarsıntıların toplamı 5 bine ulaştı.

            Bugün itibarı ile net ölü ve yaralı sayısını bilmiyoruz. Enson açıklanan ölü sayısı 50 bini aşmıştı. Ancak hiç kimse açıklanan rakamlara inanmıyor.

            Depremde yaşanan ölümlere sonrasında yaşanan plansız , programsız arama-kurtarma çalışmaları da önemli katkı yaptı. Pek çok kişi zamanında gelmeyen yardımlar sebebiyle geceyi aç-susuz -20 derece soğukta dışarıda geçirmek durumunda kaldı. Depremden kurtulan ancak donarak ölen pek çok kişi var. Enkaz kaldırma çalışmaları halen devam ederken insanlar uzunca bir süre geceyi geçirmek için çadır arayışına devam etti.

            Bölgeden aldığımız haberlere göre depremi takip eden ilk gün hiçbir resmi arama-kurtarma ekibi bölgeye giremedi. Ankara'da Afad genel müdürlüğü Hatay, Maraş ve Adıyaman'daki afad il müdürlüklerine telsizle bile ulaşamadı. Afad'ın çökmesi sebebiyle bölgeye ulaşan arama-kurtarma ekipleri ile yardım kuruluşları yönlendirilemedi. Yönlendirilemeyen unsulardan biri de GSM operatörlerine ait seyyar baz istasyonlarıydı. GSM operatörlerinin bazı baz istasyonlarının çökmesi, bölgedeki elektrik kesintisi sebebiyle yıkılmayan baz istasyonlarının enerjisiz kalması sebebiyle haberleşme çöktü. Jeneratörü olan baz istasyonları bir süre çalışmışsa da bu kez de akaryakıt bulunamaması sebebiyle bu baz istasyonları da devredışı kaldı.

            Hükümetin bilgi kirliliğini gerekçe göstererek Twitter'i yavaşlatması tüm olumsuzlukların üzerine tuz biber ekti.

            Hatay'da eşi ve iki çocuğunu kaybeden, kendisi de enkazdan ilk gün kendi imkanları ile çıkan bir tanıdığa dün başsağlığı dilemek için gittim. Söylediği şu "ben enkazdan sabah çıktım. İlk gördüğüm arama-kurtarma ekibi Hollandalılardı. Onları da ikinci gün öğleden sonra gördüm. o ana kadar resmi ne bir kişiyi ne de bir aracı görmedim. Hatay ve Antakya belediyesinin araçlarını bile görmedim."

            Bölgeden aldığımız bilgiler genelde bu yöndeydi. depremden kurtulan vatandaşlar birbirine yardım ettiği gibi çevre illerden gelen vatandaşlar ve STK'lara ait arama kurtarma ekiplerinin bazıları ilk gün bölgeye ulaşmıştı. Buna mukabil gerçek anlamda arama kurtarma çalışmaları ancak 2.gün öğleden sonra başlıyordu. Yaklaşık 32 saatlik bu gecikmenin kaç cana mal olduğunu ne yazık ki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

            Müdahalede geç kalınması, arama-kurtarma çalışmalarındaki zaafiyet, ordunun arama kurtarma çalışmalarını geç müdahalesi başta sosyalmedya üzerinde ciddi bir kızgınlığa sebep oldu. Kızgınlığın dalga dalga büyüdüğü anlarda günah keçilerine ihtiyaç vardı ve günah keçileri kısa sürede bulundu. Önce GSM operatörlerine karşı serbest atışlar başladı. Akabinde gündeme müteahhitler geldi. Bazı müteahhitler yakalanıp gözaltına alındı ve tutuklandı. 

            GSM operatörlerine sallamalar, müteahhitlerin tutuklanması Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının prestij kaybını engellemiyordu. Havuz medyasında Ahmet Hakan gibi yandaşların "aslında hükümet asıl yapılması gerekeni yaptı yapılmayan şeylerde çok önemli değil. Muhalefet abartıyor" yollu haberler bir işe yaramıyordu.

            Acilen gündemin değiştirilmesi ve prestij kaybının önüne geçilmesi gerekiyordu. İşte tam bu sırada daha önce bu blokta pek çok kez adından sözedilen "Pelikan Çetesi" meydana sürüldü. ("Pelikan : Kripto Devlet yapılanması Mı?" ismiyle pelikan çetesi hakkında ayrıntılı bilgi vermiştik. Orada kuruluşu, kimlerin finanse ettiği, kimlerden oluştuğu (Deprem döneminde yeni kişiler eklendi. Bu kişiler orada yeralan listede yoktur.)   ayrıntılı biçimde yeralmaktadır.)    

            Pelikan yapısının medyadaki öncülerinden Hilal Kaplan'ın işareti ile yapı elemanları hep birlikte deprem sonrası yardım toplanması konusunda önplana çıkan Haluk LEVENT öncülüğündeki Ahbap oluşumuna ve Oğuzhan UĞUR'un BabalaTV sine karşı saldırıya geçti. Saldırı dediysek delikanlıca bir saldırı değil.

            Haluk LEVENT siyasal bir kişilik değil. özellikle de siyasetten uzak duruyor. Kendisini medyadan tanıyorum. 15 yıl kadar önce medya organlarında hakkında çıkan bazı olumsuz haberleri okumuştum. Karşılıksız çekten bir süre ceza evinde yattığını biliyorum. bu bilgilerden dolayı bende olumsuz bir imajı vardır. Oğuzhan UĞUR'u da yine medyadan tanıyorum. Adam medya fenomeni. Ayrıntılı bilgim yok hakkında. Sadece Babası Hasan Atilla UĞUR'un Perinçek'in Vatan partisinde bir dönem genel başkan yardımcılığı yaptığını ve emekli bir general olduğunu biliyorum. Perinçek'i sevmem.  Perinçek'in yol arkadaşlarını da sevmem. Oğuzhan UĞUR'a da sempatik baktığım söylenemez.

            Hilal KAPLAN'ın işareti ile tüm pelikan trolleri Haluk LEVENT ve Oğuzhan UĞUR'a belaltı da dahil vurmaya başladı. Eski defterleri karıştırdıkları yetmedi yeni iddia ve ithamları da eklediler. Hakaretamiz iddia ve ifadelerle adamların ne hırsızlığını koydular ne dolandırıcılığını. Depremmiş , enkaz altında insan varmış hiçbir şey umurlarında olmadı. Saldırının yanılmıyorsam 5.gününde  Furkan Bölükbaşı isimli bir trol (profilinde Akademisyen- Genetik, Histoloji, Embriyoloji yazsa da bu trol olduğu gerçeğini değiştirmiyor.) Aynen şu paylaşımı yapıyordu : "Babala ekibini dağıttığına, Ahbap da toplanan bağışlarla Toki'ye konut yaptıracağına göre asıl önemli konuya dönebiliriz. Deprem bölgelerine acilen çadır ve ısıtıcı gerekiyor. Ayrıca gıda yardımının da sürmesi gerek" (Twitter platformu @furkancerkes isimli hesaptan 16.02.2023 günü saat 20.28 de yapılan paylaşım)

            BabalaTV kendisi deprem yardımı toplamamıştı. Ancak sosyalmedya fenomenlerinden oluşturduğu bir grup ile vatandaşı yardım yapmaya çağırmış ve yardım etmek isteyenleri de haluk LEVENT ve Ahbap derneğine yönlendirmişti. Oğuzhan UĞUR ve BabalaTV si gelen saldırılar ve baskılar üzerine grubu dağıttı ve yardım toplanmasına yönelik çalışmalarını sonlandırdı. Buna rağmen Oğuzhan UĞUR Pelikan sırtlanlarının saldırısından kurtulmuş değil.

            Haluk LEVENT ilk günden itibaren toplanan yardımları Afad ve Kızılay üzerinden dağıtacağını açıklamasına, arama-kurtarma çalışmaları sırasında Milli Savunma Bakanı, Sağlık Bakanı gibi devletin üstdüzey yetkilileri ile yanyana fotoğraflar çekilmesine rağmen kendisini Pelikan saldırısından kurtaramadı. Pek çok kez bırakın şu yardım çalışmalarını tamamlayım ondan sonra ne isterseniz sorun. Faturaları da paylaşırım. Hem yurtiçi hem de uluslararası denetim firması hesapları inceleyecek dese de karşısındaki güruha laf anlatamadı. İsmi Hacı Yakışıklı ama kendisi çirkin olan şahıs gece yarısı paylaşım yapıp " Haluk Levent sana yarın sabaha kadar süre veriyorum faturaları paylaşman için" diyordu. Oysa devlet bile firmalardan kesilen faturaların ibrazı için faturaların kesildikleri ayı takip eden ayın 20'sine kadar süre veriyor kanunen...

           Depremde çuvallayan iktidar gündemi değiştirmek için pelikanları kullanırken iktidara yakın kişilerin yönettiği Kızılay'ın depremin 2 günü deposunda çadır tuttuğu ve depremzedelere göndermeyip Haluk Levent'in ahbap'ına depremzedelere gönderilmek için sattığı anlaşılıyordu. Geçmişte Ensar vakfı ile vergi kaçırılmasına aracılık edip komisyon alan Kızılay bu kez de elindeki çadırları depremzedelere göndermek yerine satıyordu. Kızılay'ın vukuatı bunlarla sınırlı kalmadı. Deprem döneminde konserve yiyecekleri sattığı da ortaya çıktı. Bu olaylar konuşulurken vergi kaçırılmasına birkez daha aracılık ettiği ortaya çıktı...

            Depremin üzerinden 1 ay geçtikten sonra bile hala dışarıda kalan ve çadır isteyen insanlar vardı. Avusturya'dan depremzedeler için gönderilen ve üzerine gps takılan bir çadır önce deprem bölgesine gitmiş bir kaç gün sonra da bölgeden ayrılmıştı. çadırdan enson sinyal Konya tarafından alınmıştı.

            Depremin üzerinden neredeyse 2 ay geçti. Hala kaldırılmayan enkazlar var. Dün enkazlardan birinde enkaz kaldırılırken enkazın içinden bir kişinin cesedi çıktı. Hükümet arama kurtarma çalışmaları tamamlanmadan enkazları kaldırmak için enkazlara iş makineleri sokma kararı aldı. Bunun üzerine İspanyol arama-kurtarma ekibi bunun katliam olduğunu beyan ederek ülkeden ayrıldı. Hükümet dinlemedi. Kaç kişinin naaşının enkazla birlikte kamyonlara yüklenip enkaz boşaltma alanlarına götürüldüğünü kimse bilmiyor. Uzunca bir süre kaldırılan enkazlarda iş makinelerine insan uzuvları takıldı. Ölü sayısı hernekadar 50 bin gösterilse de deprem sonrası 180 bin telefon hattı hiç bağlantı kurmamış, 300 bin kredi kartı hiç kullanılmamış. Enson Cumhurbaşkanı tayyip Erdoğan depremde 850 Bin vatandaşın uzuv kaybına uğradığını söyledi.

            Yaşanan deprem bize gösterdi ki AKP İktidarı hazırlıksızdı ve tüm kurumlarıyla sınıfta kaldı. Suçlarını örtbas etmek için de birşeyler yapmaya çalışan kişilere saldırmaya ve onları çalışmaz hale getirmeye çalıştılar. Depremzedeler mi? iktidar taifesinin umurunda bile değildi. Onlar için asıl olan iktidarda kalmaktı. Onların iktidarının devam etmesi için gerekirse herkes kurban edilebilir...  

            Vatandaş mı? varını yoğunu paylaşarak sınıfı birkez daha geçti...