Şimdi bundan önceki 3 yazımızda anlattıklarımızı bir araya getirerek bir değerlendirme yapıyoruz. Bugün R. Tayyip ERDOĞAN taraftarları hernekadar tevil etmeye çalışmakta iselerde ortada söyle bir gerçek var.
Geçmişten biliyoruz ki AKP'nin ya da R. Tayyip ERDOĞAN'ın içinden çıktığı Milli Görüş çizgisi ile Fethullah GÜLEN çizgisi birbirinden hazeden çizgiler değildir. Birbirlerini sevmezler öyle ki tüm müslümanların neredeyse bir araya geldiği 28 Şubat sürecinde bile bu çizgiler bir araya gelememiştir. Hatta Milli Görüş çizgisi 28 Şubat süreci esnasında F. Gülen çizgisinin takip ettiği siyaseti Müslümanlara ihanet olarak nitelemiştir. Bakıyorsunuz Av. Münci İNCİ'nin evinde yapılan toplantı da cemaat orada hazır.
Gerek milliliği gerekse yerliliği herzaman tartışılır olmuş ve Milli Görüş çizgisi ve R. Tayyip ERDOĞAN'la herdaim kavgalı olan , 28 Şubat sürecine aktif destek veren Tüsiad ve yetkilileri yine Av. Münci İNCİ'nin evindeki yemekteler. Ayrıca bu yemekten 2 gün sonra Bülent ECZACIBAŞI'nın evinde yeniden bir araya gelerek R. Tayyip ERDOĞAN'ı ağırlayorlar. Ağırlayanlar arasında Doğan , Koç grupları da var.
Tayyip ERDOĞAN'ın ilk günden beri kavgalı olduğu malum basın ve onun temsilcileri yine Av. Münci İNCİ'nin evinde. Üstelik hem Hürriyet Gazetesi murahhas azası ve Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı (Tezcan YARAMANCI) orada hem de gazetenin köşe yazarı (Yalçın DOĞAN) tabii ki Akşam Gazetesi köşe yazarı Güler KÖMÜRCÜ'yü , Zaman Gazetesi Köşe Yazarı Fehmi KORU 'yu (dolayısıyla Taha KIVANÇ) ve Nazlı ILICAK'ı da unutmamak lazım.
Gerek yurtiçi gerekse uluslararası bağlantıları olan ve ne iş yaptığı hiç kimse tarafından tam olarak bilinmeyen Emin ŞİRİN ve Kürt Sabataist Hasan Cüneyt ZAPSU'da yemekli toplantı da yerlerini almışlar.
O dönem Anavatan Partisinde siyaset yapan ve Milli Görüş çizgisi ile hiçbir bağlantısı olmayan eski bakan Bülent AKARCALI ile yine o dönem Aydınlık Türkiye Partisinin kurucu genel başkanı olan Ülkücü(!) Tuğrul TÜRKEŞ'te yemek masasına kurulmuş. Milli Görüş Çizgisi ile Ülkücü Hareket zaman zaman seçim ittifakı yapsada aslında birbirinden hazetmeyen ve Metin YÜKSEL hadisesinden dolayı fırsat bulduklarında birbirinin ümüğünü sıkacak çizgilerdir.
Yerlilik ve Millilikle hiçbir bağlantıları olmayan hatta tüm dünyada milli yapı ve sınırlara karşı sistemli bir savaş yürüten , kadife , turuncu, mor vs. devrimlerin arkasındaki SOROS ve Türkiye uzantısı SOROSÇU TESEV yetkilileri oradadır. Bu TESEV yetkilileri aynı zamanda Alman Sermaye gruplarını ve akademik çevreleri de bir anlamda oraya taşımışlardır.
Milli Görüş çizgisine düşman ve bu amaçla 28 Şubat postmodern darbesini yapan ve ileride ergenekon soruşturmasından gözaltına alınacak olan Laik-Ulusalcılarda masanın etrafındadır.
Burada bulunan özellikle işadamları ve vakıf yetkililerinin ortak özelliği Sabataist olmalarıdır. Sabatastlerimiz milli olmadıkları gibi yahudi kökenlerinden dolayı milliliğe de karşı kişilerdir. Sabataistlerde aynı masada yerlerini almışlardır.
ABD devlet olarak masanın baş köşesine oturmuş.
Siyasi düşünce olarak siyasetten uzak olduğunu söyleyip pragmatik davranmayı alışkanlık haline getirmiş olan Gülen cemaati , laik ulusalcı , milliyetçi/ülkücü , kürtçü , siyasal islamcı, enternasyonal düşünce yanlısı , sosyal demokrat , para babası , bürokrat. Türk , Alman , Fransız , İngiliz vatandaşı ya da çifte vatandaşlık taşıyanlar. Türk , Kürt , Yahudi , Çerkez , Gürcü , Dönme...
Baktığımızda birbirini sevmeyecek/sevemeyecek ve asla bir araya gelemeyecek , fırsat bulduklarında birbirini bir avuç suda boğacak kişiler , gruplar ya da düşünceler bir aradadır. Yıl 1999. Ortada henüz AKP yok. AKP yaklaşık 2 yıl sonra kurulacak.
Bunlar nasıl bir araya geldi sorusunu soranlara hemen "Yerli ve Milli 4" başlıklı yazımıza bakmalarını tavsiye edeceğiz.
Ne diyordu ABD
1- Sizi iktidara taşıyacağız.
Tüm bu grupları aynı masanın etrafında ve aynı amaç için oturtarak bir anlamda bunun yolunu açılıyor. Siyasi açıdan 4 eğilim orada. Toplumsal karşılığı olan cemaat, milli görüş , ülkücü düşünce orada. Anap/doğruyol ile sosyal demokratlar/ulusalcı çizgi orada. Bir anlamda oy potansiyelinin altyapısı sağlanmış durumda.
2- Size engel çıkartabilecek muhalefeti opere edeceğiz.
O dönemde Fazilet Partisi mevcut ancak bu toplantılardan bir süre sonra kapatılacak ve kendilerine yenilikçi adını veren R.Tayyip ERDOĞAN ve çevresi bu kapatma kararının kesinleşmesinden sonra Milli Görüş çizgisinde kurulan Saadet Partisine katılmayarak kendi yollarına gidecekler. Yani Milli Görüş çizgisine ERDOĞAN üzerinden operasyon yapılarak çizgi bölünmüş. Anap içerisine Bülent AKARCALI üzerinden elatılmış, Tuğrul TÜRKEŞ üzerinden ATP koroya dahil edildiği gibi MHP tabanına da işaret çakılmış. Ecevit hastahanede ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalmış ve basın yoluyla bir anlamda zaten öldürülmüş.
3- Finansal Destek sağlayacağız.
Masanın etrafına baktığımızda Doğan , Koç , Ezcacıbaşı , Anadolu , Azizler, Tekfen holding masada , R. Tayyip ERDOĞAN Ülker grubunun dağıtım ortağı. Uluslararası Finans çevrelerinden yahudi Soros ve Türkiye uzantıları da işin içinde...
ABD taahhütlerini yerine getirerek sözünü tutmuş görünüyor. R. Tayyip ERDOĞAN , BOP eşbaşkanı olduğunu beyanla hem anlaşmanın varlığını ve içeriğini hem de anlaşma ile yüklendiği taahhütlerinden birini yerine getirdiğini ikrar etmiş olmaktadır.
...
Tüm bu yazılarda ismi geçen kişi veya gruplar/yapılar kim ve ne adına ya da neyin karşılığında bir araya geldi. Ya da getirildi. R. Tayyip ERDOĞAN'ın ya da onu savunan kişilerin içinde bir tane milli ve/veya yerli unsur bulunmayan bu kişi/gruplarla nasıl bir araya geldiğini makul , mantıklı ve kuşkularımızı giderecek bir şekilde açıklayabileceğini sanmıyoruz.
Görünen o ki ABD bugüne kadar ilişkide olduğu , yönlendirdiği , etkisi altında tuttuğu ya da satın aldığı kişi , grup ve yapıları 1999 dan itibaren bir araya toplayarak konfedere yeni bir yapılanmaya gitmiş ve bunun sonucunda AKP ortaya çıkmıştır. Bu yapının başına da 10 küsür yıldır takip ettiği ve ilişkide olduğu istediklerini yaptırabileceğini düşündüğü R. Tayyip ERDOĞAN'ı adeta bir "Müstemleke Valisi" olarak atamıştır. R. Tayyip ERDOĞAN'ın konuşmalarında sık sık dile getirdiği "üstakıl" kendisini atayan akıldır ve o akıl ABD aklıdır.
A. DİLİPAK AKP'nin bir ABD projesi olduğunu pek çok kez ifade etmiştir. DİLİPAK gibi bu işlere kafa yoran pek çok Siyasal İslamcı da Akp'nin kuruluşu öncesi ve kuruluşu aşamasındaki ABD parmağını kabul etmekle birlikte 2007 den sonra R. Tayyip ERDOĞAN'ın ABD'den bağımsız hareket etmeye başladığını söyleyerek ERDOĞAN'ın bugünkü varlığını meşrulaştırmaya çalışmakta ve bir anlamda geçmişin üstünü kapatmayı amaçlamaktadır.
Şimdi en başa dönerek soruyoruz ;
ABD' nin kurguladığı ve tüm altyapısını hazırladığı, içerisinde Yahudi , Sabataist , Alman , Fransız , İngiliz , ABD vatandaşlarının olduğu , Türk Vatandaşı olmakla birlikte Enternasyanalist olan Milli ve Yerli değerlere sırt dönmüş gayrimilli kişilerle yola çıkan ve onların desteği ile bir yerlere gelen R. Tayyip ERDOĞAN ne kadar yerli ve millidir ya da bu süreçte ne kadar yerli ve milli kalabilmiştir?
Sahi siz sayın R. Tayyip ERDOĞAN , siz gerçekten Yerli ve Milli misiniz?
Not: Bu araştırma bir anlamda Bu yazıda ismi dolaylı ya da doğrudan geçen tüm kişi , grup ,cemaat , parti , siyasi düşünce vs. nin de yerli ve milliliğinin sorgulanması gerektiğini gözönüne sermiştir.