Günün en önemli konusu Reza ZARRAB ve onun ABD'de tanıklık yaptığı davada Hakan ATİLA'nın yargılanması. 17/25 Aralık'ın en iyi yardımcı erkek oyuncu ödüllü aktörü olan Zarrab bu kez ABD'de başrolde. ZARRAB'ın orada sergilediği performansın ve dile getirdiği repliklerin izdüşümü anında Türk sosyalmedyasında ve Siyaset sahnesinde yerini buluyor.
Bildiğiniz üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2006 yılında İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmaları ve nükleer silahlanma gayretlerine karşı yaptırım kararı almıştı. Bu ambargo kararı farklı zamanlarda 4 kez genişletildi ve uygulama süresi uzatıldı. Enson 2010 yılında genişletilmesi ve uzatılması için yapılan oylamada o dönemde güvenlik konseyinde bulunan 15 ülkeden Türkiye ve Brezilya ret oyu verirken Çin çekimser kaldı. Diğer 12 ülke ise kabul oyu verdi. Böylece ambargonun genişletilerek devamı konusunda Birleşmiş Milletlerı kararı çıktı.
Birleşmiş Milletlerin yaptırımları İran üzerindeki tek yaptırım değil. BM yaptırımlarının dışında ABD'nin İran'a karşı tek taraflı olarak aldığı ve daha sonra AB ülkelerinin de bu karara uyarak genelleştirdiği bir ambargo kararı daha var. ABD-AB ambargosu BM ambargosunun yanında ek yaptırımların da uygulandığı daha geniş bir yaptırımlar ağı.
Burada ZARRAB'ın Türkiye ile birlikte deldiği iddia edilen ambargo hangisi?
İran'ın en önemli gelir kaynağı petrol ve doğalgaz. İran çok maliyetli bir iş olan Uranyum zenginleştirme ve nükleer silah üretme çalışmalarını buradan elde ettiği gelirle finanse etmektedir. Bu durumun farkında olan BM Güvenlik Konseyi İran'ın Petrol ve doğalgaz bedellerini nakit olarak almasını engellemeyi amaçlayan bir ambargo kararı aldı. Yani İran'ın Petrol ve Doğalgaz gelirlerinin ne şekilde ve nasıl ödeneceği BM yaptırımları kapsamında. Türkiye'nin katıldığı ve ret oyu kullandığı toplantıda çoğunlukla alınan kararla bu konuda ambargo uygulanmakta.
Bu karar üzerine Türkiye, İran ile komşu olması ve İran ile daha önce yaptığı petrol ve doğalgaz anlaşmalarını gerekçe göstererek karara itiraz etti. Bunun üzerine BM güvenlik konseyi İran ile ticaretine devam et ancak İran'a nakit verme. İran adına bir bankada hesap aç. Aldığın petrol ve doğalgazın bedelini oraya depo et. Diğer yandan bu petrol ve doğalgaz karşılığı İran'a gıda, ilaç, makine vs. mal sat. Yapılan ihracatın bedelini de bu hesapta depo edilen paradan öde dedi. Türkiye bu öneriyi kabul etti.
Bunun üzerine Türkiye ve İran hesabın Halkbank'ta açılması hususunda mutabakata vardılar.
Türk ekonomisi açısından son derece karlı olabilecek bir uygulama bu şekilde uygulanmaya konuldu. İran dışarıdan nakit olarak alamadığı tüm ihtiyacını bu petrol gelirlerinin takası yoluyla Türkiye'den almak zorunda kaldı. Çiftçisinden hayvan yetiştiricisine , gıda imalatçısından tekstilcisine kadar herkesin ve her kesimin ticaret yapıp para kazanabileceği bir durum ortaya çıkmıştı. 1980'ler boyunca İran-Irak Savaşı Türk ekonomisini ayakta tutmuştu. Global krizin devam ettiği bugünlerde de İran yaptırımları Türk ekonomisini ayakta tutacaktı.
Ancak bu gerçekleşmedi. Çünkü birileri Türk ekonomisini canlandıracak bu yaptırım kararını İran ve kendi menfaatleri için deldi. Milletin cebine ve bütçeye gitmesi gereken para İran'a ve rüşvet/komisyon olarak da birilerinin cebine gitti.
Gerek kendi gerekse BM ambargolarının uygulanmasında titizlik gösteren ABD ambargonun delindiğini birazda Rusya'nın katkısıyla farketti. Farketmekle birlikte takibe de başladı. Bir taraftan takip ederken diğer taraftandan Türkiye'yi uyardı. Hem de farklı zamanlarda 3 kez. Hatta şuan ABD de tutuklu bulunan ve yargılanan Halkbank eski genelmüdür yardımcısı Hakan ATİLA'nın da bizzat uyarıldığı konuşuluyor.
...Devam Edecek...