1 Eylül 2015 Salı

İKTİDAR SAVAŞI ya da PAKRUDİNLERİN YÜKSELİŞİ




        Türkiye için tarih daha bir hızlı akmaya başladı. Gündem o kadar çabuk ve kolay değişiyor ki tam anlamıyla takip etmek neredeyse imkansız. Bu değişimin birileri tarafından bilinçli bir şekilde yapıldığı ve hızlı gündem değişiklikleri kullanılarak bazı şeylerin toplumun bilgi ve dikkatinden kaçırıldığını görüyoruz.

        Herşey politik hayata endekslenmiş durumda. Politik alan ve paradan para kazananlar dışında hiç kimsenin yaptığı birşey yok. Herkes Ankara merkezli ortaoyununu izlemekle meşgul.

        Bizler ortaoyunu izlerken Türkiye sistematik bir şekilde çökertiliyor. Daha önceki yazımızda bahsettiğimiz sosyal çözülme olabildiğince hızla devam ediyor. Türkiye'de bir dönem kapatılmak istenirken yeni bir dönem de başlatılmaya çalışılıyor.

         Türkiye'de iktidar yavaş yavaş eldeğiştiriyor.

         Bu sözlerimizden kimse siyasal iktidarın eldeğiştirdiği sonucunu çıkarmasın. Kasteddiğimiz sistem içerisindeki güç dengesinin değiştiği...

          Osmanlı'dan Cumhuriyete geçiş Osmanlı sivil ve asker bürokratları vasıtasıyla gerçekleşmiş ve bürokrasiye hakim olan sabataist zihniyet tıpkı Osmanlının son döneminde olduğu gibi "Devlet"e hakim olmuştu. Cumhuriyete kendi renklerini vermiş ve "laik-ulusalcı" bir kimliğe bürünmesini sağlamışlardı.  Bu duruma Kemalizm adını vererek kendilerine hep kalkan yaptılar...

         Geçen zamanda diğer toplumsal grupları gözardı ederek iktidarlarını devam ettirdiler. Zaman zaman sabataist topluluğu oluşturan 3 grup (Kapancılar , Karakaşiler ve Yakubiler) arasında sıkıntılar ve mücadele yaşansa da 1990'lara kadar iktidarlarını sürdürdüler.

          1990'lardan sonra hem dünya üzerinde yaşanan değişime ayak uyduramadılar hem de toplumsal yapı içerisinden gelen dip dalgasına engel olamadılar. İktidarda kalmak için her yolu deneselerde zamanında olayları doğru okuyup pozisyon alamadıkları için iktidar mücadelesini kaybetmiş görünüyorlar.

          Peki onlarla toplumsal tabandan gelerek iktidar mücadelesine giren kim?

         Bu soruya AKP diyen çıkabileceği gibi müslümanlar diyen de çıkabilecektir. Bazı kişiler ılımlı islamcılar , bazıları siyasal islamcılar tabirini kullanacaktır. İsimlendirme herkesin bakış açısına göre değişecektir. Bu tanımlamaların hepsi doğru ve aynı zamanda hepsi de yanlıştır.

         Osmanlı'dan Cumhuriyete geçişte Sabataistlerimiz nasıl önce müslüman (Osmanlı'da ve Atatürk Devrimlerine kadar) sonra laik-ulusalcı kimliğini kullanmışsa bugün de iktidarı elegeçirmek üzere olan yapı müslüman/siyasal islamcı kimliğini kullanmaktadır. Bugün seçimlerde %40'ların üzerinde oy alan AKP pek çok grup ve tarikat üyesini bünyesinde barındırmaktaysa da çekirdek kadrosu Pakrudin/Bağrutinlerden oluşmaktadır.

         Peki kimdir bu Pakrudin ya da Bağrutinler?

         Yaklaşık 100 yıl öncesine kadar Ermeni ve Gürcü görünümlü kripto yahudilerdi şimdi ise bu kimliklerine bir de müslüman kimliği eklediler.Bununla da kalmadılar bir kısmı Ermeni görünümünü "Kürt"e ve "Kürt Alevi"ye çevirdi.  Ermeni ayaklanmalarını organize eden ve Ermenilerle Türklerin arasını bozdukları için Ermenilerin özellikle nefret ettikleri bir topluluk.

          Bu topluluk hakkında burada detaylı bilgi vermeyeceğiz. İsteyenler Avram GALANTE ve Ahmet AKGÜL'ün kitaplarına ya da Türk Tarih Kurumu üyesi tarihçi Levon Panos DABAĞYAN'ın makalelerine bakarak ayrıntılı bilgi edinebilirler.

         AKP ve ülkeyi yöneten çekirdek grubun bu kliğe mensup olduğunu ve ülkeyi ve toplumu kendi düşünce ve inançları çerçevesinde dönüştürdüğünü belirtelim. Önce islami gruplarla siyasal iktidarı elegeçiren bu yapı daha sonra siyasi arenada güçlü islami grupları siyaset arenasından uzaklaştırarak burayı tam anlamıyla elegeçirdi. Siyasal iktidarı kullanarak ekonomik yapıyı değiştirmeye ve servet transferine devam ediyor. Yine siyasal yapıyı kullanarak medya dünyasında sözsahibi oldu.

        Sessiz ve derinden ilerliyorlar. Bu yapının farkına varan o kadar az sayıda insan var ki sesleri duyulmuyor. 100 yıl önce Türklerle-Ermeniler arasında yaşanan sıkıntıların bir benzerini bugün Türklerle-Kürtler arasında oluşturmaya çalışıyorlar. 100 yıl önce yaptıkları ile Millet-i Sadıka olan gerçek Ermenilerin bu coğrafyada yok olmasını sağladılar şimdi ise et ve tırnak gibi birbirinden ayrılamayacak olan Türk ile Kürdü birbirine kırdırarak yok etme eğilimindeler.

        Olaya dini ve siyasi açıdan bakıldığından tüm mücadele Müslüman ve Kürt kimlikleri üzerinden yapılıyor göründüğünden asıl gerçek görülmüyor/görülemiyor. Durum İsrail ile İran'ın Lübnan üzerinde savaşmaları gibi bir durum arz ediyor. İran perde gerisinden Lübnan'daki Hizbullah gibi güçleri kullanırken İsrail de perde gerisinden Hristiyan Falanjistleri vs. kullandı. Sonuç harap ve bitap , yanmış yıkılmış bir Lübnan...

         Pakrudin/Bağrudinler ile Sabetaistler arasındaki iktidar savaş devam ediyor. Bu savaşta  ezilen ve ezilecek olan Türkmen ,Kürt , Çerkes , Boşnak vs. farketmeksizin Anadolu'nun bahtı kara çocuklarıdır. Çatışma başka kimlikler üzerinden ve başka alanlarda yapıldığından düşmanın kimliği algılanamıyor ve savunma pozisyonu alınamıyor. Siyasetçilerde burunlarının ucunu görmekten aciz...

         Gerçeği gören çok az insan var. Bunlardan biri de Kürt-İslamcı yazar Müfit YÜKSEL.  Müfit YÜKSEL geçmişte Ermeni görünümlü Yahudiler kullanılarak Ermenilerin bu coğrafyayı terketmek zorunda kaldığını şimdi ise nasyonal sosyalist PKK/HDP içindeki Kürt görünümlü kişiler kullanılarak bu coğrafyanın kana bulanacağını görmüş bulunmaktadır. Haykırışının sebebi budur. Müfit YÜKSEL sosyal paylaşım siteleri üzerinden bu konu ile ilgili paylaşımlar yaparak kamuoyunu uyarmaya çalışmaktadır. Onun deyimi ile Pakrudinler diğer tüm gruplardan daha gaddar ve acımasız bir grup...

          Son 15 yıldır filler bu ülke çocuklarının üzerinde tepişiyor. İnşallah hep birlikte ezilmeyiz...