17 Eylül tarihi eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in ölüm tarihiydi. Bir darbe neticesi darbe mahkemelerinde yargılanarak idama mahkum edilmiş ve hasta/yaralı olmasına rağmen asılarak 17 Eylül 1961 de idam edilmişti.
Öncelikle belirtmeliyiz ki Sivil ya da Askeri her türlü darbeye karşıyız. Yine darbe hukukuna ve onun yargılamalarına da karşıyız. Hele ki verilen kararlar doğru (Yassıada Mahkemesi kararı kastedilmemiştir. Oradaki hukuki hataları söylemeye gerek duymuyoruz) bile olsa hasta/yaralı bir insanın iyileşmeden idam edilmesinin savunulacak bir tarafı yoktur.
Adnan Menderes'in mağduriyeti ortadadır. Bunu tartışmanın gereği gereği yoktur.
Bununla birlikte;
Adnan Menderes Muhafazakar değildir. Demokrat hiç değildir. Adnan Menderes'e muhafazakar demokrat kisvesi giydirerek -yaşadığı mağduriyetlerin de ardına saklanarak- ondan bir "Kahraman" üretmek mümkün değildir. AKP deki Adnan Menderes duyarlılığı da sevgi ya da acıma değil olsa olsa muhafazakar tabandaki Adnan Menderes mağduriyetine duyulan sempati ve acımayı kullanılmaya yöneliktir
Öncelikle Adnan Menderes , AKP yöneticilerinin ötekileştirerek kullandıkları ve her fırsatta tahkir etme amacıyla söz sarfettikleri "Beyaz Türklerden" bir aileye Mensuptur. Kendisine "monşer" bile diyebilirsiniz. Kendisi binlerce dönüm arazisi olan bir toprak ağasının oğludur.
Akrabalık bağları daha daha ilginçtir. Bilindiği gibi İzmir'in ünlü ailelerinden "Evliyazade"ile "Yemişçizade"lerin kızı Fatma Berin hanım ile evlidir. Evliyazedelein kızları ile evli başka ünlü kişiler de vardır. Atatürk'e suikast davasından asılan Dr. Nazım, Atatürk döneminin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü gibi...
Sabetay Sevi üzerine araştırma yapanlar ya da ilgisi olanlar bilir ki her iki aile de bir şekilde Sabetaizme bulaşmıştır. Berin hanımın dayısı Dr. Nazım'dır. Dr. Nazım'ın kayınbiraderi yani eşinin kardeşi T. Rüştü Aras'tır. T. Rüştü Aras'ın kızı Emel (Fatin Rüştü Zorlu'nun eşi) Berin Hanım'ın kuzenidir. Bu zincirdeki kişilerden Dr. Nazım Sabetaistlerin Kapancı koluna mensuptur ve bu kolun önde gelen isimlerinden biridir. Yine Zincirde yeralan T. Rüştü ARAS ise Sabetaistlerin Karakaşi koluna mensuptur. Burada Sabetaistlerin farklı kolları arasında evlilikler sözkonusudur ki 1900'lerin başlarından itibaren farklı kollar arasında evlilikler başlamıştır. Ancak 1970'lere kadar Sabetaistler Müslümanlarla kız vermemişlerdir. (Ölümünden kısa bir süre önce verdiği bir mülakatta Aydın Menderes ailesinin sabetaist kökenleri olduğunu kabul etmiştir.)
Konumuz Sabetaist evlilikleri değildir. Adnan menderes 1931 yılında yapılan seçimlerde CHP'den Aydın milletvekili olarak Meclise girmiştir. Menderes CHP milletvekili iken "Ezanın Türkçe Okunması" gündeme gelir ve 1932 den itibaren ezan Türkçe okunmaya başlar. Ezanın Türkçe okunmasına ilişkin karara Menderes'in itiraz ettiğine, şerh koyduğuna ya da yanlış yapılıyor dediğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Milletvekili olarak ezanın Türkçe okunmasında dahli vardır.
Aslında 1931 de Meclise giren Menderes'in 1945'ya kadar CHP'nin hiçbir icraatine itirazı yoktur. Ne zaman ki 1945 de yasalaşan "Toprak Reformu" gündeme gelmiş Menderes'ten de itiraz sesleri yükselmeye başlamıştır. Başta da söyledik ya Toprak Ağasıydı diye. Dini inancının bir gereği olan ezanın Türkçe okunmasına itiraz etmeyen Menderes kendi topraklarından bir kısmının toprağı olmayan fakir fukaraya, köylüye dağıtılmasına itiraz etmiştir. Menderes için hangisinin daha öncelikli ya da önemli olduğunu takdirinize bırakıyoruz.
Toprak reformu yasasına itiraz Menderes ile CHP yönetiminin arasını açmış ve nihayetinde CHP'den ihraç edilen Menderes ve arkadaşları Demokrat Parti'yi kurmuşlardır.
DP iktidarı sırasında halkın duygularını okşamak adına popülist politikalara yönelinmiş ve bu dönemde kendisinin de içinde bulunduğu CHP'nin yaptığı hatayı telafi ederek ezanın tekrar Arapça okunmasını sağlamıştır.
Menderes Amerikancıdır. Natocudur. Natoya girmek adına Kore Savaşına 5090 kişilik bir askeri birlik gönderdi. Giden birlik 741 şehit verdi. Yaralananların sayısı da 2000 di. Türkiye'yi küçük Amerika yapacağım diyen , Amerikan Kapitalizmini ülkeye davet eden ve yerleştiren adamdı.
Her mahallede milyoner olacak söylemiyle "yandaşa" ve yakınlarına devleti yağmalattıran kişiydi. Örtülü ödenekten sağa sola servet dağıttı. İslami kesimde Üstad olarak tabir edilen Necip Fazıl 158.500 TL para almıştı dergi çıkarmak için Menderes ve DP iktidarından. Bu tespit edilebilen tutardı. Tespit edilemeyen ya da dolaylı yollardan ödenenler ne kadardı Allah bilir. 158.500,00 TL yi bugünün şartlarında düşünmeyin 1951 yılında 50.000,00 TL almış Necip Fazıl. O tarihte 50 Bin TL ile 10 kilo külçe altın alınıyordu. Necip Fazıl'ın doğrudan aldığı ve tespit edilebilen paraların bugünkü karşılığı yaklaşık 5,8 Milyon TLdir.
İktidardan para aldığı günlerde Üstad bir kumarhane baskınında kumar oynarken yakalanıyordu. Herneyse konumuz Necip Fazıl değil.
Demokrat değildi Menderes. Kendi Partisine "Vatan Cephesi" diyerek toplumu ikiye bölmüştü. Seçimde istediği oyu alamadığı Kırşehir'i ilçe yapmış ve ilçesi Nevşehir'i de il yaparak Kırşehir'i Neşehir'e bağlamıştı. Yine CHP'nin Malatya'da seçimleri kazanması üzerine Malatya'yı cezalandırmak adına ikiye bölmüş ve Adıyaman'ı ayırarak il yapmıştı.
Basına ve muhaliflere yönelik baskılar, bu amaçla kurulan tahkikat komisyonları ve daha birçok şey düşünüldüğünde kimse Menderes ve DP iktidarının Demokrat olduğunu söyleyemez.
Sözleşmeler çok daha önce imzalanmış olsa da Marshall yardımını Türkiye'ye sokan adamdır. Amerika'dan aldığı borçları Amerikan mallarının ithalinde kullanmış ve suni bir refah yaratmıştı. Bu suni refah 1957'lere kadar sürdü. Sonrası tamamen dışa bağımlı ve ithalata mahkum bir ekonomi. Ama para bitmişti. Amerika'da eskisi gibi para vermiyordu. Para bulmak için gezelemeye ve Rusya'ya yanaşmaya çabaladı ama istediği sonucu elde edemedi. Neticede 27 Mayıs ihtilali ile iktidardan uzaklaştırıldı.
Menderes zaafları olan bir kişi idi. Yaptığı herşey bir yana başkasının karısına yürüyecek, makamını ve devlet gücünü kullanarak kocasını evden uzaklaştırıp kadının koynuna girecek kadar da ahlaksızdı.
Tüm bu anlattıklarımız 27 Mayıs'ı ve Yassıada yargılamaları esnasında ona yapılan insanlık dışı ve gayrihukuki davranışları mazur göstermez.
...
Bir ara AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan'ın uygulamaları ile siyasi/ekonomik/dini/milli duruşunu yazıyorum sandım. Yazıdan Sabetaist bağlantıyı ve 27 Mayıs'ı çıkardığımızda AKP/DP ve Menderes/RTE uygulama ve davranışlarının genel hatları ne kadar da birbirine benziyor...