Cumhurbaşkanı
Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile Ziraat Bankasının futbol
kulüplerinin tüm borçlarını 3.kişilere ödeyeceğini ve ödediği bu tutarları
yapılandırarak 10 yıl içinde kulüplerden tahsil edeceğini açıkladı.
Olayın
detayları izleyen günlerde yapılan açıklamalarla netleşmeye başladı. 14 banka
ve finans kuruluşunun futbol kulüperinden alacağı var. Ülkede 127 profesyonel
350 Bölgesel Amatör Lig takımı var. Amatör takımlar bu sayının dışında.
Süperligde yeralan 18 takımın banka ve finans kuruluşlarına borcu 14 Milyar TL.
Diğer kulüplerin borcu bilinmiyor ama hepsi borç batağında.
Ziraat Bankası
kuruluş amacı çiftçiye destek olan bir banka ancak her ne hikmetse çiftçi
dışında herkesi fonlamakta.
Ziraat Bankası uluslararası
bankalardan geçen yıl 1.44 Milyar $ sendikasyon kredisi kullanmıştı. Aynı
günlerde Demirören Grubunun Doğuş grubuna ait TVleri ve gazeteleri alması için
ballı kredi vermişti.
Yine geçtiğimiz
günlerde işsizlik fonundan 11 Milyar TL kanuna aykırı olmasına rağmen kamu
bankalarına aktarılmıştı. Kamu bankaları arasında Ziraat Bankası da vardı. Yine
bu dönemde çıkartılan bir KHK ile Ziraat Bankasının da aralarında bulunduğu
kamu bankaları piyasa fiyatının çok altında yandaş müteahhitler için aylık
%0.99 faiz ile konut kredisi vermeye başlamıştı.
Şimdi de yıllık
%8 faizle spor kulüplerine kredi veriliyor.
Ziraat
Bankası piyasadan bugün için yaklaşık %20 faiz ile mevduat topluyor. Topladığı
bu mevduatı aylık %0,99 (yıllık %11,88 basit) üzerinden yandaş müteahhitleri
kurtarmak için kullandırıyor.
Yetmiyor.
Spor kulüplerinin
borçlarının yapılandırılması için yıllık %8 faiz ile spor kulüplerine kredi
açıyor.
Sadece 18 Süperlig kulübünün
bugün itibariyle borçları yaklaşık 14 Milyar TL. Alt liglerle birlikte bir o
kadarda diğer kulüplerin borcu bulunsa eder size 28 milyar TL.
Bu hamleyle yapılan
her işlemde yıllık %8,12 oranında müteahhitlerden ve yıllık %12 oranında da
spor kulüplerinden "görev zararı" yazıyor.
Kime yazıyor?
Görev zararını
kapatacak kişiye yani vergi mükellefine yani bize...
Cumhurbaşkanı geçtiğimiz Pazar partisinin İzmir adaylarını tanıttığı toplantıda hazineden çiftçiye 2 milyar TL lik destek yapacaklarını açıkladı. "Tam 2 milyar TL" diye de üstüne basa basa vurguladı.
Vurguladığı rakam bugünkü kurla yaklaşık 370.4 milyon $. Bunu
Türkiye'de Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı 2 milyon 176 bin kişiye
paylaştıracak.(ki eşit paylaştırıldığında çiftçi başına 919 TL düşmekte.
Traktör deposu muhtelif olmakla birlikte 110 lt motorin alan depolar var. 110lt
x 5.75 TL = 632,5 TL eder ki bu hesaba göre ancak 919 TL ile 1,59 depo doldurulabiliyor. Ne büyük destek…)
Yukarıda da
belirttik. 18 kulübün toplam borcu 14 Milyar TL. Ali Koç'un 25.07.2018
tarihinde yaptığı açıklamadan öğrendiğimiz kadarıyla sadece Fenerbahçe'nin
borcu 621 milyon €. Yani bugünkü parite ile 707.94 milyon $. Tüm çiftçiye
dağıtılacak tutarın yaklaşık 2 katı. Galatasaray'ın borcu 31 Temmuz 2018
itibarıyla 1.408 milyar TL. Sizin anlayacağınız 260.6 milyon $. Yine Ağustos
2018 itibariyle Beşiktaş'ın borcu 1.846 milyar TL. Bugünkü kurla 341.9 milyon
$. (Üçünün borç toplamı 1.31 milyar $. Ziraat Bankasının da içinde bulunduğu
Türkiye varlık fonunun değeri 40 milyar $. Kıyaslayın.)
Türk futbol
ekonomisi ithalata dayalı bir futbol ekonomisi. Dışarıdan sürekli futbolcu
getirilirken tek tük futbolcu satılmaktadır. Giden futbolculardan da nadiren
para kazanılmaktadır. Yani Türk futbol ekonomisi sürekli açık vermektedir. Son
yapılandırma olayı ile kulüp harcamalarına sınırlandırma getirileceği
bildiriliyor. Bir kulüp yıllık gelirinin enfazla 1,5 katı kadar harcama
yapabilecek. Bu durumda yıllık geliri 20 milyon $ olan bir kulüp o yıl 30
Milyon $ harcama yapabilecek. Yani borçlanmaya devam edecek. Bu durumda
kulüplerin birikim yapması, borç ödemesi pek mümkün görünmüyor.
Ayrıca
Geçmiş
yıllarda pek çok kulübün vergi , sgk borçları silinmişti. 2014 de
Galatasaray'ın 140 milyon TL , Beşiktaş'ın 130 milyon TL vergi/SGK borcu
silinmişti. 2017 yılında Galatasaray (anapara+usulsüzlük cezası+faiz toplam)
304 milyon TLlik borcunu vergi barışından faydalanarak 19 milyon TL olarak ve taksitle
ödemişti. Diğer kulüpler için de aynı durum geçerli ve hepsi vergi barışından
faydalanmıştı.
Şöyle de bir
istatistik var. Son Vergi/SGK Barışında ;
- Vergi barışından faydalanmak için başvuruda bulunan kişi sayısı 5.950.316
- İlk 2 taksit içinde yapılandırmayı ihlal eden kişi sayısı
2.459.214
Yani ilk iki
taksit sonucunda vergi barışından faydalanıp borcunu ödeyeceğini beyan
edenlerin yüzde 41.32’ü şartları ihlal ederek yapılandırma hükümlerinin dışına
çıkmış ve borcunu ödememiştir.
Yapılandırılan
toplam vergi borcu tutarı 70 milyar lira, tahsilat ise 13.3 milyar lira olarak
gerçekleşmiş. Yani yapılandırılan tutarın ancak yüzde 19’u tahsil
edilebilmiştir.
-SGK prim borcu nedeniyle başvuru yapan kişi sayısı 1.270.402
- İlk 2
taksit sonucu yapılandırmayı ihlal eden kişi sayısı 562.000 kişidir.
SGK prim
yapılandırılması için başvuranların yüzde 44,23’ü şartları ihlal ederek
yapılandırma kapsamı dışına çıkmış ve borcunu ödememiştir.
Sigorta prim
borcu nedeniyle yapılandırılan tutar 43.4 milyar lira olup tahsilat 3.2 milyar
TL olarak gerçekleşmiştir. Tahsilat oranı %7,3.
(Buradaki "kişi" gerçek ve tüzel kişileri kastedmektedir.
Futbol kulüpleri de tüzel kişiliktir. Burada borçlarını yapılandıran fakat
ödemeyip istatistiğe giren kulüp var mı acaba?)
2014 ve 2017
deki vergi ve SGK aflarından bir netice alınamamıştır. Örnekler ortadadır. Kulüplerde
bu kafayla yönetim devam ettiği sürece bu kulüpler borçlanmaya ve her 3-4 yılda
bir devletin kapısını çalmaya devam edecektir. Bu haliyle bu kulüpler için
verilecek her kuruş "ölü yatırım"dır. Asla dönüşü olmayacaktır.
Tam
kulüplerin finansmanına odaklanmışken Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç saat önce yaptığı
bir açıklama ile Ziraat Bankası tarafından Kredi Kartı Mağdurlarının(!)
borçlarının ödenerek yapılandırılacağını açıkladı.
Sadece Temmuz
2017 ile Temmuz 2018 arasındaki 1 yıllık dönemde tam 1 milyon kişi kredi kartı
borcunu ödemediği için temerrüde düşmüş. Gerisini düşünün.
Şimdi bu 1
milyon kişinin gelirinde hiçbir değişiklik olmadan sadece borcu
yapılandırılacak. Gıda ürünlerinde enflasyonun %40'larda gezdiği bir ortamda bu
insanların maaşlarına yapılan %6- 10 ya da asgari ücrete yapılan %26 zammın
hiçbir anlamı yok. Aç adam yine aç. Aldığı zam zaten enflasyona gitmiş durumda.
Bu durumdaki bir vatandaş hem hayatını idame ettirecek hem de artırıp borç
ödeyecek. Mümkün değil. Ziraat Bankası bu borcu tahsil edemez.
Futbol
kulüplerinin borçları banka ve finans kuruluşlarına, kredi kartı mağdurlarının
borcu bankalara. Kulüplerin (borçlarını öderlerse) ve kredi kartı borçlularının
cebine birşey girmeyecek. Tüm para bankalara/finans kuruluşlarına gidecek.
Banka ve
finans kuruluşları alacaklarını tahsil edecekler.
Mevcut
haliyle tüm bu olaylar bize bir kaynak aktarımını işaret ediyor. Burada asıl
kurtarılan ne kulüpler ne kredi kartı borçluları. Burada asıl kurtarılan %50 si
yabancı sermayeye ait olan bankacılık sistemi. Mevcut ekonomik krizin finansal
bir krize dönüşmesi engellenmeye çalışılıyor. Tabii tüm bu yük vatandaşın
sırtına sarılarak.
Bankalar; Hazine , Ziraat Bankası ve Vatandaşın batması
pahasına kurtarılmaktadır. Hazine ve Ziraat Bankası vergilerle finanse edileceğinden
gerçekte tek batan vatandaş olacaktır.
Bu Millete
kastınız ne arkadaş?