10 Haziran 2020 Çarşamba

Ayasofya Üzerinden Mağduriyet Kasmak

Ayasofya konusunda yine oyun oynanıyor.

            Erdoğan geçen yıl Ayasofya'yı gündeme getirenleri "önce yanındaki Sultanahmet Camii'ni doldurun dedi. "Ayasofya'nın açılmasını isteyen "namussuzlar" var" diyerek hepimizi namussuz da ilan etti.

            Geçtiğimiz haftadan beri Ayasofya'nın açılacağını ima eden açıklamalar yapıyor. En son Danıştay'ın kararını beklediklerini söyledi.

İyi Parti dün TBMM'ye "Ayasofya'nın ibadete açılması" için araştırma önergesi verdi. Önerge'ye AKP "ret" oyu verirken MHP ve HDP çekimser oy kullandı. İyi Parti'nin Ayasofya önergesi reddedildi. AKP nin ret oyu kadar "Hdp ile aynı doğrultuda oy kullanmayız" diyen MHP'nin çekimser oyu vererek HDP ile aynı doğrultuda oy kullanmasıydı ilginç olan.

            AKP ret oyu verme gerekçesi olarak "Danıştay Kararı"mı beklediklerini ve açılmış bir dava olduğunu ileri sürdü.

             

             Danıştay’daki bu dava neyin nesidir sorusu geldi haliyle akıllara.

 

AKP'nin sonucunu beklediği bu dava kendi açtığı bir dava değil. Yani 3.bir kişinin açmış olduğu davanın sonucunu bekliyor AKP yönetimi.

Davayı bugün 75 yaşında Bursalı emekli bir öğretmenin başkanlığını yaptığı Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği açmış. Dernek 2005 yılında Ayasofya'nın müzeye çevrilmesine ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali için İdari Yargıya başvurmuş. İdare Mahkemesi görevsizlikle davayı Danıştay'a yollamış. Danıştay 10.Dairesi 2008 yılında yapılan işlemde iptali gerektirecek bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiş. Karar 2012 yılında Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulunca onanmış. Karar Düzeltme istemi de 2015 yılında reddedilmiş. Davacı bu karar üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapmış. Anayasa Mahkemesi 2018 de bu başvuruyu reddetmiş ve hukuki süreç tamamlanmış.

Aynı dernek 2016 yılında Danıştay 10. Dairesine bir dava daha açmış. Bu kez hem Ayasofya'nın müzeye çevrilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının iptalini hem de Karardaki Atatürk'e ait imzanın sahte olup olmadığının araştırılmasını istemiş...

Dava bundan ibaret.

             Görünen o ki herşey Atatürk'ün Bakanlar Kurulu kararında bulunan imzasının "sahte" çıkmasına bağlı. Aksi takdirde Danıştay 10. Dairesi ve Dava Daireleri Genel Kurulunun görüş değiştirmesi için bir gerekçe görünmüyor.

Bu dava pek muhtemel reddedilecek.

...

Bu dönemde MHP ve Devlet Bahçeli'nin çıkışları da ilginç. Twitter hesabından "Ayasofya'dan çan sesi değil ezan sesi yükselecektir" şeklinde paylaşım yaptı. Oysa Ayasofya'dan 29 Mayıs 1453 ten bu güne çan sesi yükselmemişti. Yine 1991'de Ayasofya'nın içindeki Hünkar Kasrı bölümü ibadete açılmış ve o tarihten bugüne hem Ayasofya minarelerinden ezan sesi yükselmekte hem de vakit ve Cuma namazları kılınmakta. 

 ...

 Bu olayın bir boyutu. Diğer boyutu ise;

 Ayasofya 1934 te İdarenin (Bakanlar Kurulu) takdir yetkisinde olan bir tasarrufu ile müzeye dönüştürülmüştür. İdare her zaman takdir yetkisini kullanarak bu tasarrufundan dönebilir ya da farklı bir tasarrufta bulunabilir. Bunun için TBMM’de bir kanuni düzenleme yapılması ya da Cumhurbaşkanınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlanması ve “müze statüsünü iptal ettim cami olarak kullanılacak” demesi yeterlidir. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı bu problemi 10 dk da çözebilecek yetkiye sahiptir.

 ...

             AKP davanın reddedilmesini bekliyor hatta istiyor. Bir mağduriyet yaratılsın. Dava reddolacak ki Erdoğan "Danıştay'a, bilumum iç ve dıj güçlere rağmen" Ayasofya'yı açmış olsun.

...

Burada ilginç bir durum daha var. AKP Ayasofya'yı camiye çevirmeye çalıştığını iddia ederken iktidarda olduğu 18 yıl boyunca bir şey yapmamış. Yaptığı tek şey 2026 yılına kadar Ayasofya dahil 54 müze ve ören yerinin gişe işletmesini ihaleyle özel sektöre vermek. İhaleyi asıl sahipleri Yahudi kökenli olan İsviçre merkezli Sicpa isimli firmanın Türkiye ayağı olan Sicpa Turkey isimli firmaya vermiş. Sicpa Turkey'in başkanı ise bir dönem AKP MKYK üyeliği yapan Kürt Sabetaist Hasan Cüneyt Zapsu'nun asistanı ve AKP'nin milletvekili adayı olan Cavidan Gülşen Karanis Ekşioğlu. Bugün Ayasofya Cami olarak ibadete açılırsa bir de bu firmaya tazminat ödemek zorunda kalınacak. 

...

Elinde bu takdir yetkisi bulunan kişinin bu yetkiyi kullanmadan serdettiği her söz laf-ı güzaftır. Cumhurbaşkanınca 10 dk da çözülebilecek bir mevzu 1 aydır gündemi işgal etmektedir.

Durum mevcut haliyle bir PR çalışması ve seçim yatırımıdır...