11 Nisan 2016 Pazartesi
Karaman'ın düşündürdükleri : Tanrıyı Kıyamete Zorlamak mı?
"Mehdi bizim tembelliğimizin adıdır" der rahmetli Aliya İZZETBEGOVİÇ,
Yüzyıllardır dünya üzerindeki muhtelif inanç grupları gökten inecek ya da yeryüzüne gelecek bir varlığın yeryüzündeki fitne ve fesadı kaldıracağına, adaleti tesis edeceğine inanır. Bu inanç grupları öylesine farklıdır ki normal şartlarda bir araya gelmeleri mümkün değildir.
Gelecek bu kişi/varlığın ismi değişiklikler arzetse de nitelikleri o kadar birbirine benzer ki neredeyse aynı kişi/varlıktan bahsedildiğini düşünürsünüz.
Hristiyan ve Yahudi inancında mesih olarak nitelendirilen bu kişi/varlığın müslümanlardaki karşılığı mehdidir.
Mesih inancı tahrif edilmemiş Tevrat'ta var mıdır? Bilemiyoruz Ancak bugünkü Yahudi inancında ve başta kabbala olmak üzere bugün kullanılan bazı kitaplarda var.
Yeryüzüne dağılmış ve rahat durmadıkları için sürekli takibata uğramış Yahudiler mesihin geleceğine ve kendilerini kurtararak Yahudileri İsrail'de toplayarak büyük İsrail'i kuracağına inanmışlardır. Bu sebeple neredeyse her yüzyılda bir İsrailoğulları arasında mesih olduğunu iddia eden birileri çıkmıştır.
İsrailoğulları içerisinden bilinen en ünlü mesih Hz.İsa'dır. Ancak İsrailoğulları Hz. İsa'nın sahte mesih olduğu iddiası ile ona inanmamış ve peygamberliğini kabul etmeyerek onu bir sahtekar olarak nitelendirmişlerdir. Hz. İsa İsrailoğulları içerisine gönderilmesine rağmen getirdiği din Avrupa kıtasında taraftar bulabilmiştir.
Hz. İsa bu alanda tek değildir. İsrailoğulları içerisinde neredeyse her yüz yılda bir Mesihlik iddiası ile birileri ortaya çıkmış ve bir kısım Yahudi bu kişilerin ardından gitmiştir. 1100 li yıllarda Kuzey Irak bölgesinde ortaya çıkan D. Elroy ve 1665-1666 da Mesihliğini iddia eden S. Sevi gibi
Yine Hristiyanlar içerisinde de mesihin geleceğine inanan güçlü bir damar vardır. Neocon adı verilen gruplar gibi , Yehova Şahitleri gibi...
Müslümanlar arasında da Mesihliğe paralel bir Mehdilik inancı mevcuttur. İslamın birincil kaynağı Kur'an-ı Kerim'de mehdiye ya da geleceğine ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bazı ayetlerden yorum yoluyla mehdi inancının Kur'an da bulunduğunu ileri sürenler vardır. Dahası ikincil kaynak olarak nitelendirilen hadis kitaplarının en önemlileri kabul edilen Buhari ve Ebu Müslim'de de Mehdilikle ilgili herhangi bir hadis yeralmamaktadır. Diğer büyük hadis kitapları ile diğer bazı kitaplarda alimlerce çoğunun uydurma , bir kısmının da zayıf olduğu kabul edilen yaklaşık 40 kadar hadis vardır. Buradan yola çıkan bazı kişiler mehdilik inancının Yahudiler tarafından sonradan İslam'ın içerisine sokulduğunu dile getirmektedir.
Müslümanlar arasında görülen mehdi inancı daha çok Şia arasında yayılmış olup dönem dönem mehdi olduğunu iddia eden kişiler ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkanlardan Abdullah isimli birisi Yahudi D. Elroy'un Mesihliğini ilan ettiği Kuzey Irak'ta ve aynı dönemde ortaya çıkmış ve Selçuklu'nun Musul Atabeyi tarafından yakalanarak yargılanmış ve D. Elroy ile birlikte Diyarbakır surlarında asılmıştır.
Yine S. Sevi'nin Mesihliğini iddia ettiği günlerde Balkanlarda mehdiliğini iddia eden bir kişi yakalanarak sorguya çekilmiş bu sorgu esnasında mehdilik iddiasından vazgeçmesi ve tövbe etmesi sebebiyle affedilerek S. Sevi gibi devlet tarafından maaşa bağlanmıştır.
Bu olaylar göstermektedir ki Şia 'da ya da Şia'dan etkilenen İslami grup ve yapılarda güçlü bir mehdi inancı vardır. Siyasal İslamcı olarak nitelendirilen gruplarda da bu inanç güçlüdür.
S. Sevi Kudüs'te Mesihliğini iddia ettikten sonra karayoluyla Halep üzerinden İzmir'e dönmüştür. G. Scholem' den edindiğimiz bilgiye göre S. Sevi Halep'ten hareket ettiğinde kendisine inanan bir grup Türkmen dervişte onunla beraberdir. Bu dervişlerin ne kadar süre S. Sevi'nin yanında kaldığını bilemiyoruz. Ancak S. Sevi'nin sorgu amacıyla İstanbul'da bulunduğu tutulduğu günlerde istanbul'da lehine nümayiş yapanlar arasında Bektaşi dervişlerde bulunduğu ve bu dervişlerin Subaşı tarafından esaslı bir şekilde dövüldüğü yine G. Scholem'in kitabında yeralmaktadır. Halep'ten çıkan dervişlerle dayak yiyen dervişler aynı kişiler midir bu konuda bir bilgi yoktur.
S. Sevi'ye iman eden grubun içerisinde Mısır'dan çalıştırılmak üzere balkanlara getirilen Hrıstiyan Kıptiler olduğunu da biliyoruz. Yine S. Sevi'ye iman edenler arasında avrupalı milenyumcu hristiyanlarda vardır. S. Sevi cemaati çıkış noktası itibarı ile %100 Yahudilerden oluşan bir cemaat değildir. Ancak cemaate asıl rengini veren Yahudilerdir ve diğer dini/etnik topluluklar ilerleyen dönemde grup içi evlilikler sebebiyleYahudileşmişlerdir.
Ortodoks Yahudilere göre S. Sevi Mesihlik iddiası ile ortaya çıkmış sahtekarın tekidir. Tıpkı Hazreti İsa gibi. Bununla birlikte milenyumcu olarak tabir edilen Judaik Hristiyan gruplar vardır ve bu gruplar gerek Ortodoks Yahudilerle gerekse Ortodoks Yahudilikten ayrılan Yahudilerle işbirliği yapmaktan çekinmezler.
Yahudiler mesihin geleceğine inanırlar. Mesih ancak iki şekilde gelebilir ya herkes ahlaklı , inançlı , düzgün olacak ve küfür tamamen ortadan kalkacak ya da ahlaksızlık ve küfür o kadar artacak ki tanrı mesihi yeryüzüne göndermek zorunda kalacaktır. Mesihin gelmesi ile kıyamet süreci başlayacaktır.
Bugün Yahudi ya da hrıstiyan olması farketmeksizin mesihçi grupların tamamı "Tanrıyı Kıyamete Zorlamak" amacıyla ahlaksızlığı ve küfrü yüceltmekte , hertürlü günahı işlemekte ve günaha teşvik etmektedir.
Müslümanlar arasında da Mesihin gelmesini bekleyen gruplar vardır. Judaizmden etkilendiği söylenen bu grupların ve İslam anlayışlarının mesihin getirilmesi hususunda da Yahudi ve Judaik-Hristiyan gruplarla aynı düşünmesi ihtimal dahilindedir.
S. Sevi efradının 1800'lü yıllardan itibaren İslami grup ve Cemaatlere sızdığını , içlerinden Şeyhülislam , Diyanet işleri başkanı , tarikat şeyhi çıktığını , Bektaşilik ve Mevlevilik başta olmak üzere 2.devre rifailik , melamilik gibi tarikatlarda bir hayli sayıda dönme olduğunu ,Yine aynı şekilde bu grubun neredeyse bütün siyasi yapılara sızmış olduğu bu iş üzerine kafa yoranlarca bilinmektedir. S. Sevi taraftarlarına Pakrudunileri eklemekte gerekmektedir. Bugün AKP tabanını oluşturan milli görüş çizgisine yapılan pakraduni sızması ile ilgili Ahmet Akgül'ün Osmanlı'dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler kitabına bakabilirsiniz.
Tüm bu bilgi ve verilerden hareketle Karaman'da yaşanan erkek çocuklara tecavüz (İnsanlardaki algıyı yumuşatmak için Cinsel İstismar tabiri servis edilse de olay tecavüzdür) olayı ile diğer tecavüz , cinayet vs olayları , yaşanan ahlaki çöküntüyü - özellikle kendilerini islami kesim diyen muhafazakar grupların içerisinde meydana geldiğini- görünce itikadi açıdan sakat bir kısım Müslümanlarında (!) tanrıyı kıyamete zorlama hususunda Dönme , Yahudi , Hrıstiyan gruplarla birlikte hareket ettiğini ve tüm bu akılalmaz ahlaksızlıkların bu hareketin neticesi olduğunu düşünüyoruz.
Etiketler:
cinsel istismar,
dönme,
ensar vakfı,
evanjelizm,
kıyamet,
mehdi,
mesih,
paraduni,
sabetaist,
sevi,
tecavüz