Sitedeki (www.karartv.com) köşe yazılarımıza “ahlak”
konusu üzerinden girmiştik. Hernekadar başka bir konuya geçmeye niyetlenmişsek
de yine ahlakla devam ediyoruz.
Son dönemde tv’lerde
yayınlanan programlarla ilgili tartışmalar bitmiyor. Bu tartışmaların bir ayağı
da gelip evlilik programlarına dayanıyor.
Söylenenlere bakarsan
Tv'lerdeki evlilik programlarından başta mütedeyyin insanlar olmak üzere herkes
rahatsız. Madem herkes rahatsız o halde bu programları kim izliyor diye
baktığımızda herkes izliyormuş. Anadolu’da kasaba irisi bir ilçede yaşayan cami
cemaatinden babam ile annem bile izliyor hatta bize oradan kız bile
bakıyorlarmış.
Bu programların RTÜK 'e
şikayet edildiği, kaldırılmaları için kampanyalar yapıldığı hepimizin malumu.
Birkaç ay önce İstanbul Alperen Ocaklarının böyle bir kampanyasına Üsküdar’da
denk gelmiş ve imza atmıştık.
Bir başka eleştiri konusu da
Ramazan ayı boyunca tv’leri işgal eden iftar ve sahur programları. Dini
programlara karşı olduğumuzu iddia edecek münafıklar çıkabilir ama mevzu dini
programların varlığı değil içeriği.
“Geniş halk kitlesi istiyor
diye menkıbe ve hurafe dolu bir din anlatanlar farkında olmadan dinin
toplumları uyuşturduğu tezini de desteklemiş oluyor. Anadolu’dan gelip, bunu
dini bilgilendirme sananlara, boynu bükük dinleyen garip Anadolu insanımıza
üzülüyorum” diyor Diyanet İşleri Eski Başkanı Ali BARDAKOĞLU.
Neredeyse her kanalda var bu
hikayeciler/hurafeciler.
Bunlardan biri bir ara gözümüze
batmış üzerinde biraz araştırma yapmıştık. Oteline kaçak çıktığı katla medya
gündemine gelmişti bir zamanlar. Bir taraftan “Peygamber (S.A.V.) açlıktan
karnına taş bağlayıp dolaşıyordu” derken diğer yandan bunu anlatmak için ayda 600
Bin TL alıyormuş bu hocamız. Aynı şahıs Düzce Üniversitesinde bir öğrenci
kulübünün etkinliğine gidip “Peygamber (S.A.V.) yokluktan 1 adet hurma ile
iftar ediyordu” yu 1-2 saatlik bir programda anlatmak için 9 Bin TL ister.
Programın başlama saati gelir. Hocamız programa çıkmadan parayı ister. Paranın
bir kısmı eksiktir. Tertip komitesindeki öğrenciler “Hocam siz başlayın
bitinceye kadar biz tamamlayacağız” derler. Cevap “paramı tam olarak almadan programa
çıkmam” olur. Salonda dinleyiciler 45 dk bekletilir. Para tamamlanır ve hocamız
kürsüye çıkıp konuşmaya başlar.
“Ver mehteri” mi?
Hayır efendim o dönemde “ver mehteri…” düzeyine erişilememişti henüz.
Herneyse.
Futbol sahalarındaki konsept
ismi "arena" ya müdahale eden iktidar ahlaki ve dini yozlaşmanın
müsebbiplerinden evlilik ve iftar-sahur programlarına, müdahale etmiyor. Üstelik
iktidar yetkilileri kendilerinin de bu programlardan rahatsız olduklarını
belirtmelerine rağmen.
Bu konuda bir şeyler söyler
diye beklediğimiz DİB mi? O da iktidarın memuru ve dibe çökeli çok oldu. Daha
kalkamaz çöktüğü yerden.
Evlilik programlarının
yayınlandığı kanallardan biri atv. atv havuz
medyası olarak da bilinen Turkuvaz Medya Grubu içerisinde bir kanal. Turkuvaz Medyanın
ceo'su Serhat Albayrak . Şu bizim damad-ı şehriyari olan enerji bakanımız Berat
Albayrak'ın ağabeyi.
Havuz medyasının nasıl
oluşturulduğuna dair konuşmaların yeraldığı tapeler hala kulağımızda çınlıyor.
Erdoğan Demirören miydi 100 Milyon dolar bağış(!) kesildiği için ağlayan yoksa
Nihat Özdemir mi?
Önemli değil.
Nihayetinde İktidarın emrinde
bir medya grubu. Gerçi Fatih Tezcan başka şahıslara ait bir kısım medya
kuruluşlarının da aslında iktidarın elinde olduğunu söylüyor ama zenginin malı
hesabı işin o tarafına girmiyoruz.
Diğer taraftan bir başka büyük
medya kuruluşu da ES medya. ES Medyanın sahibi de geçen hafta yapılan kongre
ile AKP MKYK üyesi olan Ethem Sancak...
Doğuş , Doğan gibi diğer medya
grupları da iktidarın denetimi altında. Nasıl demeyin. Ohal-KHK-Fetö üçgeninde
varlıkları dünya liderinin iki duduğı arasında. Bu arada “Alo Fatih” i de
unutmayalım. Buna rağmen evlilik programları , niteliksiz iftar-sahur
programları hala yayında…
Devletin resmi kurumu TRT’de
“Güzel Kur’an Kerim okuma yarışması” başladı ve devam ediyor. Program formatı
“Acun yarışmaları”yla aynı formatta. Format için muhtemelen yabancı bir firmaya telif
ücreti ödendi. Kur’an-ı Kerim üzerinden Acun’un yaptığı/yaptırdığı aculluklar
tekrarlanıyor. Okunan Kur’an da olsa bildiğiniz tipik bir “ses” yarışması. Bir
“özne” olması gereken Kur’an-ı Kerim bir “suje” olarak kullanılıyor. Kur’an
vahşi kapitalizme kurban ediliyor.
İbadet ve uyulması amacıyla
okunması gereken “Kitap” yarışma/kazanma saikiyle okunuyor. Hayat kitabı , yarış
kitabına döndürülüyor.
İroni bu olsa gerek...
İroni dedim de 1997-2001
arasında ABD Dolarının 200-300 TL (bugünkü parayla 20-30 krş) aralığında olduğu
dönemde İBB yi yaklaşık 22 Trilyon TL tokatlayan İroni ajans takıldı aklıma...
İBB deyince de Ulaşım A.Ş nin
eski genel müdürlerinden biri için zihinde şimşekler çakıverdi. Yolsuzluğu
ortaya çıkınca “istifa et biz de kapatalım aksi takdirde biz ilişiğini kesersek
bir daha kamuda görev alamazsın” denilerek istifa ettirilmişti zamanında. Sonra
şey oldu… şey işte.
Bu akla takılmaların sonu yok ve
başımızı derde sokacak galiba. En iyisi gidip twitter da İ. Melih Gökçek 'e
saralım...
Niçin Gökçek mi?
Diğerlerinden engelli olmamız
sebebiyle bir parça mecburiyetten. Ama Allah var laf kaldırıyor. Geçenlerde
“Başgan dedik bağrımıza bastık sutosbası çıktın” dedik. Hala dava etmedi.
Sanırsak bizi seviyor…