Türk Ordusu 10 gün kadar önce Suriye sınırımızdaki Afrin Bölgesine karşı bir operasyon başlattı. Amaç Afrin'i denetiminde tutan PKK/YPG/PYD/SDF/SDG adına herne derseniz deyin bizim kısaca PKK/YPG dediğimiz terör örgütünün denetimini kırmak ve bölgeyi kurtarmak.
Burada hemen SDF/SDG'nin 14 Mart 2015 tarihinde Çözüm Süreci kapsamında İmralı'da gerçekleşen görüşmeler esnasında Kamu Güvenliği Müsteşarı/Mit Temsilcisinin huzurunda bizzat Abdullah ÖCALAN'ın emri ile kurulduğunu ifade edelim
Herşeyden önce bugün Afrin'e operasyon yapmak zorunda kalışımızın 1.sebebi 2010 dan bugüne kadar AKP Hükümetlerinin izlediği politikalardır. Kimse ABD'yi, Rusya'yı, İran'ı suçlamaya kalkmasın. Önce oturup Ülkece(!) yaptığımız kendi hatalarımıza bakalım.
ABD, Rusya, İran mı?
Onlar sadece kendileri açısından olayı süzüp kendi menfaatlerinin gereğini yaptılar, yapıyorlar, yapacaklar. Onları suçlamak birşeyi değiştirmeyeceği gibi bize bir şey de kazandırmayacak.
Afrin operasyonuna karşı HDP (CHP ve AKP içindeki etnik olarak Kürt kökenli bir grup ile ideolojik olarak Marksist olan bir damar) hariç tüm siyasi yapılar operasyona destek verdiklerini açıklamış durumda. Yani yukarıda belirttiğimiz HDP ve CHP/AKP içindeki gruplar hariç herkes Ordumuzun yanında.
Buna rağmen Afrin Operasyonu içsiyasete kurban edilmek üzere. Cumhurbaşkanının operasyonla ilgili söylemleri ve CHP'yi hedef alan konuşmaları maalesef içsiyasette Afrin Operasyonunun "meşruiyetini" sorgulama boyutuna taşıyor.
CHP Yönetimi kesin ve net bir dille Ordumuzun Yanındayız demiş olmasına, CHP Mersin Gençlik Kolları Eski Başkanı ve Mut İlçe Eski Yöneticisi olan Ali GÜMÜŞ'ün Burseya Dağındaki çatışmada dün şehit düşmesine rağmen Cumhurbaşkanının CHP-PKK ilişkisi kuran bir dille CHP'yi suçlayan açıklamaları gerçekten ilginç.
Bugün Operasyon yapılan Afrin'i elinde tutan PYD/YPG nin başındaki Salih Müslim 2 yıl önce Ankara'da resmi törenle karşılandı. Salih Müslim uluslararası arenada yıllardır Türk Diplomatik Pasaportu ile dolaşan bir kişi. Operasyonun yapıldığı bugünlerde araştırın Salih Müslim hala diplomatik Türk Pasaportunun sahibidir ve o pasaportla dolaşmaktadır. Bir taraftan terör örgütü olarak nitelendirip operasyon yaparken diğer taraftan yöneticisine diplomatik pasaport verip resmi törenle karşılamak bize has bir aculluk olsa gerek
...
Bizi paranoyak olmakla suçlayacaklar elbette bulunacak ama BOP süreci devam ediyor. Daha önce pek çok kez yazdık. Cumhurbaşkanı pek çok kez BOP Eşbaşkanı olduğunu gerek kameralar gerekse miting meydanlarında açıkça ilan etti. Sonra uzunca bir sessizlik dönemi. Sessizlik hala devam ediyor. Bir kısım AKP'li BOP sürecinin ölü doğduğunu, işleme konmadığını, R.Tayyip Erdoğan'ın eşbaşkanlıktan ayrıldığını ileri sürse de bizzat Cumhurbaşkanının ağzından böyle bir açıklama yok. Dahası yapılan işler, izlenen politikalar BOP sürecinin devam ettiğini gösteriyor.
Şu bir gerçek ki Suriye parçalandı. Kırılan vazo gibi artık bir araya gelmeyecektir. Suriye'nin kuzeydoğusunda fiilen bir Kürt Bölgesi oluşturuldu. Kamışlı ve Membiç hattı bugün PYD/YPG denetiminde.
Afrin operasyonu öncesi ABD , Rusya ve Suriye'ye operasyon hakkında ayrıntılı bilgi verildi ve olur alındı. Bakmayın meydanlarda ABD ve Rusya'ya rağmen operasyon yapılıyormuş imajı oluşturulmaya çalışılmasına. ABD , İngiltere başta olmak üzere tüm batı bloku operasyonun başlaması ile birlikte Afrin Operasyonunun haklılığı konusunda Türkiye'yi destekler açıklamalar yaptı.
ABD Kamışlı ve Membiç'e karşılık Afrin'deki PKK artıklarını gözden çıkardı. Rusya'da uzun vadede Suriye ile birlikte kendisinin temizlemek zorunda kalabileceği bir batıklığın Türkiye tarafından temizlenmesine mütebessim bir ifade ile gözyumuyor.
ABD Kamışlı ve çevresindeki yapıyı koruyarak ileride Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile birleştirmenin peşinde. Burada kendi tabirleri ile Orta-Güney ve Batı Kürdistanı birleştirerek bir Kürt Devleti kurulmasının hesabını yapıyor. Kurulacak böyle bir devlette 150-200 bin nüfuslu bir Kürt kitlesinin ve ufak bir arazi parçasının dışarda kalmasının şimdilik bir ehemmiyeti yok.
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi geçtiğimiz aylarda bir "bağımsızlık" referandumu yaptı ve "evet" kararını cebine koydu. Bu aşamadan sonra çevre ülkelerinden gelen tepkileri önleme ve bölgede yaşanacak çatışmalarda yıpranmaması için Barzani kenara çekilerek Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi uykuya yatırıldı. Yine PKK/YPG'nin anagövdesinin bulunduğu Membiç ve Fırat'ın doğusu ABD tarafından korumaya alındı. Bu arada sahada çarpışan PKK/YPG ile Daiş saldırmazlık anlaşması yaparak (geçtiğimiz günlerde Türkiye'de yakalanan Daiş'in Sağlık işlerinden sorumlu emiri sorgudaki ifadesinde tarafların 3 ay kadar önce görüşmeye başlayarak saldırmazlık anlaşması yaptığını beyan etti) her iki tarafında yıpranmasını engellediler.
Bölgede mücadeleden uzak durarak yıpranmayan bir güç daha var İSRAİL.
Türk Ordusu ise Afrin operasyonu ile yıpranıyor. Daha önce çözüm süreci sonunda Güneydoğu Anadolu'daki sokak çarpışmalarında Ülkenin en değerli birlikleri ciddi şekilde yıpranmıştı. Çatışmalara giren 16 ÖKK taburu ancak 11 tabur olarak çıkabilmişti. 5 ÖKK taburu kullanılamaz hale gelmişti. (Kullanılamaz hale gelmiş demekten kastettiğimiz askerimizin şehit olması demek değildir. Çoğu yaralanma gibi sebeplerle fiziksel açıdan ÖKK elemanı olma vasfının kaybetmiştir. Yakınında patlayan bir roketatar sebebiyle duyma kaybı yaşayan personel gibi) Üzerine 15 Temmuz girişimi sonrası yaşanan ihraçlar ve Fırat Kalkanı Operasyonu ile bu yıpranma had safhaya ulaşmıştı. Türk Ordusunun muharip gücü bir hayli zayıfladı ve zayıflatılmaya devam ediyor.
...
Devam Edecek...