6 Şubat 2018 Salı

AFRİN 2


Afrin'de operasyon devam ediyor. Son birkaç gündür şehit haberleri gelmeye başladı. Mehmetler birbir toprağa düşüyor. Türk Ordusu Afrinde yıpranıyor. Operasyon yavaş ilerliyor ancak gerilla taktiklerine başvuran bir düşman karşısında hızlı hareket kayıp riskini artırmakla eşanlamlı...

Ortadoğunun en büyük siyasi hastalığı "hamaset". Maalesef bizim siyasetçilerimiz de bu hastalığa müptela. Hamaset konusunda kimse Hükümetin eline su dökemez. Bir taraftan operasyon devam ederken diğer yandan "Hükümeti eleştirmek vatanhainliği ile eş tutuluyor." Hükümet ve tabanı bir yandan basın ve sosyalmedya üzerinden -hangi konuda eleştiri yapıldığının önemi yok- eleştiri yapanları suçlayarak sustururken diğer taraftan hükümet ve Cumhurbaşkanı son hızla önüne geleni suçlayıp muhalefete çakıyor.. Enson CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu'na hitaben "PYD/YPG bir terör örğütü müdür? Yiğitsen cevap ver" şeklindeki Recep Tayyip ERDOĞAN ünlemesine şahit olduk.

Öncelikle belirteliyiz ki yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre Afrin'deki operasyonu destekliyorum diyenlerin oranı %85 . Bir önceki yazımızda beyan ettiğimiz üzere HDP ve AKP/CHP içindeki gruplar hariç herkes operasyonu desteklemektedir şeklindeki düşüncelerimizi destekleyen bir sonuç.

Durum bu vaziyette olmasına rağmen R.T.Erdoğan ısrarla konuşmaya ve sağı solu suçlamaya devam ediyor. Kemal KILIÇTAROĞLU operasyonun başında "Ordumuzun Yanındayız" demek suretiyle bu cevabı vermişti zaten. Buna rağmen ERDOĞAN içsiyasette prim yapmak, bonus toplamak arzusuyla olsa gerek çatmaya devam ediyor.Havuz medyasının köşe yazarları hep birlikte CHP'yi eleştiriyor. Sanırsınız Türk Ordusu CHP ile savaşıyor.

Oysa

Cumhurbaşkanı, Anamuhalefet Partisi Liderine "PYD/YPG terör örgütü mü? diye sorarken kendisi başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nun oluşturduğu Terör Örgütleri Listesinde PYD/YPG'nin adı yeralmıyor. Başında bulunduğu Bakanlar Kurulu henüz PYD/YPG terör örgütü diyememiş.

...

Gerek Cumhurbaşkanı gerekse Hükümet Kanadı Afrin'den sonra Mümbiç'e de gireceğiz, hatta Fırat'ın Doğusuna da geçeceğiz diyor. Bunu söyleyen, ABD'ye kafa tutan insanlar kendi ülkelerinde yeralan 22 ABD üssünden bir tanesine bugüne kadar dokunamamış. Bir tanesini kapattıramamış insanlar. Başta Afrin olmak üzere PKK denetimindeki kantonlara(!) , bu üsler ve Türk havasahası kullanılırak, 5 Bin tır silah ve cephane yardımı yapılırken ses etmemiş, görmemiş/görememiş/görmemek için başını çevirmiş insanlar. Ayn-el Arap'ta bu PYD/YPG'lileri alınlarından öpmüş insanlar.

Sahi Ayn-el Arap'a geçirilen silahlardan bugün memetçiğimize ateş eden silah var mı acaba? Varsa bunun vebali kimde?

Daha birkaç ay önce Suriye politikasında hata yaptıklarını söyleyip  bu politikların mimarı başbakan ve AKP Genel Başkanı "serok Ahmed" lakaplı Ahmet DAVUTOĞLU'nu vatanhaini ilan eden AKP tabanı ve yöneticileri şimdi kendilerinin dışında herkesi suçluyor. Düne kadar Suriye Politikasından dolayı vatanhaini ilan ettikleri Ahmet Davutoğlu'nun R.T. ERDOĞAN ile geçtiğimiz günlerde yanyana oturup fotoğraf çekinmesinden sonra ne söyleyeceklerini bilemeyen ve Ahmet Davutoğlu'na ve uyguladığı politikaya tek laf edemez hale gelen, eleştiremeyen insanlar.

Bir taraftan Suriye'ye 2016 yılında 2,7 milyon ton çimento satarken (2017 nin ilk çeyreği de 404 bin ton) diğer taraftan Afrin'de karşılaştığı PYD/YPG tahkimatları ve betonarme yapıları görünce bu kadar çimentoyu nereden buldular diye soran insanlar... 

Kusura bakmasınlar ama ikiyüzlülükte AKP ile (Fetö hariç) kimse yarışamaz...

Bundan sonra ne olacaktır?

Müneccim değiliz ancak elimizdeki sınırlı veri ve bilgilerle geleceğe dönük bir okuma yaparak öngörülerimizi ve olabilecekleri yazalım.

Afrin'i ordumuzun yıpranma pahasına PYD/YPG'den temizliyeceğiz. PYD/YPG'lilerin bir kısmı Mümbiç ve Fırat'ın Doğusuna geçecek. Bir kısmı halkın arasına katılarak uykuya yatacak. Biz temizliği bitirince Rusya ve Esad rejimi İdlib'i sıkıştırarak Afrin ve Türkiye'ye doğru yeni bir göç dalgası oluşturacak. Bu göç dalgası sonucu gelen kişilerle Afrin ve Hatay'ın etnik yapısı değişecek. Bu yeni gelenlerle gerek Afrin'de gerekse Hatay'da Türk Devleti kontrolü büyük oranda kaybedecek. Bugün Pakistan'ın Kuzey ve Güney Veziristan Bölgeleri ve Swat Vadisinde yaşanan bir durumla karşı karşıya kalmamız muhtemel. Devletimizin kontrolü kaybettiği andan itibaren Polis ve Askerden ziyade vatandaşa karşı şiddet eylemleri ve saldırılar başlayacak. Girit'in nasıl kaybedildiğini bilenler ne demek istediğimizi anlayacaklardır. Bu plan daha önce Girit ve Balkanlarda komitacılar vasıtasıyla denendi ve sonuç alındı. Bu saldırılar bölgedeki Türkiye'ye bağlı vatandaşların Türkiye'ye göçüne sebep olacak ve etnik olarak seyreltme yapılarak Kürdistan'ın Akdenize çıkış kapısı hazırlanacak...

Türkiye bir savaş veya içsavaş gibi çok kötü bir senaryo ile gerek Afrin ve Hatay gerekse Mümbiç ve Kuzey Irak Bölgesine müdahale edemeyecek bir sürece sokulacak. Bu aşamadan sonra bir Kürdistan -ki muhtemelen IKDP önderliğinde kurulan bir Kürdistan- ile karşı karşıya kalacağız. Bu Kürdistan'ın sınırları İran sınırından Akdeniz'e kadar uzanır mı derseniz cevabımız muhtemelen olacaktır.

Tüm bu hengame bittiğinde Toprak ve Nüfus olarak şimdikinde daha küçük bir Türkiye ve yeni bir Kürt Devleti ile yüzleşmiş olacağız. BOP'un kuzey ayağı bu şekilde tamamlanmış olacak... 
...
Ortadoğuda oyun kurucu olduğunu iddia edenler keşke başkasının oyununa figüran olmak yerine 2011  den önce kendi devletleri adına oyun kurup Afrin'e, Mümbiç'e , Şengal'e gözyummasalardı.