11 Ağustos 2014 Pazartesi

ANALAR TANK DOĞURMUYOR



MEHMET BUĞRA

Tarih: 10 Haziran 2007 _IO_SUNDAY (www.alperence.org isimli sitede yayınlanmıştır)

Ne garip çelişki,
Ne acı durum…

Maalesef bu ülkede her şey ve herkes iç politikaya feda edilmektedir.
Herkes, her grup ,her kurum ,her parti yaşanan ya da yaşanması muhtemel her olayı kendine tahvil etmenin gayreti içerisinde aç kurtlar misali beklemektedir.
Her şeyi iç politikada ranta çevirme gayreti hem bakış açımızı daraltmakta hem de bizi milli meselelerden uzaklaştırmaktadır.Genel Kurmay Başkanının 12 Nisan tarihinde yaptığı ve Mayıs ayından itibaren terör olaylarının artmasının beklendiği şeklindeki basın açıklaması ilginç,ilginç olduğu kadarda düşündürücüdür.Mayıs ayının girişi ile acı haberlerde gelmeye başlamıştır. Adeta bu birileri düğmeye basmıştır. Ve ben bu düğmenin Ankara içerisinde olabileceği kuşkusunu taşımaya başladım. Televizyonda yayınlanan dizileri izleme konusunda çok hassas olmasam da Kurtlar Vadisi’nin önceki bölümlerini izleyenler hatırlayacaktır.Orada bir sahnede. aşağı-yukarı “Öldürülen biri için başsağlığı dilemeye gelen ilk kişi genelde cinayeti işleyen yada işleten kişidir” deniliyordu. Bir dizide olaylar gerçek olmayabilir ancak sözler hayatın içinden alınır. Ne dersiniz Ulus’taki patlamanın ardından birilerini kan mı çekti aceba?Genel Kurmay Başkanlığının internet sitesinde 2 gün önce yeralan başka bir açıklamada 12 Nisan açıklamasına atıf yapılmakta ve Genel Kurmay Başkanlığının haklılığının tescil edildiği ve Genel Kurmayın uzak görüşlü olduğunun ispat edildiği ilan edilmektedir.12 Nisan tarihinde yapılan açıklama ne kadar düşündürücü ise gelinen noktada 2 gün önce yapılan açıklama o kadar mide bulandırıcıdır.

PKK , Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) adı altında zamanın solda şemsiye partisi olan CHP içerisinde doğmuş , büyümüş ve gelişmiştir. Abdullah Öcalan Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesinde “Devlet Bursu” ile okumuş (okutulmuş) ve bu dönemde CHP nin gençlik kollarında ve DDKO de siyasi faaliyetlerde bulunmuştur. Daha sonra ki yıllarda babası MİT’te görevli bir Albay olan Kesire (Yıldırım) Öcalan’la evlenmiştir. PKK ile Sol cenah arasındaki muhabbet o günlerden kalmadır.12 Eylül darbesi tüm grupları sislindir gibi ezerken gariptir o dönemde halk arasında Apocular olarak bilinen PKK ile Tunceli , Sivas , Tokat kırsalında faaliyette bulunan DHKP-C ve Dev- Sol gibi örgütlere adeta dokunulmamıştır. Bu örgütler bu bölgelerde hala Devletle fiili mücadeleye devam etmektedir. Gariptir; Cumhurbaşkanı A. Necdet SEZER’in affettiği teröristlerin tamamı da yine bu gruplardandır. Yine 27 kere yakalanan Dursun KARATAŞ’ın 27 kere hapisten kaçması da bir o kadar gariptir. 

Son günlerde şehit sayısında görünen artış , uzak görüşlü Genel Kurmay’ın gerekli hazırlığı yapmadığını göstermektedir. Asker olacakları önceden görmesine rağmen tedbir almamıştır ya da alamamıştır. Mayıs ayı başından bu yana devrilen her fidan Genel Kurmay’ın görevini suistimal ettiğinin nişanesidir.Nisan ayı boyunca Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanan ve iç siyasete karışıp taraf olan, buna göre mevzi alan Asker ne yazık ki PKK ile mücadele yerine 27 Nisan’da yayınladığı bildiri ile darbe yapmayı tercih etmiştir. Evet darbe yapmıştır. Bir kısım muhalefet partilerini ve yargıyı kullanarak meclisi bloke etmiş ve çalışamaz hale getirmiştir. 28 Şubat’ta olduğu gibi yine maşa olarak siyaseti kullanmış ve meclisi dağıtıp lağvetmek yerine çalıştırmamayı yada kendi izin verdiği ölçüde faaliyette bulunmasına izin vermiştir.

27 Nisan sonrası yaptığı darbenin vatandaş nezdinde itibar görmemesi ve eleştirilmesi üzerine pişkinlik sergileme yolunu tercih etmiş ve hiçbir şey olmamış gibi Kuzey Irak’a müdahaleyi gündeme getirmiştir. Hükümeti iç politika ile dış politika arasında sıkıştırmayı amaçlayan bu açıklamalar aralıksız devam etmektedir. Uzak görüşlü olan Genel Kurmay dönüp geriye bakma becerisinden yoksundur. Ya da öylesi işine gelmektedir..

Asker yaklaşık 30 yıldır PKK terörü ile mücadele etmektedir. Ve hala terör bitmektedir. 12 Eylül’de bir gecede hem sağı hem de solu bitiren, bütün terörü önleyen Asker 30 yıldır PKK terörüne bir şey yapamamaktadır.Ve ordu balkan savaşları öncesi bulunduğu konumda bulunmaktadır. O dönem İttihat ve Terakkiye eklemlenen ordu bugün CHP ye eklemlenmiş ve iç politikanın tarafı olmuştur. OsmanlıOrdusunun balkan savaşında tarumar olmasının tek sebebi iç politika uğraşırken milli mevzuları kaçırmış olmasıdır. Ve o dönemde siyasi suikastlara , eylemlere haddinden fazla rastlanmıştır.Bugün de cari durum maalesef budur.Irak’a müdahale etmek istediğini açıklamakta ve topu hükümete atmaktadır. Oysa 1984 yılından bu yana geçen 23 yılda Türk Ordusu Kuzey Irak’a 23 sefer müdahale etmiş ve Irak içlerinde üs bile kurmuştur.. Sonuç nedir? Ne olmuştur? Arife tarif gerekmez. Gelinen nokta ortadadır. 23 müdahalede bitirilemeyen PKK terörünün bu sefer bitirilebileceği garanti edilmekte midir?Eğer böyle bir müdahale ile bitirilebilecek idi ise daha önceki 23 müdahale de niçin bitirilmedi? Yoksa amaç PKK ile mücadeleden ziyade 27 Nisan darbesi sebebiyle güvenilirliği ve meşruiyeti sorgulanan ordunun güvenilirliğini ve meşruiyetini sağlama operasyonu mudur? Bununla birlikte bir başka amaçta muhafazakar insanların gözünde muhafazakar olduğunu iddia eden bir iktidarı yıpratmak mıdır? Kaldı ki sınırlarımız içindeki PKK teröristlerine karşı bir operasyondan da söz edilmemektedir. İçeriyi bitirmeden dışarıya müdahalenin ne fayda sağlayacağı da gündeme gelmemektedir.

1995 yılına kadar Güneydoğu Anadolu bölgesinde inisiyatif tamamen PKK nın elindedir. 1995 yılından sonra PKK gerilemeye başlamıştır ve bu başarının esas kahramanı Özel Tim’dir. Ancak Özel Tim 28 Şubat sürecinde askerinde baskısıyla iç politikaya kurban edilmiş ve dağıtılmıştır.Evet asker geriye dönüp bunlara bakmamaktadır. TMK (Askerlik yapanlar bilir Askeri talimnameleri ifade eder.) bir teröristin pasifize edilmesi için 10 Mehmet’in şehadet şerbetini içmesini kendi adına başarı olarak gören asker , 1999 yılında yaptığı değişiklikle bu sayıyı 7 ye indirmiştir. Bu kıstas kendisi için başarı kıstasıdır.

Birkaç yıl önce Milliyetçiliği PKK dan bile öncelikli tehlike olarak görende yine askerdir. Uzak görüşlü Genel Kurmay bugün halkı kitlesel tepki göstermeye çağırmaktadır. Bu çağrının boyutları belli değildir. Aslında bellidir ama kimse dillendirmeye cesaret edememektedir. Bu çağrı özünde bu milleti etnik bir iç savaşa götürecek bir çağrıdır ve bu çağrı terör ile kararlılıkla mücadele edeceğini her fırsatta ilan eden Asker’in bu işi başaramayacağının açıkça ikrarıdır.

Maalesef Ülkenin güney-güneydoğusundaki fiili durum hem iç politika malzemesi yapılmış hem de rant kapısına dönüşmüştür. Güneydoğu’ da görevli kamu personeli (hepsi diyemeyeceğim) bu işten para kazanmakta ve mevcut statükonun devamını istemektedir. Astsubaylıktan emekli bir kişi İstanbul’da 3 trilyonluk yalıda oturuyorsa ve bu tür şahısların sayısı umulanın çok daha üzerinde ise söylenecek çok fazla bir şeyde yok demektir.Velhasıl-ı kelam. Birileri Mehmetleri kendi menfaatleri uğruna iç politikaya kurban etmektedir.

Bir türküde belirtildiği gibi “Zenginimiz bedel verir , Askerimiz fakirdendir.” Kurbanlar; ana rahmine Mehmet olarak düşenlerdir sonradan Mehmet olanlar ya da Mehmet adını alanlar değil.Onlar fakirdirler, bir yerlerde amcaları , dayıları yoktur.Zengin olsalar , amcaları dayıları olsa zaten o bölgeye gönderilmeyeceklerdir. Onların bir bağrı yanık babaları bir de gözü yaşlı anaları
vardır “Vatan sağolsun” der yüreklerine taş basarlar. Kaybolan bir tankın hesabını soracak birileri çıkar ama Mehmet’in hesabını soracak kimsesi yoktur.

Askerlik yapanlar duymuşlardır ; Analar Tank doğurmuyor.

Şimdi birileri çıkıp Türk Ordusunu yıprattığımı iddia edecektir. Orduyu yıpratmak için benim yazıma gerek olmadığını,ordunun kendi kendisini yıpratmak için elinden gelen her şeyi yaptığını söylemekle yetineceğim.

Son Söz: Geçen gün çatışmalarda ölen askerler için İstanbul’da gıyabi cenaze namazı kılındı. Fotografta yeralan bir bez afiş dikkatimi çekti.“Bir ölür bin diriliriz. Bu ...” Eylem ve afişin bu kısmı gayet hoş olmuş. Ama afişteki yazının devamı için söyleyebileceğim şey; “temiz Alperenler kirli savaşların tarafı olmamalı ,“Oturun oturduğunuz yerde.”

Ve ana rahmine Mehmet olarak düşenlerin Şehadet mertebesine erişmiş olmalarını diliyorum.