SİNE-İ MİLLETE DÖNMEK
(Bu yazı 2006 yılı sonunda www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
2007
yılı içerisinde”Cumhurbaşkanı’nın” seçilecek olması “Cumhur’u” yani Milleti
yine gündeme getirdi. Seçim olmasa Millet;
Dışarıdan icazetli İktidar ile milletle hiçbir zaman organik bağı
olmayan Yeni Osmanlı-Jöntürk-İttihat ve
Terakki-CHP (Tek Parti)-Ordu silsilesinin bir halkasını teşkil eden
Anamuhalefet Partisi CHP’nin aklına gelmeyecekti. Cumhurbaşkanlığı seçimi bir
anlamda “Eşeğin Aklına Karpuz Kabuğunu Düşürdü.”
Millet
; Anamuhalefet Partisinin “Sine-i Millet” e dönme sözü ile gündeme geldi. Aynı
CHP zihniyeti, bu sözü en son sarfettiğinde 1990’lı yıllarda “Millete Rağmen”
İnönü’nün başkanlığında PKK’yı meclise taşımıştı. Hal böyle olunca işkillendim.
CHP
Yönetimi , Cumhurbaşkanlığı mevzuunda İktidar kendisi ile birlikte hareket
etmez ise “sine-i millete” döneceğini söyleyiverdi.Acaba akl-ı evvelin biri
ağzından mı kaçırdı diye düşünürken takip eden günlerdeki gelişmeler
açıklamanın parti politikası olduğunu ortaya çıkardı.
Evet.
CHP , iktidara ya benim istediğimi yaparsın ya da milletin bağrına döneriz
diyor ve bunu biz dönünce sen de dönmek zorunda kalırsın manasında
kullanıyordu. Yani İktidarı alenen
“Milletin Bağrına” döneriz şeklinde “Tehdit” ediyordu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde
istediği hedefe ulaşmak için iktidarı “Millet” ile korkutuyordu.
Tehdit
; hepimizin malumu olduğu üzere “Bir menfaat elde edebilmek amacıyla
gayrihukuki ,gayriahlaki yollara tevessül edileceğini (söz ve/veya fiili
davranış ile) beyan ile karşı tarafta yeralan kişinin iradesi üzerinde etki
yapmayı ve iradesini sakatlayarak isteği dışında hareket etmesine sebep olmayı
amaçlar. Tehdit neticesinde elde edilecek menfaat hukuki olabileceği gibi
gayrihukuki de olabilir. Ancak izlenen yol gayrihukuki olduğu için elde
edilecek menfaatte gayrihukuki ve
gayriahlaki telakki edilir. Hal böyle olunca “Sine-i Millete Dönmek” fiili
“Cana-mala kastedilme , tecavüze uğrama ,öldürülme ,vs. gibi hukuk ve ahlak
dışı fiiller sonucu ortaya çıkan sonuçla aynı sonucu doğurmaktadır. Demek ki
Milletin sinesi; gidilmeyecek ve tehdide
konu olacak kadar kötü bir yer.
Bu açıdan
bakınca CHP’nin söylem ve davranışını milletin içinde yeralan biri olarak
yadırgadım. Ancak düşününce adamların kendi durdukları nokta açısından haklı
oldukları sonucuna vardım.
CHP zihniyetinin
kaynağı belli. Yeni Osmanlı-Jöntürk-İttihat ve Terakki-CHP (Tek Parti)-Ordu
silsilesinde yeralan hiçbir yapı hiçbir zaman milletle hemhal olmamış ,
bürokrasi içerisinde gelişmiş ,devlet parası ile yurtdışlarında okumuş,
devletin kaymağını yemiş kişilerden oluşan yapılar. Saraylarda,köşklerde
,yalılarda büyümüş hayatlarını konaklarda geçirmiş , hiçbir zaman milletle
buluşmamış , milletin bir ferdi olamamış , millete hizmet yerine sırça
köşklerde lafazanlık yapan “ Kıbrıs Valiliğini” sürgün olarak nitelendirip
Avrupa’ya kaçan “Vatan Şair”lerinin bulunduğu yapılar ve bu yapıların içinde
bulunan insanlar için millete dönmek , milletin ferdi olmak tecavüze uğramak
derecesinde kötü ve aşağılık bir durum olsa gerek.
Bir diğer
açıdan da CHP; “Sine-i Millete” döneriz demekle aslında mecliste bulunan gerek
AKP’nin gerekse bizzat kendisinin , milletin içerisinden çıkmadığını ya da
milletin içinden çıkmış olsa bile bugün gelinen noktada milletten koptuğunu ve
millete uzak olduğunu ikrar etmektedir.Bir yere dönebilmek için o yerden
ayrılmış olmak gerekir.
Rahmetli
SERDENGEÇTİ’ nin söylediği gibi “Döneklik
Meclis’in kapısında başlıyor” mu bilinmez ama o kadar uzun süre meclisteki
partilerin dönülecek en son nokta olarak milleti görmesi ilginç.
İlginç olan
bir başka durum ise 1876’da ilan edilen Meşrutiyetten bugüne kadar oluşturulan
meclislerin durumu. Osmanlı döneminde
oluşturulan Meclisler ; Ayanlar , Toprak Sahipleri , Merkezi ve Yerel
Bürokratlardan oluşuyordu. Osmanlı Devleti’nin Demokratik Cumhuriyet olmadığı
gerçeğinden hareket edersek bu durum gayet normal karşılanmalı. Asıl bakılması
gereken Cumhuriyet Dönemi. Cumhuriyet Meclislerine baktığımızda sadece Kurtuluş
Savaşını yapıp Cumhuriyeti ilan eden ve 23 Nisan 1920 de göreve başlayan meclis
üyelerinin milletin içerisinden geldiğini ve millet iradesini yansıttığını
görürüz. Bu meclis kurtuluş savaşının sonunda tasfiye edilmiştir. Öyle ki bir
önceki dönemden sadece 6 milletvekili yeniden seçilmiş ve meclise
girebilmiştir. O gün bugündür milleti yansıtan bir meclis oluşturulamamıştır.
Milletin içinden gelmeyen , milletin değerlerini yansıtmayan kişiler için
milletin bağrına dönmek ne talihsiz bir durumdur.
CHP zihniyeti
tarafından neredeyse 10 yılda bir “Sine-i Millete” dönüleceği söylense de 83 yıllık Cumhuriyet tarihinde “Sine-i
Millete” dönme fiili fiilen işlenmemiş hep siyasi bir tehdit olarak kalmıştır.
Bundan sonra da tekrarlanacağı aşikardır. Ama gerçekten milletin içerisine
dönmeye yürekleri yeter mi? Hiç sanmıyorum.
Mehmet BUĞRA