13 Ağustos 2014 Çarşamba

BEŞİNCİ YIL



Beşinci Yıl

Beş koca yıl geçti olayın üzerinden;
Önce helikoptere bindirdiler
Sonra düşürdüler
Düşen helikopteri aramadılar
Başkasının aramasına da izin vermediler.

Olaya kaza dediler
Kazadan kaza çıkarmayın dediler
Suikast yerine kaza kavramını kullanmayı tercih ettiler.
“Biz kaza diyorsak kazadır. Fitne çıkarmayın deli alperenleri salarız üstünüze” dediler.
Herkesi de bu tercihleri gibi düşünmeye ve söylemde bulunmaya zorladılar
Yaptıkları psikolojik baskıya rağmen kendileri gibi düşünmeyenleri  “fitne çıkarmakla” ve “provakatör” olmakla suçladılar
Farklı düşünenlere hakaret  ettiler
Hakaretler yetmeyince Küfre geçtiler
Ana-avrat küfrettiler
Bir sonuç alamayınca parti tabanına da küfür ettirdiler
Analar, bacılar , kadınlar , çocuklar ..
Hepsi ve hepimiz  edilen küfürden nasibimizi  aldık.

Olay esnasında  Genel Merkezden kimse yoktu helikopterde.
Niçin kimse yoktu? sorusuna mantıklı ya da mantıksız bir cevap veremediler
Doğalgaz faturaları ödenemezken niçin Helikopter tuttuklarını açıklayamadılar.

Niçin dağlardan inin aşağıya dediklerini ,
Hiçbir çalışma yapılmamasına rağmen yukarıdan aşağıya devlet  zevatına niçin teşekkür etmek için kuyruğa girdiklerini izah etmediler.

Teşkilat elitlerinin(!) dışında kimseyle bilgi paylaşma , görüş ve yardım alma gereği  duymadılar.
Bilgi kirliliği olurdu.
Sorumlular delilleri karartabilir
Hatta Kaçabilirlerdi.
Madem delillerin karartılması mümkün niçin keş dağında vuslat kurultayı adı altında olay mahallini insanlara çiğnetiyorsunuz sorumuza yine bir açıklama getirmediler.

Operasyon gizliydi.
Arama(ma) gizli yapıldı.
Soruşturma  gizli yapılıyor.
Kendileri her şeyi gizli yapıyorlar(!)
Gizlilik gerekçe gösterilerek ve insanları  baskı altında tutarak uzak durmaları sağlanıyor ve bilgi almaları engelleniyor.
Genel Merkezin avukatları dışında kimse cesaret edip  bilgi almaya yanaşamıyor.
Ailenin de  basına yansıyanların dışında bir şeyler bildiğinden emin değiliz artık.


17 Aralık’tan bu yana gündemin bir parçası Muhsin YAZICIOĞLU’na yapılan suikast.
Özellikle  son bir aydır rahmetlinin manevi şahsiyeti üzerinden polemik yapılmasına rağmen yine ses seda yok.
Bu arkadaşlar bu ülkede yaşamıyorlar mı?
Rahmetli üzerinden kendi hesaplarını görmeye kalkan şerefsizlere laf söylemek yerine her tarafı boklu değneğin bir tarafında tutunmaya çalışıyorlar.

Kimsenin bir şeyden haberi yok.
Olay Genel Merkez –Avukatlar- Özel Yetkili Mahkeme üçgeninde  çözülmeye çalışılırken kanun değişikliği ile Özel Yetkili Mahkemeler kapatılıyor.
Avukat cılız sesle bağırılıyor: Olayın üstü örtülüyor….
Sanki olayın üstü açıktı da şimdi örtülüyormuş.

Genel Merkezden yine ses seda yok
Onlar başka bir dünya da hatta başka bir alemde…
Adamlar kendi işinde
Genel Başkan yardımcısı son saniyede encümen listesine ismini ekleyerek Keçiören’e encümen üyesi olma çabasında…


Yamuk başbakan ile paralel hoca arasındaki çatışma tüm hızıyla devam ediyor. Yapılan suçlamalar gösteriyor ki; Bu iki grubunda Muhsin Başkanın şehadeti hakkında bilgileri ve sorumlulukları var. Nereden bakarsanız bakın. Ya bu şehadet sürecinde aktif görev aldılar ya da suikastı bilmelerine rağmen sessiz kaldılar. Bizim açımızdan bir fark yok. Bunların hakkındaki düşüncelerimiz  genel merkez içinde aynen geçerlidir. Bize düşen iyi bir araştırma ile tüm sorumluları bulma ,  iyi etüd etme ve iyi bir planlama ile hareket etmektir. Etrafı kırıp dökecek hareketlerden ziyade sessizce iş bitirecek ve sorumlulardan hesap sorulmasını sağlayacak hareketlerde bulunmaktır.


Genel Merkezin önceliği seçimler
 AKP ile Cemaat arasındaki İt dalaşından pay kapma derdindeler.
Bilmiyorlar ki İt dalaşından kapılacak pay kemikten başka bir şey olmayacaktır.

“Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden,
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardından saatlerce yol giden,
İtler bile gülecek kimsesizliğimize…”
                        Atsız (Yolların Sonu)

İtler gülmekte halimize
Hatta gülmekle kalmayıp t.şak bile geçmekte video paylaşma teranesiyle…

4 yıl önce bu olayın  “ancak suikastte  aktif görev alanlardan birilerinin nedamet getirip konuşması ile çözüleceğini”  yazmıştık. İnşallah önümüzdeki yıl böyle bir yazı yazmak durumunda kalmayız.

Allah başta Muhsin Başkan olmak üzere suikaste kurban gidenlerle tüm ülkü şehitlerine rahmet etsin. Mekanlarını cennet eylesin…

(NoT. Bu yazı 30 Mart Seçim sonuçları açıklanmadan önce kaleme alınmıştır)
                                                                                                                                                       Mehmet BUĞRA