11 Ağustos 2014 Pazartesi

İHANETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ



MEHMET BUĞRA

Tarih: 5 Eylül 2007 _IO_WEDNESDAY( www.alperence.org isimli sitede yayınlanmıştır)

Teşkilata bağlı fakat teşkilat çizgisinde hareket etmeyen (ya da yada farklı düşünen) insanlarla aslında bir an bile olsa teşkilat çizgisi dışında hareket eden insanların ya da teşkilat çizgisinde hareket etmekle birlikte teşkilat içi mücadele sebebiyle bazı insanların suçsuz yere (ki çoğu zaman böyledir) ve çok kolay biçimde Hainlikle yaftalandığını bilebilecek kadar uzun süre Ülkücü Hareketin içerisinde kalmışlığımız vardır. Ve biliriz ki “Ülkücü Hareket” bu anlamda dünyada en çok “Hain” üreten harekettir.

Bir önceki yazımızda “Bunun Adı İhanet Değil Midir?” diye sormuştuk. Seçim sürecine değinmiş ve hiçbir şekilde telafisi olmayacak ya da düzeltilemeyecek ve seçime 36 saat kala Partinin “resmi politika”sının aksine ve adayların aleyhine sonuç doğuracak açıklama yapan 3 MKYK üyesinin isimlerini de vererek davranışlarını ve bu açıklamalarının sebep olacağı sonuçları sizlerle paylaşmaktık.

O yazımızda “Yazıda ismi geçen kişiler şayet bir açıklama gönderirlerse” yayınlayacağımızı da duyurmuştuk . Bu güne kadar herhangi bir açıklama ya da düzeltme tarafımıza ulaşmadı. Haberin yayınlandığı siteyi de takip ettiğimizi ve herhangi bir açıklamanın orada da yayınlanmadığını belirtmeliyiz.

Yazımızda olayı açıklamış ve sormuştuk. “Bunun Adı İhanet Değil Midir? diye. Ne yazık ki siz okurlarca bu davranışın adı konmadı/konamadı ya da konmak istenmedi.

Seçim bitti. Sonuçta hareketin bağımsız olarak seçime soktuğu adaylardan sadece Muhsin YAZICIOĞLU TBMM’ne girebildi. Sayın YAZICIOĞLU’ nun BBP’ye katılması ve Genel Başkan seçilmesi amacıyla olağanüstü kongre yapıldı. Ve parti yetkili organları da yeniden seçildi. Yazımızın yayınlanmasından sonra , açıklama yapan şahısların bu davranışlarının kongre sürecinde başta Sayın YAZICIOĞLU olmak üzere parti yetkililerince değerlendirileceğini ve bu değerlendirmeye göre şahıslara karşı bir tavır geliştirileceğini ummuştuk.


Şunu açıkça belirtmeliyim ki beklentimiz boşa çıkmadı. Açıklamayı yapan insanlar söz ve davranışları ile doğru şeyler yapmış olacaklar ki ödüllendirildiler. Bir tanesi yeniden MKYK üyesi seçildi. Bir diğerine ise Danışma Kurulunda görev verildi. Olan gariban (!) Hayati ÖRENCİK’ e oldu. Onun ismini listede göremedim. “Ben Osman Tüfekçi Beyin görüşlerine katılıyorum” şeklinde beyanda bulunduğu haber metninde yeralan Hayati ÖRENCİK’ in terfi etmesi bir yana yerini korumasına bile yetmedi bu beyanı. (Hayati Başkan sen yılların siyasetçisisin daha orijinal bir şeyler söyleseydin. Çok yavan kalmış Osman Başkanın yanında açıklaman. Bak o zirvenin eteğine tutundu bile.)

Seçim sürecinde MKYK üyeleri doğrultusunda açıklamalar yapan iki il başkanının isimlerini şuan hatırlamadığım için hangi makamlara yükseldiklerini bilemiyorum. Ancak bu sitede yeralan haber sebebiyle , önce araya kırılamayacak insanları sokup haberi kaldırtmak isteyen bu olmayınca tehdit etme (!) yürekliliğini (!) gösteren il başkanının diğerine oranla daha yüksek bir mevkiye terfi etmiş olması gerektiğini düşünüyorum.


Yine koca bir il teşkilatını başkanlığı döneminde tarumar eden ve “Otopark İşletmenin Ötesi” ile ufuk sorunu olan bir il başkanı da ödüllendirilerek MKYK’ ya alındı. (bir sen bir de ben giremedim MKYK ya Yönetici 4 (yoksa Yönetici 6 mıydı?))


Kongre süreci gösterdi ki bir önceki yazımızda sorduğumuz sorunun cevabı “Hayır” mış. Bu davranışların karşılığı ihanet olarak değerlendirilemezmiş. İhanet etmiş olarak değerlendirilmeleri için ne yapmaları gerekiyormuş açıkçası anlayamadım. Merakımı mazur görsünler. Başta Sayın Genel Başkan olmak üzere tüm parti yetkililerinden bir ricada bulunacağım.. Şu İHANET kavramını bir tarif etsinler. Niteliklerini bir anlatsınlar. Hangi hareketler ya da sözler ihanet kavramı kapsamına giriyor bir söyleseler de bizde öğrensek. Cahil kalmasak. Adamları da boştan yere suçlamasak.


Bilelim ki ona göre amel edelim. Hep teba olarak kalmayalım. İhanetin dayanılmaz hafifliğini kullanarak bu tür davranışlarla bizde terfi edelim , yükselelim. (!)


Geçen yazımızda açıklamayı yapan zihniyetle ilgili olarak düşün yakamızdan demiştik. Onlar taltif edildiğine göre demek ki hareketin yakasından düşmesi gereken kişiler de ... olup gitmesi gereken kişiler de onlar değil bizlermişiz. (Ne dersiniz istifa edelim mi?)


Sayın YAZICIOĞLU ; bu tür davranışları yok farzederek , yanlış değerlendirerek (yada değerlendirmeyerek) kendi kendinize İhanet etmekte olduğunuzu düşünmeye başladım. Bu teşkilatta herşey yapanın yanına kar kalıyor adeta. Ve ben ihanet çizgisini aşmış komitacıların , “ben merkezci” bencil ağabeylerin egolarını tatmin etmek için “Emeğimi , zamanımı ve paramı” harcamak istemiyorum artık. Bunları söylemekle belki ben İhanet ediyor olarak telakki edileceğim ama elimde bu köşe vasıtasıyla size sesimi duyurma şansı varken susarak sessiz çoğunluğun vebalini almayacağım üzerime.


Benim gibi düşünen insanların sayısının hayli fazla olduğunu belirtmeliyim. Hiçbir zaman bu hareket mensupları isminiz etrafında tartışma yaşamamıştı. Bugün kısık sesle de olsa tartışılır konuma geldiniz. Ve pek çok kimse istifa sınırında bekliyor. Kopmamalarının tek sebebi gidecek yerlerinin olmaması (MHP ye gidebilirler diye düşünenler; “Attan inip eşeğe binmek” gibi bir şey olur bu) ve ondan daha önemlisi size ve hareketteki geçmişlerine karşı duydukları vefa duygusudur.

Bilgilerinize...


Yeniçağ isimli müsvedde de “Yolda Dağılan Büyük Birlik” isimli bir yazı dizisi yayımlandı.


Yazı dizisi ile ilgili olarak Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanlığından bazı arkadaşların Yeniçağ Gazetesini ziyaret etmesi ve açıklama yayınlatması sorgulanması gereken bir husustur.. Onların ziyaretinden sonra “baskın” haberinin çıkacağını da sokaktaki çocuk bile bilir. Ziyarete giden arkadaşları bir tek açıdan suçluyorum (sonunda yazacağım) . Ama asıl suçlu başta Genel Merkez olmak üzere Parti teşkilatlarıdır. Haketmediğimiz ve yıllarca üzerimizden silemeyeceğimiz bir karaya bulandık. Şayet bu arkadaşları haberde yeraldığı gibi Genel Başkan yollamışsa ya da Parti yetkililerinin bilgisi dahilinde gidilmişse büyük bir hata yapılmıştır. Yok eğer bu arkadaşlar parti yetkililerinin bilgileri dışında kendileri gitmişse hem bu arkadaşlar hem de üzerlerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyip gerekli tepkiyi koymadıkları için bu arkadaşları kendi başlarına hareket etmek zorunda bırakan Parti Yöneticileri cezalandırılmalıdırlar.(!) Parti aleyhine yapılacak yayınlarda Hukuki yollara başvurmak ve Tekzip müessesesini hayata geçirmek gerektiği açıktır. Bir anlamda “Avukatlar Teşkilatı” na dönen bir yapının hukuki yollara başvurmaması da çok garip.


Ziyarete giden Ocak Yöneticisi arkadaşlar ; oraya gitmekle , yaptığınız işin “baskın olarak değerlendirileceğini” ve afişe edileceğinizi bilmeniz ve ona göre hareket etmeniz gerekirdi. Madem böyle bir duruma düştünüz ve tüm yapıyı töhmet altında bıraktınız bari işinizi adam gibi yapıp gerçekten ortalığı dağıtsaydınız. En azından Şanınız/şanımız yürürdü.


Not: Yazdığım yazılarda ismi geçen hiç kimse ile bugüne kadar alış-verişim, kavgam ya da problemim olmadı. Parti içi mücadelenin ve ağır ağabeyler savaşının tarafı değilim , hiç bir zaman olmadım ve bunların dışında yeni bir taraf olarak ortaya çıkmak gibi bir niyetim de yok. Yazılarımı bu çerçevede okuyun ve değerlendirin lütfen.