11 Ağustos 2014 Pazartesi

"HİÇ" VE "KOMPLO" ÜZERİNE






MEHMET BUĞRA

Tarih: 10 Haziran 2011 _IO_FRIDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)

Aslında geçtiğimiz hafta yayınlanan yazımızın üzerinden çok zaman geçmemiş olması sebebiyle yeni bir yazı yazmayı düşünmüyorduk. Ancak sosyal paylaşım sitelerinden birinde gördüğümüz bir tartışma yeni bir yazıyı kaleme almamızı zorunlu kıldı.

Sosyal Paylaşım sitelerinde özellikle 12 Haziran tarihinde yapılacak genel seçimler sebebiyle hareketli günler yaşanıyor. Herkes kendi tuttuğu(!) partinin reklamını yapmak ve oy kazandırmak için gayret gösteriyor. Bu aşamada da ilginç davranışlar sergileniyor.

İnsanların adamlıkları hangi partiye oy verdikleri ile ölçülüyor. Sanatçı/Aydın geçinen bir yazar “Solcu olmak Adam olmaktır” diye tarif ediyordu bundan yıllar önce solculuğu. Bütün solcuları “Adam”laştırıyordu. Elbette solcuların içinde adam olanlar vardı ama onlarda gayet iyi biliyordu ki “Adamlıktan” nasibini almamışlarda vardı. Bu yaklaşımı solcu tanıdıkların gözüne sokarak eleştirmiştik.

Yıllar sonra aynı hatayı Ülkücü bir ağabeyimiz yaptı. Dost meclislerinde onunda eleştirisini yaptık. Ülkücüyüm diyen ama adamlıktan nasibini almamış o kadar çok insan tanıdık ki.

Diyeceğimiz odur ki genellemeler yapmak yanlış sonuçlar çıkartabiliyor. Bu sebeple genellemelerden özellikle yukarıda belirttiğimiz şekilde genellemelerden kaçınmak gerek.
------------
Geçtiğimiz yıllarda yapılan seçimlerden sonra mümtaz (!) Türk (!) Basınında bu tür genellemeler yapıldı. AKP’ye oy verenler “Göbeğini Kaşıyan Adam/Ayı” , “Bidon Kafa” şeklinde tariflerle anıldı. İlginçtir kendisini sağ kesim olarak niteleyen ama AKP’ye oy vermeyen bir kısım insanda kendisi gibi düşünmeyen insanlara/ AKP’ye oy verenlere karşı aynı ifadeleri kullandı. Bu ifadeler halada kullanılmaya devam ediliyor. İşin ilginci bu tür ifadeler önceki yıllarda CHP ve diğer sol partilere oy verenler tarafından sağ cenahtakiler için kullanılırken şimdi sağ cenahtakilerde sol seçmen yerine kendilerinin dışındaki sağ/muhafazakar seçmene karşı kullanmaya başladı.
Bir anlamda CHP’nin yaklaşım ve ifade tarzı sağa sirayet etti. Hatta sağı dönüştürdü.

CHP ve solda kendilerinin dışında olanlara karşı var olan “aşağılama”, “küçük düşürme” refleksi şuanda sağa da sıçradı. İlginçtir sağ cenahtakiler bu refleksi CHP ya da sola yöneltmek yerine sağa yöneltiyorlar. Sol bir bütün olarak sağı aşağılarken sağda kendi içerisinde Sol yöntemle kendisini aşağılıyor.

Buraya nerden geldik. Söyleyelim.

Yukarıda bir sosyal paylaşım sitesindeki tartışmadan bahsediyorduk ya işte oradaki tartışmadan.

Tartışmanın taraflarının kimlikleri bizi bugüne kadar ilgilendirmedi bundan sonra da ilgilendirmeyecektir. Bizi ilgilendiren yaklaşımları. Tartışma konusu olayı kısaca özetlersek olay daha iyi anlaşılacaktır sanırız.

12 Haziran’da yapılacak seçimde bir kişi BBP’ye oy vereceğini yazmış. Karşısındaki kişide baraj sebebiyle oyunun boşa gideceğini bu sebeple MHP’ye oy vermesi gerektiğini belirtmiş. BBP’ye oy verecek kişi Barajın kendisini ilgilendirmediğini yinede BBP’ye oy vereceğini söylüyor ve bu cevaptan sonra film kopuyor.MHP’ye oy verilmesi gerektiğini ileri süren kişi BBP’yi ve ona oy verenleri uzunca bir süre suçladıktan sonra son cümleyi patlatıyor:
 “AKP’nin kemiğini yalamaya devam edin , belki daha etli bir kemik atar önünüze”

Benim gibi düşüneceksin , benim gibi yapacaksın. Bu şekilde hareket etmezsen sen düşünce becerisinden yoksun , kendi çıkarın için vatanı ,milleti satan şahsiyetsiz bir kişiliksin. Hatta kişiliğinin bulunmasını boşver sen kişilik bile değilsin yaklaşımı.

Ve ne zaman “Adam” olursun benim dediğim gibi hareket ettiğin zaman.

Yani adamlığın ölçüsü , adam yerine konmanın ölçüsü , insan olmanın ölçüsü “kendinden” olma. Onlardan değilsen “Hiç”sin. Sefilsin , aşağılıksın.

Bu olaydan hareketle bunun sadece MHP tabanına has bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün değil.

Bu şuan itibarı ile bütün gruplar için geçerli bir yaklaşım ama özellikle internet sitelerindeki tartışmalardan edindiğimiz izlenim daha çok MHP tabanına mensup kişilerce başvuruluyor.

Bu yaklaşıma sahip kişiler; Anlatarak , izah ederek ikna etmek yerine suçlayarak , aşağılayarak ve hatta zorlayarak ikna etmeye çalışıyorlar. İkna edemedikleri takdirde de hakaret ve küfre başvuruyorlar.

İlginçtir, bir taraftan ülkücüler birleşsin diyorken diğer taraftan seni yok farzediyorlar ve  MHP’nin siyasi karar ve uygulamalarını dikte ettirmeye çalışıyorlar. Kısacası “Jakoben” , baskıcı , totaliter bir tavır ile Soldaki ve Tayyip Erdoğan’daki kibrin aynısını sergiliyorlar.

Herkes herşeyi o kadar iyi biliyor ki (!!!) sizin bir şey düşünmenize gerek kalmıyor. Karşınızdaki kişi soruyu soruyor ve cevabı da kendisi veriyor. Siz , onun kadar bilgi ve birikime , akıl ve zekaya , algılama ve muhakeme gücüne sahip değilsiniz. Allah onu sizin yerinize  düşünsün , sizin yerinize karar versin , sizin yerinize hareket etsin diye yaratmış.

Velinimetiniz.
Onun dediğinin dışında bir şey yapmayacaksınız. Onun dediğini dışında bir şey söylemeyeceksiniz. Onun dediğinin dışında hareket etmeyeceksiniz. Yaparsanız...

Neredeyse tamamı üst perdeden konuşuyor . Konunun uzmanı bir profesör ortaokul çağındaki yeni yetmelere ders anlatıyor edasında ve sen bilmezsin havasında. İlginçtir söyledikleri şeylere kendilerinden kattıkları bir şey yok hep başkalarının fikirlerini söylüyorlar ve bu fikirleri kendilerine kalkan ediyorlar. Aksini söylemeye kalktığınızda filanca böyle demiş ondan daha mı iyi biliyorsun modundalar  Ve hep bir korku argümanı kullanıyorlar. Sürekli bir tarafı açık ve bilinmeyen argümanlara atıf yapıyorlar.  Muğlaklığı da alabildiğine kullanıyorlar. Bilinmeyenin kullanılması hem karşıdakinin ilgisini çekiyor hemde kendisine bazı “şeylere” vakıf havası katıyor.

Sanal ortam bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı. Ancak bilgiye ulaşmanın kolaylaşması cehaleti önlemiyor. İki kitap, üç makale okuyan kendini “Allame-i Cihan” sanıyor. Etraf “Kitap Yüklü Merkep”lerden geçilmiyor. Karşılaştığımız her olayda “Bu kadar cehalet ancak eğitimle olur” sözünü hatırlamaktan kendimizi alamıyoruz.

“Alim ilmini , cahil cehaletini bilir. Yarı cahil ise herşeyi bilir.” Diyen düşünürün doğru söylediğini ispatlamak için özel bir çalışma yapmaya gerek yok.
İlginçtir çok şey bilen bu adamlar cehaletlerini saklamayı beceremiyorlar.

İlk okuduğunuzda hem söylediği şeylerin kaynağını tahmin edebiliyorsunuz hem de cümlenin devamında nelerin geleceğini. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bilgiyi harmanlama ve kullanma beceresinden yoksun oldukları için öncelikle aynı düşünce yapısına sahip kişiler aynı düşüncelerini aynı “klişe” sözlerle ifade ediyorlar , aynı kavramların içini aynı kaynaktan dolduruyorlar. Çoğunluğu internetten bulduğu cümleleri “kopyala-yapıştır” yöntemiyle size sunuyor. İfadeler , argümanlar hep aynı. Tavır ve üslupta. Sanırsınız ki bir el hepsini hipnotize etmiş ve hepsini piyasaya sürmüş ya da papağanlaşmış kişiler var karşınızda.

Asıl ilginç nokta ise yüzsüzlükleri. Şuana kadar anlattığımız hususları ,bunu yapan adamlardan(!) eminiz ki hiçbiri üstüne alınmayacak ve sanki başkasına söyleniyormuş gibi aynı haltı yemeye devam edecektir. Bu seçimde onun istediği gibi oyunuzu kullandığınızda “adam” olacaksınız ancak bir dahaki seçimde yine onun istediği gibi oyunuzu  kullanmazsanız vatan haini , bidon kafa , mal , yalaka , kemik yalayıcısı vs. sıfatlarından birkaçına ya da tamamına muhatap olacaksınız Bu tavırlara enson 80’lerin ikinci yarısında yeni yeni biti kanlanmaya başlayan Fethullah Gülen Hocaefendi grubu mensuplarında rastlamıştık.

Ancak onlar şimdikiler kadar fütursuz ve edepsiz değillerdi. Cam’ın arkasına saklanıp kabadayılık yapmıyorlardı.

Herkesin bir düşüncesi ve bir fikri altyapısı var. Bu düşünce ve fikri altyapı doğrultusunda bilgisi kadar  , görgüsü kadar olayları değerlendirecek ve dilediği partiye oyunu verecektir ya da oy kullanmayacaktır. İnsan ne öyle düşündüğü için suçludur ne de böyle düşündüğü için. İstediği partiye oyunu verir eğer sizin gönlünüzden geçen partiye oy vermiyorsa sizde bir hata vardır. Eğer bizim gibi düşünmüyorsa biz üzerimize düşen sorumluluğu yeterince yerine getirmemişiz demektir. Ve kimsenin sizin klavuzluğunuza ihtiyacı yok.

Komplo Teorisi Üzerine:
Geçtiğimiz günlerde patlak veren kaset skandallarından sonra başta MHP yönetimi olmak üzere bazı insanlar bu kasetlerle MHP’ye komplo düzenlendiğini ileri sürüyor. Bizim kafamız pek basmadığı için ve de haberleri takip edemediğimiz için anlayamadık.

Kasetlerde görünen ve ismi geçen kadınların ya bizzat kendileri ya da 3.kişiler MHP’yi zor duruma düşürmek amacıyla komplo düzenlemeye karar vermişler . Harekete geçerek 15 genel başkan yardımcısından belirledikleri 10 tanesinin gazozuna ilaç atıp , düzenek kurdukları evlere götürüp yatağa atarak tecavüz edip uygunsuz görüntülerini kaydetmişler. Ve ilgililer bu görüntüleri internet ortamında paylaşmış ve komplo düzenlemişlerdir. Olay adliyelik olunca Genelbaşkan yardımcılarının gazozuna ilaç atarak ırzlarına geçen kadınları savcı mağdur olarak nitelendirerek soruşturma başlatmış. Aslında sanık olması gereken kadınlar savcının da MHP’ye yaptığı yeni bir komplo sonucu mağdur olarak kayıtlara girmiş. Öyle mi? Sizde inanmadınız değil mi?

Kendi kendinizi kandırabilirsiniz ama bizim  Zekamızla alay etmeyin...