MEHMET BUĞRA
(Bu Yazı daha önce 25 Haziran 2006 _IO_SUNDAY günü www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır.)
Danıştay 2. Dairesi Üyesi Hakimlere yapılan saldırıdan
sonra ortalık alabildiğine karıştı. İlk birkaç gün kıyamet kopacak düşüncesi
bile hasıl oldu. Sonra herşey unutuldu ya da unutturuluyor. Şimdi ise ortalık
sütliman. Olaylar yaz yağmuru gibi yağdı ve geçti , gitti.
Silah seslerini müteakip herkes bir şeyler söylemeye başladı. Bir kısım insanlar kopartılan fırtınanın kendilerini de savurabileceği endişesiyle savunmaya geçerken yine bir kısım insanlar eski husumetlerini hatırlayıp fırsat bu fırsat düşüncesiyle hayali senaryolar üreterek ezelden beri düşman olarak gördükleri kişi ve grupları hadisenin içine çekmeye çalıştılar. Saldırıyı düzenleyen (ve varsa düzenleten) insanların bile öngörmediği ya da öngöremediği kişi ve gruplarında hadiseye müdahil olmasıyla ya da sokulmasıyla ortalık o kadar karıştı ki gelinen noktada gerek o gün gerekse bugün kimin ne yaptığı belli değil.
Burada amacımız hadisenin meydana geliş tarzıyla
ilgili bilgi vermek değil. Hadiseyi , sanık A.A. nın tek başına mı yaptığı
yoksa arka planda başka kişi ve/veya grupların olup olmadığı hakkında ahkam
kesmek de değil. Amacımız hadisenin vukuundan sonra bir kısım insanların
verdikleri tepkiler , hadiseye yaklaşımları ve hadise ile ilgili yorumları
üzerine düşüncelerimizi dile getirmek.
Hadisenin vukuundan sonra çeşitli kişilerin ve değişik
kurum ve kuruluş yetkililerinin yaptıkları açıklamaları ve söyledikleri sözleri
bir hatırlayalım.
“Bu kurşunlar ; Devlete ve devletin kurumlarına ,
Cumhuriyete , Demokrasiye , Laikliğe, Atatürkçülüğe, Çağdaşlığa , Aydınlığa ,
Hukuka ve hukukun üstünlüğüne , ... sıkılmıştır.
Ne menem seymiş bu kurşunlar. Sanık A.A.’ nın Danıştay
2.Dairesi duruşma salonunda sadece 3 el ateş ettiği biliniyor. Malum bu 3
kurşun 1 kişiyi öldürüp 4 kişiyi de yaraladı. Demek ki kurşunlar bununla da
yetinmemiş. Devlete ve kurumlarına ,Cumhuriyete ,Demokrasiye , Laikliğe ,
Atatürkçülüğe, Hukuka , Çağdaşlığa , Aydınlığa , ... vs. aklınıza gelebilecek
herşeye isabet etmiş.
Maddi varlığı bulunan Danıştay 2.Dairesi üyelerine
isabet etmesini anladım da maddi varlığı olmayan , varsa bile bizim cenahın
bugüne kadar varlığını hissedemediği , hissettiği anlarda da muzdarip olduğu
soyut Devlet , Demokrasi , Cumhuriyet , Laiklik , Atatürkçülük , Aydınlık ,
Çağdaşlık , ... vs. vs. gibi değerlere nasıl isabet ettiğini anlayamadım.
Kurşunların bu değerlere sıkıldığını söyleyen kişiler bunu nasıl anladılar. Bu
değerlerde kurşun yarası tespit ettiler mi? Ya da yara bere yokta bu değerlerin
yanından geçerken kurşunun sesini mi duydular? Hiss-i kalben vukuu olayı mı
yoksa?
Aklıma bir sürü soru geldi şimdi. Böyle hem somut hem
de soyut hedeflere isabet edebilen ve zarar verebilen kurşunu kim icat etti
aceba? Yoksa bu marifetli kurşunun mucidi Sanık A.A. mı? Öyle ise bu işi nasıl
becerdi? Başka icatları var mı? Yok o icat etmediyse bu kurşunların varlığından
niye kimsenin haberi olmadı? Kurşunlar hakkında niçin hiçbir bilgi yok? Bu
arada dünyayı istila etmeye çalışan ama girdiği her yerde işi eline yüzüne
bulaştıran(Küba , Vietnam ,Somali , Afganistan, Irak ) Amerikalılar bu
hadiseden sonra bu kurşunların marifetlerinin farkına vardı mı ? Kimyasal yapısını
çözdü mü? Bundan sonra savaşlarda bu kurşunlardan kullanmaya başlarlarsa ne
halt edeceğiz ?
Tekrar kaldığımız yere dönelim. Makul ve mantıklı
insanlar kurşunların somut hedeflere isabet edebileceğini (Son 6 ayda kurşun
teknolojisi hususunda varsa gelişmeleri gözardı etmek kaydıyla) bilir.
Hadisinin içinde de Danıştay 2. Dairesi Duruşma Salonu içerisinde Sanık A.A ile
karşı karşıya kalan 5 kişinin dışında elle tutulur gözle görülür başka bir
varlık yok. Sanık A.A. silahını 3 el ateş ettiği ve aslında 3 kişiyi hedef
aldığı (5 kişinin hedef alındığının söylenmesi bugün için fiziken ve aklen
mümkün değil) halde bu soyut varlık ve düşüncelerin hedef olduğunu söyleyen
birilerin ortada fink atması sizlerede garip gelmiyor mu? Sanık A.A. da o
kurşunları sıkarken bu kadar ağır zaiyata sebep olacağını düşünmemişti
herhalde.
Yoksa bu söylemleri dile getirerek ortada dolaşan
insanların başka düşünceleri başka amaçları mı var? Yoksa bu insanlar mağdur
pozisyonuna yatarak sistemde daha önce kazandıkları mevzileri korumak hatta bu
mevzilere yeni mevziler mi katmak ve nemalanmaya devam etmek mi istiyorlar?
Elde ettikleri Rant kapılarının kapanmasına engel olmaya mı çalışıyorlar?
Kendisini ; Devletle ve kurumlarıyla , Demokrasi ,
Cumhuriyet , Laiklik , Atatürkçülük , Aydınlık , Çağdaşlık , ... vs ile
özdeşleştiren ne kadar çok insan varmış , ne çok insan ben Devletim, ben
Cumhuriyetim ,ben Laikliğim , ben Uygarlığım ...vs. diyebiliyormuş meğer.