11 Ağustos 2014 Pazartesi

Karanlıkta Dolaşan Kurşunlar




MEHMET BUĞRA

(Bu Yazı daha önce  25 Haziran 2006 _IO_SUNDAY günü www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır.)

Danıştay 2. Dairesi Üyesi Hakimlere yapılan saldırıdan sonra ortalık alabildiğine karıştı. İlk birkaç gün kıyamet kopacak düşüncesi bile hasıl oldu. Sonra herşey unutuldu ya da unutturuluyor. Şimdi ise ortalık sütliman. Olaylar yaz yağmuru gibi yağdı ve geçti , gitti.


Silah seslerini müteakip herkes bir şeyler söylemeye başladı. Bir kısım insanlar kopartılan fırtınanın kendilerini de savurabileceği endişesiyle savunmaya geçerken yine bir kısım insanlar eski husumetlerini hatırlayıp fırsat bu fırsat düşüncesiyle hayali senaryolar üreterek ezelden beri düşman olarak gördükleri kişi ve grupları hadisenin içine çekmeye çalıştılar. Saldırıyı düzenleyen (ve varsa düzenleten) insanların bile öngörmediği ya da öngöremediği kişi ve gruplarında hadiseye müdahil olmasıyla ya da sokulmasıyla ortalık o kadar karıştı ki gelinen noktada gerek o gün gerekse bugün kimin ne yaptığı belli değil.

Burada amacımız hadisenin meydana geliş tarzıyla ilgili bilgi vermek değil. Hadiseyi , sanık A.A. nın tek başına mı yaptığı yoksa arka planda başka kişi ve/veya grupların olup olmadığı hakkında ahkam kesmek de değil. Amacımız hadisenin vukuundan sonra bir kısım insanların verdikleri tepkiler , hadiseye yaklaşımları ve hadise ile ilgili yorumları üzerine düşüncelerimizi dile getirmek.
Hadisenin vukuundan sonra çeşitli kişilerin ve değişik kurum ve kuruluş yetkililerinin yaptıkları açıklamaları ve söyledikleri sözleri bir hatırlayalım.
“Bu kurşunlar ; Devlete ve devletin kurumlarına , Cumhuriyete , Demokrasiye , Laikliğe, Atatürkçülüğe, Çağdaşlığa , Aydınlığa , Hukuka ve hukukun üstünlüğüne , ... sıkılmıştır.

Ne menem seymiş bu kurşunlar. Sanık A.A.’ nın Danıştay 2.Dairesi duruşma salonunda sadece 3 el ateş ettiği biliniyor. Malum bu 3 kurşun 1 kişiyi öldürüp 4 kişiyi de yaraladı. Demek ki kurşunlar bununla da yetinmemiş. Devlete ve kurumlarına ,Cumhuriyete ,Demokrasiye , Laikliğe , Atatürkçülüğe, Hukuka , Çağdaşlığa , Aydınlığa , ... vs. aklınıza gelebilecek herşeye isabet etmiş.

Maddi varlığı bulunan Danıştay 2.Dairesi üyelerine isabet etmesini anladım da maddi varlığı olmayan , varsa bile bizim cenahın bugüne kadar varlığını hissedemediği , hissettiği anlarda da muzdarip olduğu soyut Devlet , Demokrasi , Cumhuriyet , Laiklik , Atatürkçülük , Aydınlık , Çağdaşlık , ... vs. vs. gibi değerlere nasıl isabet ettiğini anlayamadım. Kurşunların bu değerlere sıkıldığını söyleyen kişiler bunu nasıl anladılar. Bu değerlerde kurşun yarası tespit ettiler mi? Ya da yara bere yokta bu değerlerin yanından geçerken kurşunun sesini mi duydular? Hiss-i kalben vukuu olayı mı yoksa?

Aklıma bir sürü soru geldi şimdi. Böyle hem somut hem de soyut hedeflere isabet edebilen ve zarar verebilen kurşunu kim icat etti aceba? Yoksa bu marifetli kurşunun mucidi Sanık A.A. mı? Öyle ise bu işi nasıl becerdi? Başka icatları var mı? Yok o icat etmediyse bu kurşunların varlığından niye kimsenin haberi olmadı? Kurşunlar hakkında niçin hiçbir bilgi yok? Bu arada dünyayı istila etmeye çalışan ama girdiği her yerde işi eline yüzüne bulaştıran(Küba , Vietnam ,Somali , Afganistan, Irak ) Amerikalılar bu hadiseden sonra bu kurşunların marifetlerinin farkına vardı mı ? Kimyasal yapısını çözdü mü? Bundan sonra savaşlarda bu kurşunlardan kullanmaya başlarlarsa ne halt edeceğiz ?

Tekrar kaldığımız yere dönelim. Makul ve mantıklı insanlar kurşunların somut hedeflere isabet edebileceğini (Son 6 ayda kurşun teknolojisi hususunda varsa gelişmeleri gözardı etmek kaydıyla) bilir. Hadisinin içinde de Danıştay 2. Dairesi Duruşma Salonu içerisinde Sanık A.A ile karşı karşıya kalan 5 kişinin dışında elle tutulur gözle görülür başka bir varlık yok. Sanık A.A. silahını 3 el ateş ettiği ve aslında 3 kişiyi hedef aldığı (5 kişinin hedef alındığının söylenmesi bugün için fiziken ve aklen mümkün değil) halde bu soyut varlık ve düşüncelerin hedef olduğunu söyleyen birilerin ortada fink atması sizlerede garip gelmiyor mu? Sanık A.A. da o kurşunları sıkarken bu kadar ağır zaiyata sebep olacağını düşünmemişti herhalde.

Yoksa bu söylemleri dile getirerek ortada dolaşan insanların başka düşünceleri başka amaçları mı var? Yoksa bu insanlar mağdur pozisyonuna yatarak sistemde daha önce kazandıkları mevzileri korumak hatta bu mevzilere yeni mevziler mi katmak ve nemalanmaya devam etmek mi istiyorlar? Elde ettikleri Rant kapılarının kapanmasına engel olmaya mı çalışıyorlar?

Kendisini ; Devletle ve kurumlarıyla , Demokrasi , Cumhuriyet , Laiklik , Atatürkçülük , Aydınlık , Çağdaşlık , ... vs ile özdeşleştiren ne kadar çok insan varmış , ne çok insan ben Devletim, ben Cumhuriyetim ,ben Laikliğim , ben Uygarlığım ...vs. diyebiliyormuş meğer. 

Yıllarca kendini devletin hizmetine sunmuş , devlet benim devletim diyerek limitsiz kredi açmış, çile çekmiş , kanı dökülmüş, devletle kendini özdeşleştiren Ülkücüler ; sizler nerdesiniz ? Sizler ortada görünmediğinize göre Devletle kendisini özdeşleştirip medyaya dökülen bu insanlar kim? Devlet sizinse bu insanlar bu açıklamaları nasıl yapıyor. Yok sizin değilse bu insanların önünde niçin siper olup yıllarca kurşun yediniz.? Yoksa bu insanların bahsettiği devlet sizinkinden farklı bir devlet mi?