11 Ağustos 2014 Pazartesi

HANGİ TÜRK?





Tarih: 2 Haziran 2006 _IO_FRIDAY (Bu tarihte www.alperence.org isimli sitede yayınlanmıştır)

Geçen gün sitede Er Meydanında yeralan muhabbeti takip ederken bir cümle dikkatimi çekti. Kendisini genelde “Türk Milliyetçisi” özelde “Ülkücü” olarak tanımlayan ya da nitelendiren insanlardan sık sık duyduğumuz (Bazen bizim de kullandığımız) bir cümle yazılmıştı. (Cümleyi yazan arkadaşlarım lütfen alınmasın)


“Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin”



Bu sloganikleşmiş cümle sürekli tekrarlanır çevremizde. Belleğimizde öylesine yer etmiştir ki hiçbir zaman gerek tek kelime olarak gerekse bütün içinde anlam olarak irdeleme gereği hissetmemişizdir kullanırken.


Yine gerek kendimizin gerekse çevremizdeki insanların aynı şekilde kullandığı üzerinde çok fazla durmadığımız başka cümlelerde vardır.


Mesela bütün bir ilköğretim hayatı boyunca her sabah tekrarladığımız Mustafa Kemal’in “Gençliğe Hitabe” sinde yeralan ;


“Ey Türk Gençliği ;Birinci vazifen ...

Muhtaç Olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”


“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” cümleleri gibi.


“Türk Öğün , Çalış , Güven.” (M.Kemal) ,


“Türksen öğün değilsen itaat et” cümlelerinde olduğu şekilde.


Ya da


“Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür.” Şeklinde resmi söylemde ve mevzuatta yeralan cümleler gibi.


Veya


“Beyaz Türklerin büyük sırrı ...” spotunda olduğu gibi.

Kullanılan bu cümlelerin hepsinde ortak payda “Türk” kelimesi/kavramıdır. Yukarıda yeralan bu ve benzeri cümlelerin bir kısmında “Türk’üm” demek “Türk” olmak için yeterli sayılırken bir başka cümlede “Irk olarak Türk olmak” ve/veya “kan bağı” Türk olmak için gerek-şart olarak aranıyor. Bir başka cümlede vatandaşlık bağı yeterli sayılıyor.


Kan bağını öne çıkarılırsa diğerlerini “Türk” kavramının dışında bırakılıyor. Vatandaşlık bağını öne çıkarılırsa bu defa da ülke sınırları dışında yaşayan ama kan bağı bulunan insanları (Sınırın iki yanında bulunan kardeşlerden biri “Türk” sayarken diğeri sayılmıyor) kavramın dışına itiliyor. Sadece “Türk’üm” demek öne çıkarılırsa bu defada birbiriyle ırki , tarihi , sosyolojik ya da kültürel bağlantısı olmayan (Beyaz Türkler olarak lanse edilen ve “Ben de Türk’üm ,ben de Müslümanım benim dedem falanca paşa ya da filanca şeyh-hoca” tepkisel kelimeleri her an dillerinin ucunda sallanan “Sabetaistler” gibi) ya da çok az olan insanlar aynı kavramın içine sokulmak durumunda kalınıyor.


Bu “Türk” kavramı Irki , Coğrafi , Sosyolojik bir kavram mıdır? Ya da hukuki bir kavram mı? Bu kavram; kavramı kullananlarca hangi bilim açısından ele alınıyor ve kullanılıyor. Ya da kullanan herkes aynı “şeyi” kastederken karşılarında yeralan kişiler de aynı “şeyi” mi anlıyor?. Bu kavramın alt yapısını oluşturan kaynakta neler var? Kavramın sınırları nerede başlıyor ve bu sınırlar nerede bitiyor? Kavramın kapladığı alan içerisinde kalan insanların ortak özellikleri , ortak değerleri var mı? Ortak özellikleri ve müşterek değerleri varsa bunlar nelerdir?...



Bunca bilinmeyenden sonra sesli olarak düşünüyorum ;“Tanrı Türk’ü Korusun ve yüceltsin” de aceba bu “Türk” ya da “Türk” lerden hangisini/hangilerini korusun ve yüceltsin ?