Geçen gün sitede Er Meydanında yeralan muhabbeti takip
ederken bir cümle dikkatimi çekti. Kendisini genelde “Türk Milliyetçisi” özelde
“Ülkücü” olarak tanımlayan ya da nitelendiren insanlardan sık sık duyduğumuz
(Bazen bizim de kullandığımız) bir cümle yazılmıştı. (Cümleyi yazan
arkadaşlarım lütfen alınmasın)
“Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin”
Bu sloganikleşmiş cümle sürekli tekrarlanır çevremizde. Belleğimizde öylesine yer etmiştir ki hiçbir zaman gerek tek kelime olarak gerekse bütün içinde anlam olarak irdeleme gereği hissetmemişizdir kullanırken.
Yine gerek kendimizin gerekse çevremizdeki insanların
aynı şekilde kullandığı üzerinde çok fazla durmadığımız başka cümlelerde
vardır.
Mesela bütün bir ilköğretim hayatı boyunca her sabah
tekrarladığımız Mustafa Kemal’in “Gençliğe Hitabe” sinde yeralan ;
“Ey Türk Gençliği ;Birinci vazifen ...
Muhtaç Olduğun kudret damarlarındaki asil kanda
mevcuttur.”
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” cümleleri gibi.
“Türk Öğün , Çalış , Güven.” (M.Kemal) ,
“Türksen öğün değilsen itaat et” cümlelerinde olduğu
şekilde.
Ya da
“Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağıyla
bağlı olan herkes Türktür.” Şeklinde resmi söylemde ve mevzuatta yeralan
cümleler gibi.
Veya
“Beyaz Türklerin büyük sırrı ...” spotunda olduğu
gibi.
Kullanılan bu cümlelerin hepsinde ortak payda “Türk”
kelimesi/kavramıdır. Yukarıda yeralan bu ve benzeri cümlelerin bir kısmında
“Türk’üm” demek “Türk” olmak için yeterli sayılırken bir başka cümlede “Irk
olarak Türk olmak” ve/veya “kan bağı” Türk olmak için gerek-şart olarak
aranıyor. Bir başka cümlede vatandaşlık bağı yeterli sayılıyor.
Kan bağını öne çıkarılırsa diğerlerini “Türk”
kavramının dışında bırakılıyor. Vatandaşlık bağını öne çıkarılırsa bu defa da
ülke sınırları dışında yaşayan ama kan bağı bulunan insanları (Sınırın iki
yanında bulunan kardeşlerden biri “Türk” sayarken diğeri sayılmıyor) kavramın
dışına itiliyor. Sadece “Türk’üm” demek öne çıkarılırsa bu defada birbiriyle
ırki , tarihi , sosyolojik ya da kültürel bağlantısı olmayan (Beyaz Türkler
olarak lanse edilen ve “Ben de Türk’üm ,ben de Müslümanım benim dedem falanca
paşa ya da filanca şeyh-hoca” tepkisel kelimeleri her an dillerinin ucunda
sallanan “Sabetaistler” gibi) ya da çok az olan insanlar aynı kavramın içine
sokulmak durumunda kalınıyor.
Bu “Türk” kavramı Irki , Coğrafi , Sosyolojik bir
kavram mıdır? Ya da hukuki bir kavram mı? Bu kavram; kavramı kullananlarca
hangi bilim açısından ele alınıyor ve kullanılıyor. Ya da kullanan herkes aynı
“şeyi” kastederken karşılarında yeralan kişiler de aynı “şeyi” mi anlıyor?. Bu
kavramın alt yapısını oluşturan kaynakta neler var? Kavramın sınırları nerede
başlıyor ve bu sınırlar nerede bitiyor? Kavramın kapladığı alan içerisinde
kalan insanların ortak özellikleri , ortak değerleri var mı? Ortak özellikleri
ve müşterek değerleri varsa bunlar nelerdir?...