MEHMET BUĞRA
Tarih: 31 Mayıs 2011 _IO_TUESDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
Tarih: 31 Mayıs 2011 _IO_TUESDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
12 Haziran
tarihinde yapılacak seçimlere çok az bir zaman kaldı. Seçim çalışmaları
esnasında bir kör dövüşü yaşanıyor. Herkes ne ürettiğini ya da neler yapmayı
planladığını anlatmak yerine “Kör tuttuğunu” misali önüne gelene vuruyor.
Kimin kime vurduğu belli değil. Seviyesizlik almış başını gidiyor. Siyaset
sahası adeta bir pislik çukuru bu zeminde mücadeleye girecek her yapı ne
kadar temiz olursa olsun o zemindeki pisliğe bulanacaktır. Ya da pisliğe
bulanmamak için başka bir zeminde mücadele edecektir ki buda o yarışın
dışında kalması demektir.
Davaları/ ideolojileri sadece siyaset zeminine indirgemek inanılan davayı da pislik zeminine oturtmakla eş anlamlıdır. Davaları siyasallaştırmak ve “dava = parti” demek “Dava”yı siyaset pisliğine bulamaktır. ... MHP yıllardır kendisini “Milliyetçiliğin , Ülkücülüğün” tek adresi olarak lanse etmekte ve kendisini tek meşru hareket sayarken kendisi dışındaki tüm yapıları “ötekileştirmektedir”. Bu bir kısım insanların “insanlığı” tekeline alıp diğer insanları insan saymaması ile eşdeğer bir tutum. Türk-İslam Ülküsünü benimsediğini, İslam Ahlak ve Fazileti ile faziletlendiklerini söyleyen bir partinin 15 genel başkan yardımcısından 10 tanesinin gayrimeşru ve gayri ahlaki ilişki yaşadıklarının ortaya çıkması “Dava = Parti” noktasındaki sıkıntıları göstermesi bakımından ilginçtir.
Kasetlerin
ortaya çıkmasından sonra takınılan tavır ve yapılan açıklamalar daha da ilginçtir.
Kaseti ortaya çıkan her şahsın ortalama 3 gün bekleyip daha sonra açıklama
yapmaları ve bu açıklamalarında “ birlikte oldukları kadınlarla imam nikahı
ile evli olduklarını beyan etmeleri de gariptir. Böyle bir durum sözkonusu
ise ilkgün çıkıp imam nikahı ile evli olduklarını açıklamak varken neden 2 –
3 gün sonra imam nikahı ile evli olduklarını açıkladılar. Bununla birlikte
mevcut yasalara göre “resmi nikahlı eşin dışında bir başka kadınla imam
nikahı” yapmakta suç.
Bir partinin Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili olan şahısların gayrikanuni bir zeminde olduklarını ve kanunları rahatlıkla çiğneyebildiklerini açıklamaları da bir başka dikkat çekici nokta. Asıl dikkat çekici nokta kaseti yayınlanan bir zatın “benim ailemden başka kimseye karşı bir sorumluluğum yok” şeklindeki açıklaması. Bir camiayı “temsil” noktasında olan birinin kendisini o camiaya karşı sorumlu hissetmemesi kayda değer bir yaklaşım. Oysa Müslümanım diye ortaya çıkan birinin yapacağı hatada tüm Müslümanlara, Milliyetçiyim diye ortaya çıkan birinin tüm Milliyetçilere, Ülkücüyüm diye ortada dolaşan birinin tüm Ülkücülere karşı bir sorumluluğunun olması ve bu sorumlulukla hareket etmesi gerekir. Üstelik birde grupları, hareketleri, camiaları, davaları temsil noktasında bulunan birinin sorumluluğunun bulunmadığı beyan etmesi yüzsüzlükten daha öte anlamlar taşımaktadır. En azından bizim kitabımızda. Bununla birlikte tüm bu kaset olaylarından sonraki MHP’nin oylarındaki yükselme sorgulamayı hakedici boyuttadır. MHP tabanının bu kaset olayına tepkisi davranışı onaylar niteliktedir. “Davayı Kucaklayan” vekillerini ve vekil adaylarını MHP tabanı da kucaklamıştır. Gayrimeşru, gayri ahlaki diğer boyutuyla da gayrikanuni bir hareketi, bir davranışı onaylar nitelikteki bu tavrı anlayamadığımızı, MHP tabanının, Milletinvekillerinden bir kısmının başkaları ile evli kadınlardan, çocuklardan (iddia böyle), kızı yaşında üniversite öğrencilerinden oluşan “Milletin aslını” becerirken, takındığı “onaylar tutumu” “Ülkücülük” kavramının neresine oturtacağımızı bilemiyoruz. Ülkücülerin (!) eskidende mezhebi geniş miydi yoksa son 30 yılda mı genişledi? Ülkücülerin birleşmesinden dem vuran, Tüm Ülkücüler birleşin çağrısı yapan , bu amaçla toplantılar organize eden çevrelere soralım: Nerede birleşeceğiz? Mevcut kurumsal yapılarda mı birleştirmeyi düşünüyorsunuz yoksa yeni bir yapıda mı kurma fikrindesiniz? Atsız’ın fikirlerinde mi ? S. Ahmet Arvasi’nin fikirlerinde mi? Türkeş’in Dokuz Işığında mı, Yoksa Topçu’nun fikirlerinde mi birleştireceksiniz Ülkücüleri? Kimin görüşlerini temel alacak ve genç nesilleri oradan besleyeceksiniz? Devlet kavramına bakışınız nasıl olacak? Devletin Milliyetçisi mi Olacaksınız yoksa Milletin Milliyetçisi mi? MHP Genel Başkan Yardımcılarının bir kısmının yaptığı ve tabanı tarafından da bir anlamda desteklenen durum hakkında ne düşünüyorsunuz sizde destekliyor musunuz? Kaset üzerinden siyaset yapmayalım diye kapatılsın mı konu? Birleşmeye onlarda dahil mi? .Seçime gidilirken “Türk Solu” (kavram olarak alıyoruz. Aynı isimli dergiyi ve dergi çevresinde yeralan grubu kastedmiyoruz) ihanetine devam etmektedir. 1970’lerden bugüne bölücülerle yaptıkları işbirliğine bu seçim döneminde de devam etmektedirler. Kılıçdaroğlu’nun Hakkari mitingi bunun kanıtlarından sadece biri. Yine BDP kökenli bağımsız adaylara karşı sıcak ifadelerle takındıkları tutum bu durumu kanıtlıyor. CHP bir taraftan BDP ile sıcak ilişkiler kurarken diğer taraftan da MHP ile paslaşmaktan geri kalmıyor. CHP- BDP münasebetine rağmen MHP’nin CHP ile paslaşması ilginç. Seçimi kazanmak ya da birkaç milletvekili fazla çıkarmak adına her yolu mübah gördükleri ve aslında ne halt yediklerini tamda bilemedikleri çıkıyor ortaya. AKP’nin tavrı ve izlediği siyaset tasvip edeceğimiz bir siyaset değil. Gerçekçi olmak gerekirse BBP , Has Parti , DP , vs.nin sunduğu bir şey de görünmüyor. Bununla birlikte cemaat taassubu ile hareket eden, cemaat menfaatlerini herşeyin üstünde tutan “okyanusötesigiller familyası”ndan bazı yazar-çizer taifesi yazıları ile BBP, Has Parti gibi muhafazakar tabana sahip partilerin tabanlarının samimiyetini sorgulama yoluna giderek tabanların kendi istedikleri doğrultuda oy kullanmalarını sağlamaya çalışıyor. Bu arkadaşlara soruyoruz. Cemaatiniz (tüm cemaat ve gruplar için aynı soru geçerlidir) Menderes’e oy verdi, Demirel’e oy verdi, Mesut Yılmaz’a oy verdi, DSP ‘ye oy verdi. Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU desteklediğiniz isimlerden daha yavşak, daha aşağılık, daha şerefsiz bir adam mıydı ki desteklemediniz? Dinime küfreden Müselman olsa... Daha önceki yazılarımızda Ülkücü Hareketi karlı boranlı zor günler bekliyor demiş Ülkücülük fikrinin önümüzdeki 10 yılda varlık noktasında sıkıntılar yaşayacağını belirtmiştik. Bu yaşanan hadiseler Ülkücülük fikrinin içeriğinin ve değerlerinin erozyona uğradığını, çözüldüğünü göstermektedir. Partilerin ya da kurumların varlığı “Ülkücü” değerler silsilesinin korunmasını sağlamıyor, hatta kaset olayındaki gibi bazı durumlarda yok ediyor. MHP’li ya da BBP’ li olmakla Ülkücü olunmuyor sadece MHP’li ya da BBP’li olunuyor. Bu adamların yaptıkları hatalarla da Tükeniyoruz. Bu tükenme alınan oyla alakalı değil niteliklerle alakalı bir tükenmedir... Oyumuzu kime mi vereceğiz. Zafer Ağabeyimizi kızdırmayalım. Mehmet BUĞRA |