11 Ağustos 2014 Pazartesi

BUNUN ADI İHANET DEĞİL MİDİR?



MEHMET BUĞRA

Tarih: 22 Temmuz 2007 _IO_SUNDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)

Bugün 18 şehirde pek çok kardeşimiz bölgelerinden bağımsız aday olan kardeşlerimizin gerekli oyu alıp meclise girmesi için ter döküyor. Yazıya başladığım şuanda henüz sandığa gidip oy vermedim. Yazı bittiğinde de sonucun ne olacağı hususunda bir şey söylemek durumunda değilim. Ancak bağımsız aday olan ve bağımsız adaylarla birlikte seçim çalışmalarına katılan tüm kardeşlerimize teşekkür edip saygılarımı sunuyorum. Sonucun ne olduğunun önemi onlar açısından yok. Onlar üzerlerine düşeni yaptılar. Biz üzerlerine düşeni yapmayanlara bakalım şimdi.

Malum-u aliniz daha önce partide bulunmuş hatta il başkanlığı görevi de yapmış bir kişi bir zaman önce partiden istifa etmişti. İnsanlar istifa edip gidebilirler bundan doğal bir şey olamaz. Hatta parti politikasını , yönetimi ve başkanı da eleştirip gidenler olmuştur. Burada da garipsenecek bir durum yok. Bu arkadaşımızda(!) gitti. Biz giderken hizmeti geçmiştir “Allah yolunu açık etsin” demiş ve söyleyeceklerimizi orada bırakmıştık.

Her davranışın bir “edeb”i olduğu gibi gitmenin de bir edebi vardır. Maalesef bu arkadaşımız edep çizgisine riayet etmedi. Kocasından boşanıp sokağın köşesinde kendine yer edinen ve gelene geçene yatak odası sırlarını anlatan mahalle karıları gibi bir internet sitesinde bir köşe edinip başladı kirli çamaşırlarını ortalığa saçmaya.

Yeni sahibine yaranmak adına yemediği nane , atmadığı takla kalmadı. Tarafsız (!) habercilik iddiası ile siyasetin televolecisi olma yolunda hızla ilerliyor. Epeydir bu şahsın neler yumurtladığını takip edemiyordum. Yer değiştirip bu kez sokağın diğer köşesine geçmiş. Yani internet sitesini yenilemiş. Yeni sitesinin adresini Alperence Grup’un yöneticilerinden olan bir arkadaşımızdan duyduk ve duymuşken de girip bir bakalım dedik.

Bu şahsa ait sitede 20.07.2007 tarihinde yani seçimden 2 gün önce (aslında 36 saat demek daha doğru olur) bir haber yayınlandı. Haber de BBP MKYK üyesi bazı zevatın seçimlerde MHP yi destekleyecekleri yeralıyordu. Haberde bu MKYK üyesi zevatın muhtemelen görüşme esnasında ve muhtemelen Üsküdar da “Kıl Çadır”da çekilmiş fotoğrafları da kullanılıyordu. Aşağıda haber metni hiç dokunulmadan yeralmaktadır.

“BBP MKYK üyesi eski yusufiyeli ülkücülerden Osman TÜFEKÇİ biz istanbulda seçime girmediğimiz için vede bağımsız adayımız olmadığı için birinci bölgede ülküdaşlarımızdan ORHAN ÇAKIROĞLU,HAYRETTİN NUHOĞLU VE YILMA DURAKI desdekleyeceğiz.ancak bizim için liderimiz MHUSİN YAZICIOĞLU’nun ve diğer illerdeki bağımsız adaylarımızın meclise girmesi herşeyden önemlidir.birincil çabamız böyledir. Arkadaşlarımdan ricam bu bölgelerde bağımsız adaylarımıza oy vermeleridir dedi.”

Evet bu zevatın kimlerden oluştuğunun ilk izlenimleri haber metninde yeraldı. Akabinde bu haberden 1 saat sonra yine aynı sitede bir haber daha yeraldı. Zevatı oluşturan üçlemenin diğer ismi Hayati Örencik’de “Bizde sn.Osman TÜFEKÇİ gibi düşünüyoruz. adaylarımızın olmadığı yerde MHP deki ülküdaşlarımızı desdekleyeceğiz dedi.aynı şekilde MKYK üyesi Hüseyin KAYATOK'unda aynı şekilde desdek verdiği söylendi. (İmla hataları ve Cümle düşüklükleri orijinal metinlerden kaynaklanmaktadır. M.B.)

Ertesi gün Afyon Bağımsız adayı Cemil ÇOKER’in bir gazetede beyanı yayınlandı. Cemil ÇOKER beyanında ; “MHP’nin barajı aşmasını 2 sebepten dolayı istemiyorum. Birinci sebep kendim için. MHP barajı aşamazsa ben 13.000 oy seçilmem için yetecek” derken ikinci sebep olarak da MHP’nin barajın dışında kalması halinde “Ülkücü” hareketin toplanma adresinin BBP olmasını istemesini söylüyordu.

Gerçektende MHP’nin barajı aşıp aşmamasının bizim açımızdan tek önemli yanı budur. Bu sadece Afyon değil tüm Türkiye için geçerlidir. Feraset sahibi insanlar ne kadar az parti barajı aşarsa bağımsız adayların seçilme ihtimallerinin o kadar çok olacağını bilir. Çünkü Don’t sistemi ile yapılan sayımlarda son millet vekilleri çok daha düşük oylarla seçilmektedir. 4 partinin barajı aştığı bir seçimde bir ilde milletvekili seçilmek için 40.000 oy gerekirken 2 partinin barajı aştığı bir seçimde bu sayı 10.000-15.000 aralığına kadar düşmektedir.

Bu kısa bilgiden sonra haberin yeraldığı sitede bu habere ilişkin bir tekzip metni ya da bir açıklama duymadığım gibi BBP'ye yakın sitelerde bir açıklama duymadım. Sadece haberde adı geçen Hüseyin KAYATOK’un bu şekilde kendisinin bir beyanı olmadığını telefonla birkaç kişiye söylediği hususunda bir bilgi geldi. Başka bir açıklama yok. Şuan oy verme işlemi başlamış olduğundan bu saatten sonra haberin yalanlanmasının yada yalanlanmamasının bir önemi kalmamıştır. Yapılacak açıklama sadece parti içerisindeki eleştirileri yok etme adına yapılmaktan öteye gitmeyecektir. Malum “Timsah Gözyaşları”

Bu bilgiden sonra, yaklaşık 1 yıl önce bu köşede “Ağır Ağabeyler Savaşı” isimli bir yazımız yayınlanmıştı. Bu yazıda bazı ağır ağabeylerin kendi menfaatleri için teşkilatları tarumar ettiğini belirtmiştik. Ancak edebimizden ve belki kendilerini düzeltirler düşüncesinden dolayı “kişiliksizlerini” “Ülkü Devi” sloganı ile gizlemeye çalışan bu şahısların isimlerini zikretmemiştik.

İstanbul’da 3 tane ağır ağabey kendi aralarındaki mücadele ve hırs yüzünden 14 yıldır bu teşkilatın altını üstüne getirdiler. Kendi egolarını tatmin etmek adına bin-bir fedakarlıkla , ailesinin ,çoluk-çocuğunun rızkını , cebindeki parasını , emeğini , zamanını bu teşkilata harcayan insanların verdiği her şeyi çaldılar. Samimi ve tertemiz insanları kendi pis savaşlarına feda ettiler. Teşkilatları doğradılar. Bu 3 ağır ağabeyin oluşturduğu gruplar aralarındaki savaşa halen devam ediyorlar. Kimi kılçadırda buluşup ortalığı karıştırıyor kimi Beyzade’de. Ama ne bu hareket için ne de bu dava için yaptıkları olumlu tek şey yok. Ağabeylerin isimleri değişse de (Osman Tüfekçi , Bahtiyar Çelik ve Hakkı Özyurt ve avanesi olarak adlandırılıyordu bir zamanlar) , bir kısmı emekliye ayrılsa da grupçuklar değişmiyor. İçimizi kemirmeye devam ediyorlar.

Seçime 1 hafta kala birileri bir yerlerden bağımsız adaylar peydahlıyor. Metazori oy veriliyor. Bir başkası da 2 gün kala kılçadırda oturup kimseye danışmadan , Parti yetkili organlarından izin almadan , sonuçlarını düşünmeden MHP’yi desteklediğini açıklıyor. Hem de kim aracılığıyla mahalle karısı gibi ortada dolaşan İ.T. aracılığıyla. Hareketin lideri bile parti ismi zikretmezken bu kişilerin çıkıp isim zikretmesi ve bu cesareti bir yerlerden almaları ilginç? Aceba gidecek başka kapıları mı var , cesaretleri oradan mı kaynaklanıyor? Şimdi herzaman yaptıkları gibi “Allah” adını vererek yine yemin edecekleridir. Biz inanacak mıyız? Kendi adıma hayır.

Ocak teşkilatları kaynıyor. Nizam-ı Alem davasının gönül eri bir grup, bir grup “İt Meşrepli”nin “Cemaat ve tarikat meşreplilere karşı operasyon yapıldı” çığlıkları arasında görevden alınıyor.Ya da görevi bırakmak zorunda bırakılıyor. Ocak teşkilatlarını da bu ağabeylere kurban vermiştik. Hala da kurban etmeye devam ediyoruz.

İşte böyle bir ortamda ve böyle bir yapıda insanlar hala bir şeylerin düzeleceği ümidi ile yaşamaya çalışıyor. Bir kısmı hala koşturuyor. Aşağıda millet koştururken yukarıda birileri hem de MKYK üyesi pozisyonunda birileri bizi sabote ediyor. Şimdi Muhsin YAZICIOĞLU , Cemil ÇOKER gibi adaylar MHP barajı aştığı için 300-500 yada 2000-3000 oyla seçilemezse ne yapacaksınız. Şimdi soruyorum :BUNUN ADI İHANET DEĞİL MİDİR?

Yeter artık düşün yakamızdan. Derhal istifa edin. Ve ya edebinizle oturun ya da ….

Seçim sonrası bir şeylerin düzeltileceğine inanıyorum. Birileri artık köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaması gerektiğini bilmeli. Seçim sonucu ne olursa olsun birilerinin kelleleri artık koparılmalı. İlk koparılacak kelle benimki olsa bile.

Bu arada sen de hoş geldin Kösem SULTAN (!). Bir sen eksiktin.

(Not: İ.T. partiden istifa ederken kıl çadırda buluştuğu kişileri suçlamıştı. Şimdi kanka olmuşlar yeniden ne garip dünya)