MEHMET BUĞRA
Tarih: 22 Temmuz 2007 _IO_SUNDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
Tarih: 22 Temmuz 2007 _IO_SUNDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
Bugün 18 şehirde pek çok kardeşimiz bölgelerinden
bağımsız aday olan kardeşlerimizin gerekli oyu alıp meclise girmesi için ter
döküyor. Yazıya başladığım şuanda henüz sandığa gidip oy vermedim. Yazı
bittiğinde de sonucun ne olacağı hususunda bir şey söylemek durumunda değilim.
Ancak bağımsız aday olan ve bağımsız adaylarla birlikte seçim çalışmalarına
katılan tüm kardeşlerimize teşekkür edip saygılarımı sunuyorum. Sonucun ne
olduğunun önemi onlar açısından yok. Onlar üzerlerine düşeni yaptılar. Biz
üzerlerine düşeni yapmayanlara bakalım şimdi.
…
Malum-u aliniz daha önce partide bulunmuş hatta il
başkanlığı görevi de yapmış bir kişi bir zaman önce partiden istifa etmişti.
İnsanlar istifa edip gidebilirler bundan doğal bir şey olamaz. Hatta parti
politikasını , yönetimi ve başkanı da eleştirip gidenler olmuştur. Burada da
garipsenecek bir durum yok. Bu arkadaşımızda(!) gitti. Biz giderken hizmeti geçmiştir
“Allah yolunu açık etsin” demiş ve söyleyeceklerimizi orada bırakmıştık.
Her davranışın bir “edeb”i olduğu gibi gitmenin de bir
edebi vardır. Maalesef bu arkadaşımız edep çizgisine riayet etmedi. Kocasından
boşanıp sokağın köşesinde kendine yer edinen ve gelene geçene yatak odası
sırlarını anlatan mahalle karıları gibi bir internet sitesinde bir köşe edinip
başladı kirli çamaşırlarını ortalığa saçmaya.
Yeni sahibine yaranmak adına yemediği nane , atmadığı
takla kalmadı. Tarafsız (!) habercilik iddiası ile siyasetin televolecisi olma
yolunda hızla ilerliyor. Epeydir bu şahsın neler yumurtladığını takip
edemiyordum. Yer değiştirip bu kez sokağın diğer köşesine geçmiş. Yani internet
sitesini yenilemiş. Yeni sitesinin adresini Alperence Grup’un yöneticilerinden
olan bir arkadaşımızdan duyduk ve duymuşken de girip bir bakalım dedik.
Bu şahsa ait sitede 20.07.2007 tarihinde yani seçimden
2 gün önce (aslında 36 saat demek daha doğru olur) bir haber yayınlandı. Haber
de BBP MKYK üyesi bazı zevatın seçimlerde MHP yi destekleyecekleri yeralıyordu.
Haberde bu MKYK üyesi zevatın muhtemelen görüşme esnasında ve muhtemelen
Üsküdar da “Kıl Çadır”da çekilmiş fotoğrafları da kullanılıyordu. Aşağıda haber
metni hiç dokunulmadan yeralmaktadır.
“BBP MKYK üyesi eski yusufiyeli ülkücülerden Osman
TÜFEKÇİ biz istanbulda seçime girmediğimiz için vede bağımsız adayımız olmadığı
için birinci bölgede ülküdaşlarımızdan ORHAN ÇAKIROĞLU,HAYRETTİN NUHOĞLU VE
YILMA DURAKI desdekleyeceğiz.ancak bizim için liderimiz MHUSİN YAZICIOĞLU’nun
ve diğer illerdeki bağımsız adaylarımızın meclise girmesi herşeyden
önemlidir.birincil çabamız böyledir. Arkadaşlarımdan ricam bu bölgelerde
bağımsız adaylarımıza oy vermeleridir dedi.”
Evet bu zevatın kimlerden oluştuğunun ilk izlenimleri
haber metninde yeraldı. Akabinde bu haberden 1 saat sonra yine aynı sitede bir
haber daha yeraldı. Zevatı oluşturan üçlemenin diğer ismi Hayati Örencik’de
“Bizde sn.Osman TÜFEKÇİ gibi düşünüyoruz. adaylarımızın olmadığı yerde MHP deki
ülküdaşlarımızı desdekleyeceğiz dedi.aynı şekilde MKYK üyesi Hüseyin
KAYATOK'unda aynı şekilde desdek verdiği söylendi. (İmla hataları ve Cümle
düşüklükleri orijinal metinlerden kaynaklanmaktadır. M.B.)
Ertesi gün Afyon Bağımsız adayı Cemil ÇOKER’in bir
gazetede beyanı yayınlandı. Cemil ÇOKER beyanında ; “MHP’nin barajı aşmasını 2
sebepten dolayı istemiyorum. Birinci sebep kendim için. MHP barajı aşamazsa ben
13.000 oy seçilmem için yetecek” derken ikinci sebep olarak da MHP’nin barajın
dışında kalması halinde “Ülkücü” hareketin toplanma adresinin BBP olmasını
istemesini söylüyordu.
Gerçektende MHP’nin barajı aşıp aşmamasının bizim
açımızdan tek önemli yanı budur. Bu sadece Afyon değil tüm Türkiye için
geçerlidir. Feraset sahibi insanlar ne kadar az parti barajı aşarsa bağımsız
adayların seçilme ihtimallerinin o kadar çok olacağını bilir. Çünkü Don’t
sistemi ile yapılan sayımlarda son millet vekilleri çok daha düşük oylarla
seçilmektedir. 4 partinin barajı aştığı bir seçimde bir ilde milletvekili
seçilmek için 40.000 oy gerekirken 2 partinin barajı aştığı bir seçimde bu sayı
10.000-15.000 aralığına kadar düşmektedir.
…
Bu kısa bilgiden sonra haberin yeraldığı sitede bu habere ilişkin bir tekzip metni ya da bir açıklama duymadığım gibi BBP'ye yakın sitelerde bir açıklama duymadım. Sadece haberde adı geçen Hüseyin KAYATOK’un bu şekilde kendisinin bir beyanı olmadığını telefonla birkaç kişiye söylediği hususunda bir bilgi geldi. Başka bir açıklama yok. Şuan oy verme işlemi başlamış olduğundan bu saatten sonra haberin yalanlanmasının yada yalanlanmamasının bir önemi kalmamıştır. Yapılacak açıklama sadece parti içerisindeki eleştirileri yok etme adına yapılmaktan öteye gitmeyecektir. Malum “Timsah Gözyaşları”
Bu bilgiden sonra, yaklaşık 1 yıl önce bu köşede “Ağır
Ağabeyler Savaşı” isimli bir yazımız yayınlanmıştı. Bu yazıda bazı ağır ağabeylerin
kendi menfaatleri için teşkilatları tarumar ettiğini belirtmiştik. Ancak
edebimizden ve belki kendilerini düzeltirler düşüncesinden dolayı
“kişiliksizlerini” “Ülkü Devi” sloganı ile gizlemeye çalışan bu şahısların
isimlerini zikretmemiştik.
İstanbul’da 3 tane ağır ağabey kendi aralarındaki
mücadele ve hırs yüzünden 14 yıldır bu teşkilatın altını üstüne getirdiler.
Kendi egolarını tatmin etmek adına bin-bir fedakarlıkla , ailesinin
,çoluk-çocuğunun rızkını , cebindeki parasını , emeğini , zamanını bu teşkilata
harcayan insanların verdiği her şeyi çaldılar. Samimi ve tertemiz insanları
kendi pis savaşlarına feda ettiler. Teşkilatları doğradılar. Bu 3 ağır ağabeyin
oluşturduğu gruplar aralarındaki savaşa halen devam ediyorlar. Kimi kılçadırda
buluşup ortalığı karıştırıyor kimi Beyzade’de. Ama ne bu hareket için ne de bu
dava için yaptıkları olumlu tek şey yok. Ağabeylerin isimleri değişse de (Osman
Tüfekçi , Bahtiyar Çelik ve Hakkı Özyurt ve avanesi olarak adlandırılıyordu bir
zamanlar) , bir kısmı emekliye ayrılsa da grupçuklar değişmiyor. İçimizi
kemirmeye devam ediyorlar.
Seçime 1 hafta kala birileri bir yerlerden bağımsız
adaylar peydahlıyor. Metazori oy veriliyor. Bir başkası da 2 gün kala
kılçadırda oturup kimseye danışmadan , Parti yetkili organlarından izin almadan
, sonuçlarını düşünmeden MHP’yi desteklediğini açıklıyor. Hem de kim
aracılığıyla mahalle karısı gibi ortada dolaşan İ.T. aracılığıyla. Hareketin
lideri bile parti ismi zikretmezken bu kişilerin çıkıp isim zikretmesi ve bu
cesareti bir yerlerden almaları ilginç? Aceba gidecek başka kapıları mı var ,
cesaretleri oradan mı kaynaklanıyor? Şimdi herzaman yaptıkları gibi “Allah”
adını vererek yine yemin edecekleridir. Biz inanacak mıyız? Kendi adıma hayır.
Ocak teşkilatları kaynıyor. Nizam-ı Alem davasının
gönül eri bir grup, bir grup “İt Meşrepli”nin “Cemaat ve tarikat meşreplilere
karşı operasyon yapıldı” çığlıkları arasında görevden alınıyor.Ya da görevi
bırakmak zorunda bırakılıyor. Ocak teşkilatlarını da bu ağabeylere kurban
vermiştik. Hala da kurban etmeye devam ediyoruz.
İşte böyle bir ortamda ve böyle bir yapıda insanlar
hala bir şeylerin düzeleceği ümidi ile yaşamaya çalışıyor. Bir kısmı hala
koşturuyor. Aşağıda millet koştururken yukarıda birileri hem de MKYK üyesi
pozisyonunda birileri bizi sabote ediyor. Şimdi Muhsin YAZICIOĞLU , Cemil ÇOKER
gibi adaylar MHP barajı aştığı için 300-500 yada 2000-3000 oyla seçilemezse ne
yapacaksınız. Şimdi soruyorum :BUNUN ADI İHANET DEĞİL MİDİR?
…
Yeter artık düşün yakamızdan. Derhal istifa edin. Ve
ya edebinizle oturun ya da ….
Seçim sonrası bir şeylerin düzeltileceğine inanıyorum.
Birileri artık köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaması gerektiğini bilmeli. Seçim
sonucu ne olursa olsun birilerinin kelleleri artık koparılmalı. İlk koparılacak
kelle benimki olsa bile.
…
Bu arada sen de hoş geldin Kösem SULTAN (!). Bir sen
eksiktin.