MEHMET BUĞRA
Tarih: 10 Ekim 2006 _IO_TUESDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
Tarih: 10 Ekim 2006 _IO_TUESDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)
Yazılara
başlarken Site Yöneticisi arkadaşlar haftada bir yazı vermemi rica
etmişlerdi. Bende hafta da bir yazmam mümkün değil ama 15 günde bir yazı göndermeye
gayret ederim demiştim. Maalesef bu sözümüzü de tutamadık. O sebeple gerek
Site Yetkililerine gerekse siteyi takip eden siz dostlara karşı mahcup
olduğumuzu ve bu gecikmeye profesyonel olarak yaptığımız işlerdeki yoğunluk
ve uzun süredir devam eden ve bir türlü atlatamadığımız mevsim
hastalıklarının payı olduğunu belirtelim ve affınıza sığınalım.
Hangimiz Vebaldeyiz ?
Geçen günlerde ehl-i tarik bir dost ile muhabbet ederken söz dönüp
dolaşıp seçime ve Cemaat ve Tarikatların seçimlerde takındıkları tavırlara ve
aldıkları pozisyonlara geldi. Bu aşamadan sonra bütün muhabbetlerin geleceği
son nokta seçim olacaktır muhtemelen. Bazı partilerin seçim startı verdiğini
düşünürsek ve 3 Kasım seçimlerinden sonra geçen süreyi göz önünde
bulundurursak heran seçim atmosferine girmek mümkün. Normal de seçim gündeme
gelince ileriye dönük tahminler , yapılacak çalışmalar ya da seçim
stratejileri vs. gündeme gelir. Ben bugün bunu yapmayacağım. Bazen geriye
bakmak ileriye bakmaktan çok daha büyük anlamlar taşır.
1992 yılında Muhsin YAZICIOĞLU ve arkadaşlarının MHP den ayrılması Ülkücü
camia kadar diğer camialarda da hareketlenmeye sebep olmuştu. BBP nin
kurulması ve yol haritası olarak “Milli Mutabakat Çağrısı” nın tespiti ve
deklare edilmesi pek çok grup tarafından heyecan ve sevinçle karşılanmıştı.
“Milli Mutabakat Çağrısı” ile tüm toplum “Bir Büyük Birliğe” davet
edilmişti. Daveti yapan kişi kapısını da her gelene açmak durumundaydı. Ve
bizlerde öyle yaptık. Gerek Parti teşkilatlarına gerekse Ocaklara gelen her
kişi sorgusuz sualsiz içeri alındı.
Gelenler içinde İBDA’cısından, Aczmendi’sine kadar kendisine İslam’ı
ve Türk Milliyetçiliğini referans olarak aldığını söyleyen her gruptan insan
vardı. İlgi o kadar fazlaydı ki kendi adıma söyleyeyim yola çıkarken böyle bir
ilgiyi beklemiyordum.
Yapı içerisinde de kimse gelen gidene çokta dikkat edilemiyordu. Ama bazı
grupların (özellikle İbda’cılar gibi) rahat durmamaları göze battı ve
provakatif gruplar teşkilatlardan uzaklaştırıldı. Sonra bir kaynaşma ortamı
olmaya başladı gelenlerle bizimkiler gayet güzel ilişkiler tesis ediyordu.
Bir müddet sonra bu ilişkilerin teşkilatların belirlediği doğrultuda
değil de gelen kişilerin belirlediği doğrultuda tesis olunduğu ortaya çıkmaya
başladı. Evet bütün gruplardan insanlar gelmişti ama niyetleri farklıydı.
Hafızam beni yanıltmıyorsa 1994 yılında bir arkadaş vasıtası ile
Üsküdar’da Nur Cemaatine ait bir yurda iftara gitmiştik. İftar sonrası
Cemaatin ağabeylerinden bir tanesi (ki o dönemde Zaman Gazetesinin dış
Haberler sorumlusuydu ve İsmi de Cemal DOĞAN’dı yanılmıyorsam yanılıyorsam
Cemal DOĞAN hakkını helal etsin) Türkiye ve Balkanlardaki Siyasi Gelişmeler
hakkında sohbete başladı. Sohbet esnasında Zaman Gazetesinin yeni kurulan
BBP’ye bu aşamada destek verdiğini ancak bu desteğin ilanihaya devam
etmeyeceğini, Cemaatinde bir politikası olduğunu ve ilerleyen dönemde o
politika doğrultusunda hareket edeceklerini anlatıyordu.
Nur Cemaati kendi içindeki bir sohbette bunları dile getiriyordu. Ama
çağrıya uyup geldiğini söyleyen insanların/grupların hepsi Nur Cemaati gibi
hareket ediyordu ama sadece bunu dillendirmiyorlardı. Belki de
dillendiriyorlardı ama biz farkına varamıyorduk ya da varamamıştık.
Neticede pek çok arkadaşımız tarikatlara katıldı. Teşkilatlardan bilmem
neredeki şeyhe bağlanmak için özel otobüslerle turlar düzenlendi. Pek çok
arkadaşlarımız cemaatlere katıldı. Sonra yavaş yavaş teşkilatlardan
uzaklaşmaya başladılar. 1997 yılına gelindiğinde de artık teşkilatlarda
Cemaat ve Tarikat ehilleri parmakla gösterilecek kadar azalmıştı. Cemaat ve
tarikatlara büyük kaymalar oldu. İsteyen istediğini almış ve uzaklaşmıştı.
Davete icabet etmişlerdi ama niyetleri halis değildi. 28 Şubat sürecinin
ardından da ortada sadece ve sadece biz kalmıştık. Herkes kendini korumak
adına yeraltına çekilmiş ve üç maymunu oynamaya başlamıştı.
1993 yılında kurulan Büyük Birlik Partisi girdiği her seçimden neredeyse
aynı oyu aldı. Bazıları diyebilir % 3 lerden %1.20 lere düştü diye ama ben
oran kastedmiyorum. Ben sayısal verilerden bahsediyorum. Büyük Birlik Partisi
ilk seçimden bugüne kadar yapılan ve tek başına girdiği her seçimde
350.000-400.000 civarında bir oy almış. Bu da demektir ki ilk günden bugüne
kadar aşağı yukarı aynı kişiler BBP’ye oy vermekte ya da gidenin yerine yeni
kişiler ikame edilmekte. Bu başka bir anlama daha geliyor o da cemaat ve
tarikatların kurulduğu günden bu yana sevdiklerini , sempati duyduklarını
ilan ettikleri Büyük Birlik Partisine hiçbir zaman destek olmadıkları ve oy
vermedikleri gerçeği.
Evet dostlar yazının buraya kadar ki kısmını bir girizgah olarak nitelendirin.
Bundan sonra yazacağım kelimelerden dolayı itiraz edecek cemaatlere yakın ya
da Tarikat ehli olan ve teşkilatlarda görevli olan ya da partiye oy veren
kardeşlerim olacaktır. Onları tenzih ederim. Amacım cemaat ya da tarikat
düşmanlığı yapmak ya da fitneye sebep olmak değildir. Özellikle tarikatlara
(gerçek anlamda tarikatlar kastedilmiştir.) laf söylemeyi ,onları itham
etmeyi haddim olarak görmem. Burada söyleyeceğim şeyler sadece sorgulamak ve
doğruyu bulmaktır. Bu hususta edep çizgisini aşmayacak her itirazı ve yorumu
da burada yayınlayacağımı şimdiden belirtirim.
Türkiye’de bir çok cemaat ve tarikat mevcuttur. Bu cemaat ve tarikat
mensupları da genel ya da özel seçimlerde oy kullanmışlardır ve dahi
kullanmaktadırlar. Her seçim döneminde bu grupların hangi partilere oy
vereceği ya da destek olacağı gündeme gelmektedir. Yeni Asyacılar yıllarca
Demirel ve Adalet Partisine oy verdiler. Nur cemaati yıllarca Özal ve
Anavatan Partisini desteklediler. Süleyman Hilmi TUNAHAN efendini talebeleri
son seçimde cemaat üyesi olduğu ileri sürülen Hasan DENİZONGUN aday diye
komple yine tabir caizse Yavşak Mesut’un Anavatan Partisine oy verdiler.
Üstelik parti %4 civarında oy almıştı ve bu oyların cemaatin oyları olduğu
gündeme geldi. Yine Esat COŞAN efendinin (Allah Rahmet Eylesin) bir dönem
Özal ve Anavatan Partisine oy verdiği biliniyor. Burada bütün cemaatleri ve
tarikatları tek tek saymaya gerek yok bunları bir örnek olması babından
verdim. İslami referanslarla siyaset yapan ya da yaptığını iddia eden partilere
(Refah ,hatta Mhp gibi...) verilen destekleri ve oyları bu yazının dışında
tutuyorum.
Gerek Yeni Asyacılar gerekse diğer gruplar Demirel’e verdikleri desteğin
gerekçesini hep “Ehven-i Şer” olarak nitelendirdiler. Daha sonra Özal’a
verilen destekte de aynı kelimelerle karşılaştık. Devamında Tansu ÇİLLER ve
Mesut YILMAZ da da.
Şimdi soruyorum.
Eğer aynı dönemde siyaset yapan Demirel , Özal (dışarda tutulabilir
belki), Tansu Çiller , Mesut Yılmaz ve bunların başkanlığını yaptıkları
partiler “Ehven-i Şer” ise Muhsin YAZICIOĞLU ve Büyük Birlik Partisinin
durumu nedir. Onları ehven-i şer olarak görüp destek verirken BBP ve Başkanı
ya da camiası sizin gözünüzde “Ehven-i Şer”den daha kötü bir noktada mıdır?
Bir Demirel kadar , bir Mesut Yılmaz kadar olamadılar (olamadık) mı? Muhsin
YAZICIOĞLU ve ekibi bu adamlardan daha mı kötü ,daha mı aşağılık bir
noktadalardı ki onları tercih ettiniz? Şayet öyle görüyorsanız. Bu camianın
içerisinde bulunan biz müslüman kardeşlerinizi başta da Muhsin YAZICIOĞLU
olmak üzere niçin uyarmak gereği hissetmiyorsunuz? Bizi göz göre göre niçin
vebalde bırakıyorsunuz? Hataları niçin söylemiyor ve düzeltmiyorsunuz?
Yok eğer bizim bir hatamız yoksa niçin destek olmuyorsunuz ve oy
vermiyorsunuz? 1970 lerde sizin de adınıza sokağa çıkan ve bedel ödeyen , 28
Şubatta herkes kafasını kuma gömüp tehlikenin geçmesini beklerken yine
meydanda olan , başörtüsü eylemleri sebebiyle neredeyse gözaltına alınmayan
genci kalmayan ve pek çok mensubunun Sabıka Kaydında Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten dolayı ceza görünen bir hareketin
mensuplarına destek olmuyorsunuz ya da bugüne kadar olmadınız? Aynı kulvarda
mücadele eden rakipler olsak bu tavrı anlayacağım. Size her aşamada destek
olmuş bir harekete karşı bu tavrın sebebi nedir?
Her iki durumda da sizde vebalde değil misiniz?
|