12 Ağustos 2014 Salı

ÇIKARSAMALAR!

ÇIKARSAMALAR!..

alperencehaber.com.tr /makale/cikarsamalar---.html

13 Şubat 2013 11:58
- A +A

ÇIKARSAMALAR!..

Geçtiğimiz günlerde CHP milletvekili Birgül Ayman GÜLER’in Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma ortalığı
karıştırdı.Bir kısım Ulusalcılarla Ülkücüler B. Ayman GÜLER’in söz lerine hak verirken AKP ve BDP kurumsal yapıları ve tabanları ile bir kısım “Kürtçüler”de ayağa kalktı.
CHP pek belli etmese de aslında homojen olmayan bir yapı. Tabanını toplumun geniş kesimlerine yayan siyasi partilerin ideoloji partileri gibi homojen olması beklenemez ancak CHP bir kitle partisinden çok daha z ihni dağınıklığa sahip bir yapı. Bu sebeple CHP içerisinde bir tarafta Birgül Ayman GÜLER gibi ulusalcı yaklaşımlarla ortaya çıkanlar olduğu gibi diğer tarafta “Kürtçülük yaptığı ve PKK’yı desteklediği gerekçesiyle eleştirilen Hüseyin AYGÜN gibi kişilerde bulunabiliyor.
 …
İttihat ve Terakki Cemiyeti de homojen yapıya sahip olmayan kişilerden oluşan bir topluluktu. İçlerinde farklı
dinlere mensup olduğu gibi aynı dinin farklı inanışlarına sahip gayrimüslümler de vardı. Yine Türkçü ,İslamcı
düşünceye sahip olanlar , Dönmeler ,masonlar , Sosyalistler … vs. neredeyse her gruptan insan bulunuyordu. Her grubun kendine has siyasi , ekonomik , toplumsal amacı vardı. Bununla birlikte bir tek ortak noktaları vardı;
Meşrutiyet.
Meşrutiyet gelecek dertler bitecekti. Başardılar. Meşrutiyet geldi ama dertler bitirmedi. Zor ayakta duran
imparatorluk dağıldı. Bir kısmı ölse , bir kısmı yurtdışına gitmiş olsa da Cumhuriyeti de kurdular. Bu arada devleti yönetmenin ve hükmetmenin dayanılmaz hafifliğine kapıldılar. Gücü ellerinde bulundurmak adına bir kısmı – öz ellikle Milliyetçi ve İslamcı gruplar- tasfiye edilse de bir arada kalmaya devam ettiler. Zihniyet aynı kaldı sadece isim değiştirdiler. Gayrimüslümlüklerini , dönmeliklerini , inançsız lıklarını “Laiklik” adı altında
“Sekülarizm”le kapattılar.
 Gayrimilliliklerini ve milliyetsiz liklerini de “Ulusalcılık” la örttüler.


Marc David Baer “Selanikli Dönmeler” isimli kitabında 1924 yılında yapılan mübadele ile Türkiye’ye gelen
Selanikli dönmelerin eski inançlarını gizleyerek “Seküler Ulusalcılara” dönüştüğünü ve toplum içine karıştıklarını ileri sürer. Bu durum mübadeleden önce Anadolu’da yaşayan dönmeler içinde geçerlidir. 1828- 1829 yıllarında İzmir ve Bergama bölgesini gezen seyyah Mac Farlane Bergama bölgesinde tamamı dönmelerden oluşan “Trahalla” isimli bir köyden bahseder. Yine Abdurrahman KÜÇÜK “Dönmeler Tarihi” isimli eserinde Bergama ve yöresini 1900’lü yılların başında dolaşan Hasluck’a atfen bölgede dönmelerin yaşadığını ve dönmelerin bölgeye Karaosmanoğulları ile birlikte geldiklerini yazar.
İlginç olan bir başka konuda 1937 yılında
İzmir’deki bir birimden İtalya’daki bir üst birime yaz ıldığı iddia edilen ve internet ortamında dolaşan mektuptur. Bu mektupta İzmir ve Manisa Bölgesini içine alan “Kale- Merkez Ege Bölgesi”nde 10 Bin Yahudi- Bektaşi’nin ikamet ettiği bildirilmektedir. Yine aynı mektupta Balıkesir’de de 3 Bin Yahudi- Bektaşi’nin yaşadığı bilgisi yeralmaktadır.
Böyle bir mektup gerçekten yazılmış mıdır? bilemeyiz . Ancak İtalya’da bulunan Liverno Kentinin Sabataizmin kuruluşundan beri Sabataistler için önemli bir merkez olduğunu ve bugün itibarı ile Liverno’da bir Sabataizm müzesi bulunduğunu ve Sabataizm arşivinin bir kısmının (bir kısmı da İsrail’dedir) burada bulunduğunu hatırlatalım.
Yukarıda yeralan Yahudi- Bektaşi ifadeleri üzerine Alevi ve Bektaşi kardeşlerimize saldıracaklara da
bugün ülkemiz de Yahudi- Mevlevi , Yahudi- Halveti ,Yahudi- Melami … kişilerin yaşamakta olduğunu da belirtelim.

Sabataistlerin kendi eğitim kurumları olduğu gibi kendilerine ait olmasa da yapılandıkları eğitim kurumları vardır ki bunlardan en önemlilerinden bir tanesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’dir. Bu fakültede okumuş ve bu
fakültede çalışmış dostlarımız bu konuda bizleri bilgilendirmişlerdir.

Birgül Ayman GÜLER’in Siyasal Bilgiler Fakültesinde Profesör ve Bergama’lı olduğunu söylemekle iktifa edelim

Yahudiler kendilerini seçilmiş ırk olarak gördüklerinden ve bu durum dini inançları arasında yeraldığından hiçbir şekilde başka bir etnik kimlikle kendilerini kıyaslamaz lar. Onlar en üsttedir ve diğer insanlar onlara hizmet etmek için yaratılmıştır. Sabatay Sevi’nin Mesihliğine inananlarda kendilerine “meamin=inanmış” derler ve Sabatay Sevi’ye inanmayan diğer Yahudileri “kafir” olarak nitelendirerek kendilerini onlardan üstün görürler. Yani bir anlamda insanlığın zirvesi olduklarına inanırlar. Hal böyle olunca kendilerini hiç kimseyle kıyaslamadıkları gibi bir de tutmazlar.
 “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz .” diyen Birgül Ayman GÜLER kendi
içinde bulunduğu yapıyı “Ulus” kavramını kullanarak tanımlıyorken Kürtler için niçin “Milliyet” kavramını kullanıyor?
Marc David Baer’in “Seküler Ulusalcılar”a dönüşüm tespiti yerinde midir? Acaba yukarıda bahsettiğimiz
hususlardan yola çıkarak “Türk Ulusuyla Türk Milliyeti” eşit değerde midir? Konuşmadan sonra kendisini coşkulu bir şekilde destekleyen Milliyetçilere , ülkücülere sormak lazım: Birgül Ayman Güler sizleri/milliyetçileri kendisiyle/ulusalcılarla bir tutuyor , eşit görüyor mu acaba?