11 Ağustos 2014 Pazartesi

BBP KURULTAYA GİDERKEN



MEHMET BUĞRA

Tarih: 17 Mayıs 2009 _IO_SUNDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)

BBP Kurultay sürecine girdi. Sayın Yalçın TOPÇU ve Sayın Tuna KOÇ Beyler BBP Genel Başkanlığı için adaylıklarını açıkladılar. Hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Adaylık süresinin dolup dolmadığını ya da başka adaylar da çıkar mı bilemiyoruz.

Bir önceki yazıdan sonra yazımıza yorum yapan bir kardeşimiz isimler için görüş bildirmemizi ve bu arada da Sayın Namık Kemal ZEYBEK hakkındaki görüşlerimizi açıklayıp açıklayamayacağımızı sormuş.

Bugüne kadar bu köşeden isimler hakkında yorum yapmadık. Bugünden sonrada yapmayı düşünmüyoruz. Hepimizin artı ve eksileri var. Aday olan kişilerinde artı ve eksileri var. Hiçbirimiz gökten zembille inmedik. Bu böyle biline. Bu konudaki düşüncelerimizi soran kardeşimize de mail adresini Türkçe bir adresle değiştirmesini tavsiye edelim. Ve sadede gelelim.

Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU’nun vefatından önce harekette bazı şeylerin yanlış gittiğini belirten yazılar yazmış ve Muhsin YAZICIOĞLU’na bir şey olursa yerini alabilecek ve üzerinde mutabık kalınabilecek bir tek kişinin bulunmadığını belirtmiş ve 15 yıllık bir hareketin şimdiye kadar 15 tane Muhsin YAZICIOĞLU yetiştirmesi gerekirdi demiştik. Bugün üzerinde mutabakat sağlanan bir isim yok maalesef. Keşke yanılmış olsaydık.

Adaylık başvuru sürecinden önce teşkilatta Sayın Hasan ÇAĞLAYAN’ın Genel Başkan olması konusunda bazı itirazlar olsa da genel bir eğilim vardı. Fakat Sayın ÇAĞLAYAN kendisi ile görüşen kişilere böyle bir vebalin altına girmek istemediğini ve aday olmayacağını söylemiş. Tabii ki karar kendisinindir ve saygı duyuyoruz. Kardeşleri olarak; Sayın ÇAĞLAYAN’a yeri geldiğinde görev almamakta vebal değil midir? Peygamberin (S.A.V) vefatından sonra Hz. Ebubekir (R.A.) da sizin gibi düşünse idi Müslümanların hali ne olurdu? Diye sormak isterdik.

Teşkilatın AĞABEYLERİNİN seçilecek kişilere yardımcı olacağına kuşkumuz yok  Ancak ellerinin her daim seçilecek BBP Genel Başkanının  üstünde olacağını  ya da başkanı kontrol edebileceklerini düşünüyorlarsa şimdiden hata yapmakta olduklarını belirtelim. Hiçbir Genel Başkan vesayeti kabul etmez. Vesayeti kabul eden kişide bu partiye Genel Başkanlık olmaz, seçilse de Genel Başkanlık yapamaz. Böyle düşünceye sahip olanlar varsa çıkıp aday olsunlar.

Maalesef daha önceki yazılarımızda yaptığımız uyarıların dikkate alınmadığını görüyoruz. Bugün teşkilatlarda yaşanan karmaşanın sebebi bu. Ne yazık ki herkes kendi yaptığının doğru olduğu şeklinde bir saplantıya sahip. Bu kadar saplantılı insanın bir arada bulunduğu bir yapının ortaya doğru şeyler çıkarması zor görünüyor. Atalarımız “Eşek yıkıldıktan sonra yol gösteren çok olur” demiş. Biz eşek yıkılmadan yol göstermeye çalışmıştık. Demek ki anlaşılamadık.

Teşkilatlarda alınan görevlerle ilgili olarak hep “bu bir bayrak yarışıdır” denir. Ancak nedense hiç kimse kendi isteğiyle bayrağı bir sonraki devretmek istemez. Mevcut Genel Merkez Yönetimi de bu bir bayrak yarışıdır derken Takım Antrenörünün vefatından sonra kendini bayrağın asli sahibi olarak görmeye başladı. Bayrak elinde olduğu için başkaları ile paylaşmamanın yollarını aramaya başladı. Yazık.

Genel Merkez Yönetiminin tek aday ve tek liste kurultaya gidelim şeklinde tavrı belki doğru bir tavırdı. Ancak bu tek adayın mevcut genel merkez yönetiminden olması gerektiği ve listenin kendi denetimlerinde oluşturulması gerektiği gibi bir dayatmaya yönelmesi yanlıştı. Bu dayatmaya karşı başka adayın/adayların ortaya çıkması hareket için olumlu bir durum.

Gelinen noktada bu kurultay bir geçiş kurultayı olmaktan çıkmış durumda. Oluşturulacak yönetimin olağan Kurultaya kadar Partiyi yönetip asıl seçimin olağan kurultayda yapılacağını düşünenler yanılmaktadırlar. Bu kurultay’da seçilecek yönetim bir geçiş yönetimi olmayacaktır. Seçilecek yönetim olağan kurultaya kadar geçecek sürede koltuğunu sağlamlaştırmanın yolunu arayacak, il ve ilçe kurultayları ile delege listelerini değiştirecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Belki de birkaç yıl sonra Devlet BAHÇELİ-MHP Tabanı arasında yaşanmakta olan kopukluğu BBP tabanı da yaşayacaktır.

Adayların ortaya çıkması ile birlikte tabanda bir hareketlilik başladı. Asılsız yorumlar , ithamlar , dedikodular ortalıkta dolaşmaya başladı. Falanca kişi filanca adayı destekliyormuş tarzı spekülasyonlarda cabası. Bu arada bizzat adaylarında birbirine karşı belaltı çalışması yaptıklarına dair duyumlar gelmeye başladı. Perde gerisinde bu şekilde davrandıktan sonra Kamuoyu önünde dostluk , kardeşlik mesajları vermek bir anlam ifade etmiyor. En azından bizim için. Ayıp ve dahi günahtır.

Bir kardeşimize kurultay sürecinde kimi desteklediğini sorduk. Bir isim söyledi. Neden O kişi şeklinde bir sual daha ettik. Verdiği cevaplar daha çok duygusal içerikliydi ve bizi tatmin etmekten uzaktı. “Neden” sorusunu sormamızdan dolayı da hem şaşırmıştı hem de bu durumu gönlümüzden diğer adayın geçtiğine yormuştu. Şaşkınlığını gidermek ve hatalı yorumlar yapmasını engellemek için. diğer ismi telaffuz etmiş olsaydı yine aynı “Neden O” sorusunu soracağımızı kendisine söyledik.

Bir başka kardeşimizde aynı sorumuza kısa ve düşündürücü bir cevap verdi ve “Ehven-i Şer” olduğu için destekleyeceğim dedi.

Aynı soruyu delegelere de sormak isteriz. Neden, ismi sizde saklı adayı, destekliyorsunuz yada destekleyeceksiniz? Bize cevap vermeseniz bile ,seçime kadar yaşanacak süreçte ve oyunuzun rengini belli etmeden- çevrenizdeki diğer kişileri etkilemeden,  kendinize bu sorunun tatmin edici bir cevabını vermelisiniz.

Kimi destekliyorsunuz diye soracak olursanız. Rahmetli YAZICIOĞLU’nun yerine birini koyuyormuş psikolojisine kapıldığım ve beynimin bir köşesinde kıyaslamaya kalktığım için haksızlık yapıyor olabilirim ama mevcut adayların  kafamdaki şablona uymadığını ve delege olmadığım için oy kullanamayacağımı da belirtmeliyim. Sizin anlayacağınız bizimkisi bir anlamda hariçten gazel okumak.

Hepimiz için hayırlısı olması temennisi ile…