11 Ağustos 2014 Pazartesi

LONDRA'NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ



MEHMET BUĞRA

Tarih: 23 Ağustos 2008 _IO_SATURDAY (www.alperence.org sitesinde yayınlanmıştır)

Aslında yeniden yazıp yazmamakta kararsızdım. Üstelik daha önce site ile ilgilenen Zekeriya ÇULHA’ya da kızgındım. Fakat site yöneticisi Sayın Zafer GÜLER ile yaptığımız  konuşma sorumluluğumu hatırlattı ve bende  yeniden yazma fikrini oluşturdu.

Bu sebeple bir kez daha merhaba;
Yazılarımıza ara vermeden önce Sayın YAZICIOĞLU’ nun Londra ziyareti hakkında düşüncelerimizi yazacağımızı belirtmiş ve bu durumun site gündemine yenik düştüğünü söylemiştik. Maalesef o yazıdan sonra gündem biz olduk. Şimdi bu konu hakkında kısaca düşüncelerimizi belirtelim.
Geçtiğimiz aylarda  BBP Genel Başkanı Sayın Muhsin YAZICIOĞLU , İngiliz Lordlar Kamarasının daveti üzerine İngiltere’ye gitti. Ziyaret esnasında Lordlar Kamarasında ve bir üniversitede konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar ve ziyaretler medyada ayrıntılı olarak
yeraldığı için burada bu hususları tekrar zikretmiyorum.
Ziyaret ve sonrasında Ocak kökenli olduğunu tahmin ettiğimiz bir kısım kardeşimiz böyle bir ziyareti içlerine sindiremediklerini gerek yüzyüze yaptığımız söyleşilerde bizlere gerekse bu sitede yeralan yorumlarda dile getirdiler. Bu kardeşlerin davranışlarını yadırgamadığımızı belirtmeliyiz. Geçen yazımızda hareketin siyasi boyutu ile toplumsal boyutunun ayırdedilemediğini ve siyasal boyutun toplumsal boyutu adeta yok ettiğini belirtmiştik. Bu kardeşlerimizdeki olaya “Şaşı” yaklaşımın kaynağı da bu boyutsuzluğun yansımasıdır. Ocaklar olaya daha ideolojik ve daha dar kalıplardan ve daha toplumsal bakarken Siyasal Parti daha geniş pencereden daha elastik ve menfaatçi bakmaktadır ve bakmalıdır. Siz Ocak  olarak siyasi olayları toplumsal pencereden izlemeye çalışırsanız göreceğiniz resim flu olarak algılanacaktır. ( ki Ocaklarda verilen eğitim genellikle  partililer kanalıyla verildiği için Ocak mensuplarında doğal bir “şekla”lık vardır ve bu onların suçu değil “Ağabey” konumunda olanların ve bizlerin suçudur.) Flu görünen bir resmin ve o resme yönelen bakışın arızası, arızalı sonuçlar çıkarılmasına sebep olacaktır ve olmaktadır.


İnsan , aynı nesneye farklı bakış açılarıyla baktığında farklı şeyler görecektir. Algıda seçicilik kuralı gereği güle bakan (bir bütün olarak) “gülü” görecektir. Eğer algılarımız dikeni görmeyecek şekilde yoğunlaştırılırsa göreceğiniz şey dikensiz güldür. Ya da dikeni görmeye odaklanmışsanız “gülü” es geçiyorsunuzdur. Ve göreceğiniz şey dikendir. Eğer gülde dikeni dikende de gülü görebiliyorsanız gerçekle yüzyüzesiniz demektir. Çünkü bu andan önce gördüğünüzü sandığınız şey gerçek değil önyargılarınızın beyninizde bıraktığı yanılsamadır. Bunun dışında baktığınızda bir bütün olarak gülü ve güle yüklenen anlamları da görebiliyorsanız normal  insanlardan şanslı ve öndesinizdir.

Bu geziye tepki gösteren ve ruhunda şüphe uyanan arkadaşlara söyleyeceğimiz şey bellidir. Bir önceki yazımızda iktidara yığınlarla ulaşılabileceğini söylemiştik. Davayı içine sindirmiş “Homojen” yığınlar (ki Ocakların varlığı bu yığınların oluşturulmasında önemlidir) oluşturamıyorsanız  yapacağınız şey “Devşirme-Hetorojen” yığınlar oluşturmaktır. Bu yığınları oluşturmanın yolu da bu tür davetlere katılmakla mümkündür.

Bu sebeple Sayın YAZICIOĞLU’nun Londra ziyaretini değerlendirmeye tabi tuttuğumuz zaman Siyasal açıdan ve Parti penceresinden bakmak daha doğru sonuçlar verecektir.

Özelde ABD ve İngiltere’nin (ama özellikle İngiltere’nin) genelde de tüm Batı Aleminin ortak bir amacı vardır. Yaklaşık 100 yıldır bu amaç etrafında stratejiler geliştirmektedirler. Aslında İngiltere’nin olan bu amaca son dönemde ABD de katılmış durumda. Bu amaçları ise kendi kontrollerinde bir “Hilafet” makamı oluşturmak ve bu makam sayesinde tüm İslam alemini kontrol altında tutmaktır.

İngiltere ve ABD uzun vadede bu amaçlarına ulaşmak için mevcut İslami-Milli (Milliyetçiliğin dini unsurlarda öğesi kastedilmiş olup ulusalcılar bu tasnifin dışındadır)  gruplar içerisinde dialog yoluyla sempati alanı oluşturmaya ve aynı zamanda da bu grupları ciddi analizlere tabi tutarak en ince ayrıntılarına kadar çözmeye ve tanımaya çalışmaktadır. Kısaca ya dost edinecek ya da düşmanını tanıyacaktır.

Gerek Sayın YAZICIOĞLU’nun Lordlar Kamarasına daveti gerek  Sayın Fethullah GÜLEN’in Lordlar Kamarasına daveti gerekse ATB Genel Başkanı Sayın Recep YILDIRIM’ın İngiliz Dışişleri Bakanlığınca Ceylan Otel Çırağan Salonu'nda tertip edilen toplantıya daveti hep bu açıdan değerlendirilmelidir.

Hilafet konusunda bir çok tartışma mevcuttur. Bu tartışmalardan biri de ATATÜRK’ün ölümünün 50. yılında açılmasını vasiyet ederek bıraktığı iddia edilen bir vasiyetname ile ilgilidir. Devlet ricalinin bir kısmı böyle bir vasiyetnamenin varlığını inkar ederken Bakanlık görevi de icra etmiş bazı yetkililer Vasiyetnamenin Kenan EVREN’in Cumhurbaşkanı , merhum Turgut ÖZAL’ ın başbakan olduğu dönemde (1988) açıldığını ve vasiyetnamede “Hilafet” makamının yeniden oluşturulmasına dair vasiyet olduğunu beyan etmektedirler. Kenan EVREN ve Turgut ÖZAL’ın o dönemde “Hilafet” makamının oluşturulması için toplumun hazır olmadığı ve bu sebeple vasiyetnamenin kapatılarak 25 yıl sonra tekrar açılması hususunda tutanak düzenledikleri ve özel kasaya kaldırılmasını sağladıklarıdır.

Annesi Osmanlı Hanedanına (Abdülmecit’in torunu) babası Hind Hanedanına mensup Haydarabad Nizamı  Bereket Han’ın Sabataist Kapancı ailesinden biri ile evlenmesi bile Hilafetin ihyası kapsamda değerlendirilmeli ve aslında yurt içindeki bazı grupların bu amaca hizmet ettiği gerçeği de gözardı edilmemelidir.

Bu bilgilerden sonra  değerlendirmenin hangi açılardan yapılması gerektiği hususunda kısa bir hatırlatma yaparak değerlendirme yapma işini siz Alperence okurlarına bırakacağım.

1-    
 Bu ziyareti öncelikle daveti yapan İngilizler açısından değerlendirilmelidir.

2-    
 Davete icabet eden Nizam-ı Alem Hareketi (BBP- Alperen Gençlik Ocakları ve -Düşünceyi paylaşan ancak BBP ve AGO içerisinde yeralmayan- Bağımsızların tamamını kapsaması sosyolojik bir topluluğu ifade etmek amacıyla kullanılmış bir kavramdır. Kavramın niteliği ve içeriği tartışma konusu yapılabileceği gibi bu amaçla başka kavramlarda kullanılabilir.) açısından bir değerlendirme yapılmalıdır ve fakat BBP ve AGO açısından ayrı ayrı değerlendirme yapılmalıdır.

3-    
 Sistem (Devlet) açısından bir değerlendirme yapılmalıdır.

4-    
 Halk açısından (burada sosyal çevreler ,diğer siyasi gruplar- cemaatler –tarikatlar açısından ayrı ayrı) değerlendirmeler yapılabilir.

Ve tüm bu hususlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle Sayın YAZICIOĞLU’ nun Londra gezisi genel bir değerlendirmeye tabi tutulabilir.

Daha önce ATB Genel Başkanı sayın Recep YILDIRIM’ın İnter Birlik Ajans ile birlikte Ceylan Otel’de katıldığı toplantıda yaptığı konuşma ile İngiliz Dışişleri Bakanlığının hedefini akamete uğratmıştı. Şimdi de Sayın YAZICIOĞLU ‘nun İngiltere’nin gayretlerini boşa çıkartıp çıkartamayacağını ve  bu gelişmeleri iç siyasette kendi lehine kullanıp-kullanamayacağını hep birlikte bekleyip göreceğiz.